Multimedia: Louis'nin çizdiği bir başka resim. -Bunu pastel boyayla ve kuru kalemleriyle çizdi-
Pizzacının dışından yankılanan kahkahalarla yoldan geçen insanların dikkatini çeken bir gruba bakıyordu uzun boylu çocuk. Herkesin dikkatini çektiği gibi onun da dikkatini çekmişti bu yüksek voltajdaki meleğin sesi.
Bu Louis Tomlinson'un sesiydi.
O sırada gülmekte olan Tomlinson'un dünyadan haberi yoktu oysa ki hayatının aşkı turuncumsu camlarla kaplı pizzacının dışından onu izlediğini bilseydi koşarak onu kollarına hapsedip asla uçmasına izin vermeyecekti.
"Dostum, artık kalksak iyi olacak." Liam gülerken konuşmuştu ve Louis onun ağız hareketlerine katıla katıla gülmeye devam etmişti. İlk defa bu kadar yüksek seste kahkaha attığını fark ediyordu.
Zayn elini kaldırıp hesabı istediğinde Louis'nin gülen yüzüne bakıp sırıtmadan edememişti. Louis ile tanıştıklarında daha 16 yaşındalardı ve ikisi de tam 8 senedir arkadaşlıklarından bir şey kaybetmemişlerdi.
"Saat 6'ya geliyor." Niall konuştuğunda Louis kimseye izin vermeden "İçkiler benden." demişti. Ve evet bu gece içkiler Tomlinson'dan geliyordu.
Hesabı ödeyip pizzacıdan çıktıklarında Louis gözünü ısıran bu uzun boylu çocuğu yeniden görmüştü. Ve bu sefer onu inceleme fırsatı bulup hızlıca onu arkasından süzmüştü. Siyah bir kot ve beyaz tişört giymişti. Ayakkabıları açık kahverengi hafif topuklu botlardı. Ve Louis ister istemez gülmeden edememişti.
"Hey William! Bugün ne dalgınsın yahu!" Niall önden ona seslendiğinde Louis kafasını geliyorum anlamında salladı ve arkasına dönüp uzun boylu adamı incelemeye devam edecekken artık onun orada olmadığını görmüştü. İçinde kalan ukteyle çocukların yanına gitti ve cebindeki 400 lirayı çıkartıp çocuklara uzattı.
"Bana Jack Daniels, geri kalanı sizindir." dedi ve göz kırpıp Zayn'in arka cebinde duran araba anahtarlarını hızlıca aldı. "Noldu dostum?" Zayn çoktan markete giren Liam ve Niall'ı umursamadan Louis'ye döndü.
"Eve gitmem gerek, sigaralarımı unutmuşum. Bir saate gelirim." dedi ve araba anahtarlarını parmağında sallayıp Zayn'in audi'sine yürüdü. "Kızıma iyi bak!" Zayn arkasından bağırdığında Louis sağ elini kaldırıp orta parmak çekmişti.
Zayn'in arkasından güldüğünü duysa da umursamadı ve audi'nin kocaman sürücü koltuğuna kuruldu. Araba altından kayarken bu arabayı sevdiğini düşündü. Tabi hiç bir şey o güzel Impala'sından daha güzel olamazdı.
Evine 10 dakikada vardığında Niall'ların evinin neden kendi evine yarım saatlik uzaklıkta olduğunu kendi kafasında problem etmekten kendini alıkoyamadı. Çünkü hey! Onlar en yakın arkadaşlardı. Ve en yakın arkadaşlar sürekli birbirlerinin evlerinde takılırlardı. Bu işler böyleydi, evet.
Vakit kaybetmeden odasına ilerledi ve sarılı olan bir kaç sigarasını cebine attı. Fakat resimlerini çizerken o kadar çok sigara sarıp içmişti ki başka tütünü ve saracağı ufak kağıtları kalmamıştı. Belki de hemen evden çıkarsa Ed dükkanı kapatmadan yetişebilirdi.
Hızlı olmaya çalışarak evinden çıktı ve audi'nin o hala alışamadığı büyük koltuğuna oturdu. Ed'in dükkanına yetişebilmesi için yaklaşık 5 dakikası vardı ve bu arabayla ona yetişmesi hiç zor olmayacaktı. El frenini çekip arabayı çalıştırdığında arabanın kendi kendine gidiyor oluşu onun hoşuna gitmişti.
İmpala'sı vitesliydi ve uğraş gerektiriyordu. Ve Louis zor şeyleri severdi. Fakat bazen bu arabayı kullanınca hoşuna gitmeyen bir haz duyuyordu. İmpala'sını aldatmak yapacağı son şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drawing (LarryStylinson)
Short StoryÜnlü ressam Louis William Tomlinson bir sabah yeni sardığı sigarasını tüttürürken tuvaline özgürce fırçasıyla hayat verir ve çizmekte olduğu peyzajı aniden yarıda keser çünkü en önemli rengi, yeşili tükenmiştir. Hiç bir resmini yarıda bırakmayan Tom...