Ütopya kurdum senin için, sessiz ve kimseden habersiz. Soğuk bir gece lambasının altına. Yoktu etrafında kimsecikler. Paltoma sarılmış, küf kokan paslı demirine yasalanmıştım. Zifiri karanlıkta çamurlanmış su birikintisine döküldü gözyaşlarım. Üstünde çırpınan sineğin kanatlarına düştü. O da kaldıramadı gözyaşlarımın yükünü. Kanatları hareketsiz kaldı. Düştü o bataklığa. Nihayetini farketmiş bir yaşlı kadar hissiyatsızdı her bir gözü. Her birisinde ayrı bir duyguyu eskitmişcesine. Benim kadar taş kesilmişti. O da soğuğu hisseder olmuştu. Boğulmak üzere idi artık. Bana benziyordu. Onun da kaldıranı yoktu o bataklıktan. Ama sanki orada debelenmeyi istiyordu. Çılgınca geldi bana ilkin. Onun kurtarma ihtimali için çırpınıyordu. Kabullenmişcesine bir keder ile. Artık yorulmuş idi. O küçük kanatları kaldıramadı daha fazla. Kayboldu suyun içinde. Korktum. Geleceğin yakarışları artık gözle görülür bir dehşete hakimdi. Koşmaya başladım küçük ütopyama doğru. Tıpkı o sinek gibiydim. Hayır, dinlemek istemiyordum artık. Kehanet de bana arkasını dönmüş, bana duymak istemediklerimi söylüyordu. Artık ütopya önümdeydi. Yıkılmış ve harap olmuş halinin resmini en kederli ressam dahi tuvale taşımayı istemezdi. O , bir katil sessizliğinde parcalamıştı. Yıktığı hatırlarım ile kendime ait , hiçkimsenin yaklaşmasına izin vermediğim küf ve toza bulanmış barakayı yaptım nasır tutmuş ellerim ile. Ama içten içe, tüm bu enkazın altında tekrar ve tekrar gelmesini istiyordum. Çünkü bu ütopya onun içindi. Tıpkı o su birikintisi gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denemeler
Storie breviBu sayfadan sonra okuduklarin kafamı ellerimin arasına mahkum ettiğimde oluk oluk akan düşüncelerimden kesitler olacak. Bir anda başlayıp bir anda biten. Güzel kelimeler bekleme benden. Ya da mutlu mesut koşuşturan karakterler. Benim hayallerim dahi...