-Angela'nın ağzından...
Şoförümle tanışalı yirmi dakika olmuştu. Evet Bay Styles'ın da dediği gibi bir şoförüm var. Adı Cris. 27 yaşındaymış. Evdekilerle kurduğum muhabbet gibi onunla da konuşuyorduk. Yinede küçük hanım demekten vazgeçmiyorlardı. Neyse en azından efendim den iyidir.
"Gittiğimiz yeri biliyor musunuz küçük hanım. Direk orayı söylediniz." gözlerimi camdan dikiz aynasına çevirip Cris'e gülümsedim. "Evet Cris, biliyorum. Yurttayken bir keresinde sınıf arkadaşlarımla kaçıp gelmiştik. Mağazalardaki kıyafetleri görmelisin Cris. O kadar uçuk fiyatlar ki. Bir elbiseyle bir kabile doyar." dediğim üzerine kıkırdadığını duydum. Bende gülüp devam ettim. "Tabi alamıyorduk. Ama bu kötü bir şey değil üzülme, onları almak önemli değil zaten Cris. Biz deneyip deneyip birbirimize hava atardık. Sonrada beğenmediğimizi söyleyip başka mağazalara giderdik. Sonra onlara da aynısını yapardık. İki sezon bunu yaptıktan sonra artık bizi tanımışlardı ve üçüncü sezona gidememiştik." gülerek Cris'e baktım. O da gülüyordu."İşte geldik. Getirdiğin için teşekkür ederim Cris. Şimdi sen ne yapacaksın?" dedim. Bir an şaşırıp kalınca bende baktım. "Ne? Noldu?" Dedim. "Hiç. Hiç bir şey küçük hanım. Siz istediğiniz zaman beni arayın sizi bekliyor olucağım." dedi gülerek. Bende "peki Cris. Tekrar teşekkürler. Görüşürüz." dedim ve kapıyı hızlıca açıp kendimi arabadan attım.
~~~
En güzel mağazalardan birindeydim. Elbise, etek, şort giymeyeli çok olmuştu. Yurtta sert kız olucam, Caroline'a benzemiycem diye diye bol pantolonlardan başka bir şey giymez olmuştum.
Artık giyinicektim çünkü Bay Styles önemli birisiydi. Bende güzel giyinmeliydim.
Şortlar, etekler, elbiseler aldım. Giyeceğim zaman tarif ederim. Çokta pahalı olmamalarına özen gösterdim çünkü ilk günden görgüsüz konuma düşmek istemiyordum. Bir topuklu ayakkabı ve converse aldım. (Öyle demeyin ama elbisenin altına giycek sonuçta XD ahkihkokoh ahkih taam sustum) işim bitti derken iç çamaşırların bulunduğu bir mağaza dikkatimi çekti. Hep özenmiştim böyle desenli kaliteli takımlara. Bu sefer parasına bakmadan on çeşit beğendim. Ama beş tane aldım. Abartmayayım değil mi. Poşetlerle beraber birkaç şey daha alırken Cris'i aradım. Eve gitmek içinde alışveriş merkezinden ayrıldım.
~~~~Cris'le geçen güzel bir sohbetten sonra eve gelince iyi akşamlar dileyip eve geçtim. Bay Styles gelmemişti. Sophia, elimdekileri çıkarmak için çok ısrar edince sonunda kabul ettim. Çok yorulmuştum ve acıkmıştım. Jennifer'ın yanına gidip neler yaptığına baktım. Pardon yani neler olmadığına baktım demek istemiştim. "Jennifer. Bunlar harika. Ellerine sağlık." dedim. Çoğunun ismini bilmiyordum ama önemli değil. "Bay Styles ne zaman gelir, biliyor musunuz?" dedim bir bardak su doldurup içerken.
Sophia da yanımıza gelmişti.
"Bay Styles'ın işleri belli olmaz. Bazen iki gün boyunca eve gelmez. Geceleri bir iki gibi gelir. Sabahta erkenden gider, küçük hanım." Jennifer konuşmuştu.
"Peki bir şey sorsam. Bay Styles ne iş yapıyor? Ailesi nerede? Sevgilisi kim? Yani onun mutlaka takıldığı biri vardır. Güzel biri mi? Nasıl?" sorularımı sıralayıp merakla baktım. Sıra sıra cevapladılar hepsinide.
"Gold Cloud-Capped adındaki büyük holding Bay Styles'a ait. Orayı yönetiyor. Bir babası vardı. Çok büyük adamdı. Nick Justin Styles." Jennifer iç çekti "Ne oldu ona?" dedim merakla. "Öldü." diye cevapladı Sophia. Anlamış gibi sesler çıkardığımda "Ama normal bir ölüm değildi, küçük hanım." deyince Jennifer hafif öksürerek onu susturdu. "Ne? Noldu?" yine bunu sormuştum bugün. Ben niye anlayamıyordum. "Bazıları zehirlendiğini söylüyor, küçük hanım." dedi yavaş ve sessizce. Gözümün önünde duran masaya bakınca ikiside kendilerini tutarak kıkırdamaya başladılar. "Korkmayın küçük hanım. Gittiği bir davette olduğunu
söylüyorlar. Hem böyle bir şey olsaydı bırakın bizi ismimizi bilen son kişiyi bile sağ bulamazdınız, küçük hanım." Jennifer konuşunca "bunun içime su serpmesi gerekiyordu." dedim mızmızlanarak. Sağ bulamamak ne demek. Korkmaya başlıyordum. "Büyük adamların hesabı daha büyük olur, küçük hanım." dedi Jennifer.Ortamdaki sessizlik rahatsız edici olmaya başlamıştı. "Ve Bay Styles'ın birlikte olduğu biri yok, küçük hanım. Hele ki sevgilisi, hiç olmamıştır. Sadece..." Sophia sözüne devam etmekte zorlanır gibiydi. "Sadece?" dedim. "Bilirsiniz ya. Günü birlik ilişkiler." dediğinde olayı biraz çakmıştım. Sonra gözlerim aklıma gelen şeyle şaşkınlıkla açıldı "hayat kadınları mı?" dedim ağzımdan aniden çıkana utanmıştım. Jennifer boğazını temizleyerek "Siz henüz çok küçüksünüz, küçük hanım. Bunları bilmeyin lütfen." dedi mutfakta dolanarak. Sophia da susmak durumunda kalmıştı. Üsteliycektim ama yapmadım. Tabağıma aldığım patlıcan kızartması ve salatadan biraz yeyip kalktım.
"Ellerinize sağlık."
"Afiyet olsun, küçük hanım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy and Daughter Day
Fanfiction+18 Kendimi şanslı mı yoksa şanssız mı görmeliyim bilmiyorum. Bay Styles iyi biri mi, kötü biri mi, hırlı mı hırsız mı. Hıh, bu komik oldu şimdi. Neyim var ki neyimi çalacak. O sırada Tanrı, Angela nın düşüncesine güldü. "Sen varsın Angela." ©Tüm...