¤ASLI YILMAZ¤
Sabah, sanki üstümde tonlarca ağırlık varmış gibi yorgun kalktım. Telefonumun ekranına baktığımda 12.31 yazıyordu. Koca bir oha çekerek fırladım yataktan. "Bu ne uyku lanaağnn!!!" diyerek Furkan girdi odama.
Sanki çıplakmışım gibi nevresimle üstümü örtmeye çabalarken komik görünüyordum. Furkan büyük bir kahkaha attı ve yanıma oturdu.
"Hey fıstık! Sabah kalktığında bile böyle güzel olmayı nasıl başarıyorsun?" dedi. Gülümsememe neden olmuştu. Salak salak sırıtıyordum. Furkan ani bir hareketle beni gıdıklamaya başladı. Ona ne kadar
"Dur" desem de gülücüklerim sözümü kesiyor, saçma sapan sesler çıkarmama neden oluyordu.
Nefes alamayacak kıvama geldiğimde, bıraktı gıdıklamayı.
Gözlerimden yaş gelmişti gülmekten. Bir an, çok derin bir sessizlik oldu. Sessizliği bozan Furkan oldu.
"Asla ama asla bana böyle bir korku yaşatma." dedi. Anlamadığım salak bakışlarımla onu izliyordum.
"Çok korktum kızım sana bir şey olsaydı kendini asla affetmezdim. Sana yalnızlık yasak artık. " dedi ve yine noktayı koydu. Bir şey söylesem, itraz edip kendimi savunmaya çalışsam ağzımın ortasına okkalı bir tokat geçirirdi.
"Tamam. Şimdilik yalnız bırak da üstümü değiştireyim" dedim.
"Şimdilik." dedi kelimeye basa basa. Sanki tek kelime etmemiş, bir roman kadar uzun konuştu sandım o bakışlarıyla. Masumca gülümseyerek "Hemen geliyorum, şebek." dedim yataktan doğrulurken.
Siyah dar paça pantolon giydim, üzerime de beyaz, salaş bir tişört geçirdim.
Banyoya gidip yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Tekrar odama döndüğümde saçlarımı taradım ve omuzlarımdan geriye doğru savurdum. Gözüme de hafif bir kalem çekerek kahverenginin en güzel tonunda olan gözlerime dikkat çektim.
Mutfağa girdiğimde masaya bakarak bir,
"Woww" çektim.
"Ben çok açım, ayrıca ağzını kapat, tatlı cadım. Sinek girmesin. Hahaha. " dedi Furkan masanın baş köşesine otururken ve kendi dediği şeye gülerken. Tabi ben ona mal gibi bakınca hemen kesti gülümsemeyi.
"Sen ne zaman geldin?" dedim, ağzıma bir salatalık atarken.
"Walla yawrum, kahvaltı var dediler geldik." dedi, iğrenç kamyon yazılarıyla. Kısa bir öğürme sesi çıkardıktan sonra baktım gerçekten bir kusma eğilimi oluyor bende hemen kesip,
"Artık şu iğrenç, beni yakında gerçekten kusturacak 'esprilerinden' vazgeçer misin?" dediğimde sahte olan sinirli bakışlarını gönderdi bana. Korkmamıştım tabi kii ama espri yapmayı sevdiği için, ağzıma hayali bir fermuar çekip, kahvaltımı yapmaya devam ettim.Acıkmıştım... Kahvaltı boyu kimse konuşmadı.
Baktım kahvaltı bitti, keyif çayı içiyoruz, ortam hala sessiz. Bu sessizlik canımı sıktı ve konuşmaya başladım.
"Bu yaz ne yapacaksın?" dedim
"Senin korumalığını." dedi ciddi bir tavırla.
"Dalga mı geçiyorsun oğlum, çocuk muyum ben?" dedim.
Bir süre sinirli sinirli baktı sonra dayanamayıp bir kahkaha patlattı.
"Başına bir daha bela açarsan bunu gerçekten yaparım" dedi ve devam etti "Tam olarak bir plan yapmadım ama Antalya'ya gidebilirim." dediğinde yüzümdeki gülümseme soldu. Kafam hafifçe eğildiğinde eliyle çenemin altından tuttu ve kafamı hafif yukarı kaldırdı.
"Ben de seni özleyeceğim cadım." dedi ve güldü.Tüm gün evde oturduk Furkan'la. Dışarı çıkmak istememiştim, dün geceyi kafamdan atmam gerekiyordu.
Film izledik, pes oynadık, saçma saçma kavgalar ettik. Bugün kafama çok yastık yedim..Annem akşam işten geldiğinde Furkan da evine gitti..
Anneme hep mutlu görünmek istiyordum. Ne yaşarsam yaşayayım, anneme asla yansıtmak istemiyorum.
Annemle biraz günlük sohbetimizi yaptıktan sonra odama çekildim.Yatağımda bağdaş kurup oturdum. Kulaklığımı takıp rasgele bir şarkı açtım. Gözlerimi kapatıp kafamı yatağının başlığına dayamıştım ki bir mesaj geldi telefonuma. Mesajı görünce gözlerim pörtledi. Lan.. bu çocuk canına mı susadı?. Hangi cürretle mesaj atar bana.. Tahmin ettiğiniz gibi mesaj atan Batın'dı.
"Aslı, acilen konuşmamız lazım." yazmıştı. Cevap vermeden sildim mesajı. Tekrar gözlerimi kapatmıştım ki bir mesaj daha bir mesaj daha bir mesaj daha..
"Hadi ama."
"Senden özür dilemem gerek."
"Kabalık ettim biliyorum." yazmıştı ard arda.
Kendimi tutamadım ve mesaj yazdım
"Kabalık mı? Yok canım ya ne kabalığı.. Hastasın sen! Tedavi olman gerek.. Taktın mı takıyorsun. O gece nasıl olabileceğimi hiç düşünmedin bile. Bonzai içmiştin heralde, kafan yerinde değildi."
"Çok haklısın, kafam yerinde değildi.. Ama sen de beni anlamak istemiyorsun! Sana aşığım!!"
"Ya bir git ya."
:
:
:

ŞİMDİ OKUDUĞUN
¤DENİZ AŞKIM¤
Literatura FemininaGÜVENMEK, TEK KELİME. ÜÇ HECE. SEKİZ HARF. NE KADAR KOLAY DEĞİL Mİ? OYSA Kİ BU FİİLİN HAYATA GEÇİŞİ NE KADAR DA ZOR. İNSANIN GÜVENİ KAZANMASI NE KADAR UZUN SÜRERSE, GÜVENİNİ KAYBETMESİ DE O KADAR KISA SÜRER...