¤ASLI YILMAZ¤
İzmir'e vardığımda telefonumu açıp Rabia'yı aradım. İkinci çalışta açtı.
"İzmir'e hoşgeldiiiiiiiiin!!!!! Otoparktayız oraya gel kuzumm." dedi kahkaha atarak.
"Tamam." dedim ve kapattım.Bavulumu aldıktan sonra otoparka doğru ilerledim. Biraz göz gezdirdikten sonra kollarını havaya kaldırmış, el sallayan bir cadı ve yanında ultra yakışıklı kuzenim Burak'ı gördüm. Hafifçe gülümseme belirdi yüzümde. Bavulumu çeke çeke yanlarına gittim. Rabia kollarını kocaman açtı ve sımsıkı sarıldı.
"Hoşgeldin, sıçırık."
"Hoşbuldum, sıçmık."Burak da göz kırpıp kollarını boynuma doladı. "Yalnızlığa devam mı?" dedi alay dolu sesiyle.
Yüzümü buruşturup "Evet." dedim.
"Hadi eve gidelim." diye atladı Rabia.Biz arka koltuğa yerleşirken Burak da bavulumu bagaja koydu ve sürücü koltuğuna geçti.
Burak, benden 2 yaş büyük yani benim için abi vasfını taşımıyor.
Telefonumu elime alıp anneme mesaj attım;
"İzmir'e vardım kadınım. Şimdi Burak ve Rabia'yla eve gidiyoruz. Seni seviyorum, canım anam."Şimdi, arayıp uyandırmak istemedim. Telefonumu cebime koyduktan sonra Rabia'nın garip bakışlarla beni süzdüğünü gördüm.
"Ne bakıyorsun ya yiyecekmiş gibi."
"Çok güzel olmuşsun. Yani güzele bakmak sevaptır hesabından. Şaka bir yana, bu güzelliği nerde saklıyordun lan sığır???"
İstemsizce gülümsedim. Kız olduğumu hissettim lan..Burak dikiz aynasından bana, gözlerime baktı ve ukalaca güldü.
"Kızımız hep güzeldi zaten. Böyle devam Aslı." dedi ve kahkaha attı.Onları umursamadan camdan dışarıyı izlemeye başladım. Rabia hayvanca dürtükledikten sonra ona 13 nolu bakışımı gönderdim (13 No'lu Bakış: Ne var lan?).
"Şimdi yol yorgunusun diye seni soru yağmuruna tutmadım ama yarın her şeyi ayrıntılı bir şekilde istiyorum." dedi, yüzüme kaçamak bir bakış atarken. Güldüm ve kafamı onaylarcasına salladım.Eve geldiğimizde teyzem, kapıda karşıladı bizi. Biraz sohbet edip hasret giderdikten sonra, üstümü değiştirip teyzemin benim için hazırladığı yatağa attım kendimi.. Bu yorgunlukla hemen uyudum..
Sabah uyandığımda mis gibi boyoz kokuları geliyordu burnuma. Yatakta iyice gerildikten sonra derin bir nefes aldım ve yataktan kalkıp banyoya girdim. Yüzümü yıkayıp çıktım. Neşe dolu sesleriyle evi inleten bu aileyi seviyordum. "Aile ortamı" bana ne kadar da uzak.. Anne baba kardeş... Bu yaşıma kadar hiç aramadım. Merakta etmedim. Benim ailem sadece ANNEM. Başkası söz konusu dahi olamaz.
Kalhvaltı hoş sohbetle, gülüşmelerle geçtikten sonra Rabia bana kaş göz işareti yaparak kalktı masadan, mutfaktan çıktı. Ben hala kalmamıştım. Geri dönüp bana pislik bakışlar attı ve ani hareketle gıdıklamaya başladı. Burak da bize bakıp kahkaha atıyordu. Rabia'nın elinden sıyrılıp Burak'ı gıdıklamaya başladım.
"Hassiktir!" deyip kaçmaya çalıştı. Beni belimden yakalayıp kurtuldu. Saçlarımı karıştırıp
"Nereye gidecekseniz? Bırakayım sizi. Bak bugün insaflı halime denk geldiniz." der demez omzuna bir yumruk attım. Rabia kolumdan çekiştirerek odaya götürdü. Bavulumdan eşyalarımı alacaktım ki
"Annem eşyalarını dolaba yerleştirdi." dedi Rabia.Dolabın önünde durup ne giysem diye düşünürken Rabia yeni aldığım yeşil elbiseyi çıkardı ve üstüme doğru tuttu.
"Bunu giy. Hem pantolon giyip İzmir sıcağında yanmaktan kurtulmuş olursun." dedi. Haklıydı, hem bu kıyafetleri giymek için almıştım değil mi?Elbiseyi üstüme geçirip saçımı doğal bir maşa yaptım. Gözlerime hafif makyaj yaptım ve hazırdım.
Rabia da zorla pembemsi bir ruj sürdü dudağıma. Sonunda hazırdım. Aynada kendime baktığımda istemsizce dudaklarımdan bir ıslık firar ediverdi. Bu ben olamazdım. Güzel hatunmuşum lan :).

ŞİMDİ OKUDUĞUN
¤DENİZ AŞKIM¤
Literatura FemininaGÜVENMEK, TEK KELİME. ÜÇ HECE. SEKİZ HARF. NE KADAR KOLAY DEĞİL Mİ? OYSA Kİ BU FİİLİN HAYATA GEÇİŞİ NE KADAR DA ZOR. İNSANIN GÜVENİ KAZANMASI NE KADAR UZUN SÜRERSE, GÜVENİNİ KAYBETMESİ DE O KADAR KISA SÜRER...