Öpücük

145 20 2
                                    

Sabah alarmın sesiyle uyandım. Uykumu alamadığım gözlerimin altındaki morluklardan anlaşılıyordu. Annem odaya girip bugün izin almamı ve onunla temizliğe gitmemi istedi. İkinci iş günümde izin almanın doğru olmadığını söyleyip koşar adımlarla evden çıktım. Cafe&bar'ın açılışı vardı bugün. Hemen cafeye girip çalışmaya başladım. Patronum babacan bir tavırla:
-işimiz başımızdan aşkın, iki müşteri cupcake bekliyor ,hızlı ve dakik ol
Elinin ayağıma dolaşmasına müsaade etmeden hemen önlüğümü giyip işe başladım. Gelen müsterilerin yüzlerine dahi bakacak vaktim bile yoktu. İçeriye giren kalabalık bir grupun da siparişini almak için masalarına doğru ilerlerken masadan Kamerin sesini duydum.
-Ooo Güneş Hanım burada işe mi başlamış?
-Aa Kamer .Hoşgeldiniz.
Kamerin yanında oturan sarı saçlı cocuk:
-Nerden taniyosun bu güzelliği Kamer? bizle de tanıştırırsın artık.
-Burak benim yakın arkadaşım, Güneş ise çocukluk arkadaşım.
-Sadece arkadaş mı peki?
-Ne saçmalıyorsun kes sesini Burak
-Iıı şey ben siparişleri aliyim en iyisi
Siparişleri aldıktan sonra mutfağa gittim. Patronun ölümcül bakışlarına maruz kalarak beş tane cheesecake siparişi verdim.
-Burak'ın Ağzından-
Taş gibi hatunmuş ,Kamer salağı bunu nerden tanıyorsa artık. Siparişlerimizi getiren Güneşi baştan aşağıya süzdüm. Oldukça düzgün fizikli, sarışın ,elaya çalan gözlere sahipti. Bu kıza tutulmamak imkânsızdı.
-Güneş'in Ağzından-
Kamerlerin masaya cheesecakeleri bıraktıktan sonra lavobaya gittim. Kapının kitlenme sesini duyunca kafami o tarafa çevirdim. Karşımda ustume hızlı adimlarla gelen Burak vardı.
-Naptığını sanıyorsun sen gerizekali aç su kapıyı
-Sakin bebeğim çok şey istemiyorum merak etme
-Ne diyorsun be sen ,sapık var yardım ediin
-Benim Kamerden ne eksigim var lan                                                                                                                                        -Lütfen beni rahat bırak lütfen İMDAAAT                                                                                                                               Burak üstüme üstüme geliyordu.Aramızda milimler kalmışken son şansımı denedim ve bağırmaya başladım.O sırada kapı yere düştü.Bildiğin düştü yani.Kapının ordaki Kameri görmemle ona doğru koşmam bir oldu.Kamer Burağın üzerine yürüdü ve yumruğunu burağin burnuna savurdu. Burak şokun etkisiyle yere yığıldı ve ben Kamerîn önüne geçtim.

-Kamer yapmaa
-Naptı sana iyi misiin?
-Topunuzdan nefret ediyorum be. O hayvansı duygularına sahip çıkamayan arkadaşını benimle tanıştırman bir hataydı zaten, Allah belanızı versin lanet herifler
Dedim ve koşar adımlarla dışarıya çıktım. Kamerin üstüne çok mu gitmiştim? Sonuçta onun bir suçu yoktu ama sinirime de sahip çıkamadım ,hem o kurtardı beni o pisliğin elinden diyen iç sesime uyarak tekrar cafeye girdim.Çıkışa doğru yürüyen Kameri görüp durdurmam bir oldu.

-Özür dilerim gerçekten sen olmasaydın o pislik benim bir ilkimi çalacaktı gerçekten teşekkür ederim dedim ve onun bir şey demesine fırsat demeden otobüs durağına doğru yürümeye başladım.

-15 Dakika Sonra-

Bu gerizekalı otobüsün de gelmeyeceği tuttu.İşimin olmadığı zaman önümden geçer zaten. Önümde bir araba durdu.Cam açıldığında bana gülümseyen bir Kamer gördüm.

-Gelsene

-Otobüs bekliyorum eve gitmem lazım

-Gel hem konuşmuş oluruz hemde ben seni eve bırakırım

Gidip ön koltuğa oturdum.

-Biraz zamanın varsa bir cafede otursak?

-Olur

Bir cafeye gidip oturduk.Siparişlerimizi verdikten sonra konuşmaya başladık.

-O adam napıyor(babamdan bahsediyordu)

-Her zamanki iğrençlikleriyle sahnede tabiki napabilir?

-O gün neden ağlıyordun seninle konuşmaya zamanım olmamıştı kusura bakma

-Kamer'e küçüklüğümden beri güvenmiştim ve olayı anlattım elini çok sert olmayan bir şekilde masaya vurdu ve bir küfür savurdu. Her zamanki pislik işte .Peki sen napmayı düşünüyorsun üniversite falan

-Bu gece istanbula kaçıcam açıkcası

-Nasıl ne kaçması ya

-Kamer artık dayanamıyorum ben zaten istanbula gitmezsem beni evlendiricek, hayatımı annemin hayatı gibi berbata dönüştürmesine izin vermeyeceğim. 

-Seni istanbula ben götürüyorum hatta beraber gidiyoruz

-Nee saçmalama ya benim saçma hayallerim için sen benimle falan uğraşmıyosun

-Hayır Güneş bende geliyorum dedim gece saat ikide kapınızın önünde olacağım hiç kimseye çaktırmadan aşağıya in ve ikimizin de hayali olan şehire yani İstanbula gidelim

-Sen hangi üniversiteyi kazandın ki İstanbula geliyorsun

-Hangi üniversite olacak hayallerimi süsleyen Boğaziçi Üniversitesi tabiki ve senin de o üniversiteyi kazandığını biliyorum. Küçüklükten beri aynı üniversitenin hayalini kurduk biz seninle küçük melek. Hayallerimizi gerçekleştirme noktasındayız .

Söylediği şeyler içimi ısıtmıştı ama içimde yapmamam gerektiğini söyleyen bir taraf vardı.

-Kamer olmaz gerçekten ben seninle İstanbula falan gelemem, teklifin için gerçekten teşekkür ederim

-Güneş o iğrenç insanlarla aynı evde yaşamak istiyorsan senin fikrin ama mantıklı düşün yeni bir şehir,yeni insanlar. Sen kararını ver ben söylediğim saatte ve yerde seni bekliyor olacağım    dedi ve hesabı istedi. Hesabı ödedikten sonra arabaya bindik ve beni eve bıraktı.

-Saat ikide evinizin önünde Görüşürüz :)

Daire kapısından bile içerideki kavga sesleri çok net bir şekilde duyuluyordu. Anahtarla kapıyı açtım ve içeri girdim.Bartu duvara yaslanmış, dizlerini içeri çekmiş titreyerek ağlıyordu.Annem ve babam ise birbirlerine bağırıyorlardı. Kapıdan içeri gördüğümü gören adam üstüme doğru geldi ve bana sarmaya başladı. Ettiği küfürlerin hiç birine aldırmadım ve odaya doğru gittim ve kapıyı kilitledim sonuçta bu gece kaçacaktım ,kafa yormama gerek bile yoktu bu yüzden. Yatmadan önce gidip Bartuyla konuştum ona sımsıkı bir şekilde sarıldım ve hiç bir o zaman bu pis adamdan korkmaması gerektiğini söyledim.Bartu hakkında iyi fikirlerim vardı. Benim gibi büyümesini istemiyordum. Bartuyu da yatırdıktan sonra yatağın üzerinde oturmaya başladım.iki saat kalmıştı yola çıkmamıza derken içime kara bulutlar doldu. Gitmekle yanlış bir şey mi yapmış olacaktım? Bartuyu bu insanlarla yalnız bırakmak, her ne kadar sevmesemde annemi yalnız bırakmak, ben gittiğim zaman babam benden çıkartacağı siniri annemi döverek mi çıkartacaktı derken derin düşüncelere daldım. Saatin nasıl geçtiğini anlamamışım bile çalar saatim çalmaya başladı saat ikiydi.Bavulumu alıp salona çıktım annemlerin odasının kapısını açtığımda iğrenç adam yatakta tek başına yayılmış bir şekilde yatıyordu annem ise kendine yer yatağı sermişti. Şimdi ben gidersem bu adama annemi direk teslim etmiş olacaktım. Gidemezdim ben yaptığım çok yanlış bir şeydi dakikalara giderek ilerliyordu ne yapacağımı bilemiyordum.Annemin başucuna gidip o fark etmeden saçlarını okşadım. Her ne kadar kötü bir kadın olsanda senden vazgeçemiyordum ki hangi yavru annesini aç kurtların önüne bırakırdı? Hangi yavru annesinden vazgeçebilirdi? Dakikalar ilerledikçe napacağımı kestiremiyordum.Büyük ihtimalle biraz sonra Kamer hayallerimizin şehri İstanbula gitmek için arabasına binmiş olacaktı. Annem mi hayallerim mi? diye düşünürken ayaklarım dış kapıya doğru gitmeye başladı. Her ne kadar vücudum oraya doğru gitsede ruhum annemin yanındaydı.


Multimediada Burak ve Burcu var :)


GÜNEŞ'İN VE AY'IN AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin