Kırmızı elbisem, siyah ayakkabılarım, renkli ojelerim ve takılarım. (Yüzük, kolye, küpe) Sanırım ihtiyacım olanları valizime yerleştirdim. Son olarakta spor çantalarımdan birini seçip yatağımın üzerine koydum. Iki tane spor kıyafetlerimi, güneş krem ve gözlüklerimi koydum.
Kırılmasınlar diyede son olarak parfümlerimi valizimin en küçük bölmesine sıkıştırarak fermuarı kapadım. Yatağımın üzerine bıraktığım spor çantamı da alarak yerdeki valzimin yanına bıraktım. Herşeyim hazır olduğuna göre bende hazırım.
Son birkez daha odam da gözlerimi gezdirdim, birşeyimi unutmuşum mu? Diye. Krem rengi kalın perdeleri sabah sabah içimden ne kadar çekmek gelmesede bunun akşamıda vardı. Biz her ne kadar akşam evde olmayacak olsakta bu içime batardı. Bunun olmasını istemiyordum. Yoksa tatil hem bana hemde aileme zehir olurdu. Toz pembe büyük yatağımın ortasına kendimi atarak derin bir nefes verdim. Babam ilk defa tatil zamanı bize vakit ayırıyordu. Aslında ilk defa değil, en son 6. Sınıfta gitmiştik. Ve ben şuanda bu yıl lise 3' e geçmiş bulunmaktayım.
Normalde işlerim var derdi. Ama şimdi ise içinden geldiği için bizi tatile götürmek istiyor. Annemle defalarca kez ağzını armamıza rağmen sadece "Bu tatilde işlerim azdı, ve bende sizin tatil özleminizi gidermek için iyi bir fırsat olabileceğini düşündüm." Dedi. Babam hazırlık için odasına çıkarken gizlice babama sormaya kalkışacaktım ki babam eğer bir daha sorarsam vazgeçeceğini söyleyince çenemi kapadım.
Herkes çoktan hazırlanmıştı. Kendi odamdaki eşyalarımı salona indirdikten sonra saçlarımı topuz yaparak babamları bekledim. Madem hazırsınız insenize aşağıya ya, babam merdivenlerin başında belirince bavulları indiriyordu. Babamdan önce davranarak bahçeye çıkıl arabanın bagajını açtım, babam da valizlerimizi yerleştirdi. Annem ve Busede geldiklerinde yolculuğumuza başlamış bulunmaktaydık.
Harika! Aile sohpetlerimiz, tam bir ha-ri-ka.. Babam telefon görüşmelerine yetişmeye çalışırken annem büyük sosyete camiasına hava basma politikasındaydı. Aslında pekte haksız sayılmazdı, kadın. Her sene onlar anneme hava basıyorlardı. Bu sene artık hep birlikte birilerine hava basarlardı. En azından içlerinde annem yoktu.
Neyse konumuz bu değil. Konumuz harika aile sohpetimizdi. Buse ise elimde ki tablette oyun oynamakla meşguldü. Can sıkıntıma yenik düşerek yanımda ki sırt çantamdan kulaklıklarımı takarak favori müziklerime girdim. Hepsini severdim rastegele birine basarak başımı arkaya attım.
3-4 şarkılardayken telefonuma mesaj gelmesiyle müzik bir anlığına durmuş, sonra tekrar kaldığı yerden devam etmişti. Telefonumun ekran kilidini açarak gelen mesaja baktım.
"Selam. Beybim."
Ah! Bu önemliydi. Canıım kuzenimden di mesaj. Ne canıım ne canıım. Kendisini başka bir ülkenin sahibi olan başbakanlar televizyon kanallarına çıkıp benim işime yaramayan işleri yaparak hava basmaları kadar severim kuzenimi.
Daha sonra telefonumun sarjının az olduğunu söyleyebilirdim. Şuanda onunla konuşabilecek kadar bir durumda değildim. Annemin dediği gibi eli boş.
Yolculuk sırasında düşünecek pekte birşeyim yoktu açıkcası. Dinlediğim müziklerle uyumlu olan okul ve sokak anılarımı hatırlamaya başlamıştım. Örneğin geçen sene lise iki' ye giderken bizim erkeklerin maçı vardı, onları izlemeye gittiğimizde olanları. Karşı takımda ki sınıfın kızları ellerimdeki ponponlarla dans ederek onları teşvik ediyorlardı.
Biz ise sadece oturmuş fotoğraf çekiniyor veya boş boş etrafı inceliyorduk. Onların bu maçı önmesiyor olamaları bana mantıklı gelmişti. Adı üstünde 'MAÇ'..
En sonunda yanıma aldığım spor çantamdan tişörtlerimden birini çıkararak makasla kollarını kestim. Sol taraftaki dikiş izlerini takip ederk kestim. Alt taraflarını ise aralarınsa boşluk bırakarak kestim. Bizim sınıflardakilerden bazıları benim ne yaptığımı incelerlerken ben ise diğer kızlarında benim gibi yapmalarını söyledim. Önce tişörtlerine kıyamsalarda ben onlara yaptırmıştım. Sporu atletlerimizi giyerek tişörtleri belimize bağladık.
Daha doğrusu bağlattım. Daha sonra ise oturduğumuz sandalyelerin üzerine çıkarak kendi kendimize dans ederek bizim sınıfı seslendirdik.
Yüzümde ki gülümseme geldiğimiz oteli görünce biraz daha genişledi.
Süper bir oteldir burası, inyernette görmüştüm. Babama içinden birkez daha teşekkür ederek arabadan indim. Kendi eşyalarımı alarak direkt resepsiyona ilerledim. Güzel bir havası vardı. Altın sarısı duvar kağıtlarının üzerine sarı ve beyaz pullar dökülmüş ve koca taşları olan büyük avize sarkıtılmıştı. Yerlerde bayaz vayanslar kenarlarına ise altın sarısı desenler yapılmıştı. Merdivenlere ise kırmızı halılar serilmişti. Kafamı resepsiyon görevlisine çevirmek üzereyken havuzdan yeni çıkmış olan genci gördüm. Saçları ıslak sağ tarafına yatırmış ve ıslak mavi şortu ile merdivenlerin olduğu yere doğru adımlıyordu. Kafasını telefondan kaldırdığında göz göze geldik.
Renki gözlere olan ilgim zaten havalardayeken şimdi bulutları aşıyordu. Bir adım daha attıktan sonra durdu. Ve bana bakmaya devam etti. Baştan aşşağı süzdüğü için rahatsız olarak yırtmaçlı tişörtüme ve kot şortuma baktım. Kafamı kaldırıp ona baktığım da bana bakıyordu. Dudaklarında gülsem mi? gülmesem mi? Duyguları vardı.
Gözleri benimkileri ile aralarında bir bağ oluşturmuşlardı bile. Ne ellerim koparamk istiyor nede göz kapaklarımı makas niyetine kullanarak kesmek istiyordum. Derin bakıyordu gözleri. Denize bakat gibiydi, yıllarca içinde biriktirdiklerini denize bırakıyormuş gibi bakıyordu.
Uçurum kenarında durmuş yüzüme vuran sert rüzagarı ve kayalara çarpan su seslerini dinliyordum. Kendimi serpest bırakıyorum. Aşağıya düşer gibi değilde kuşlar gibi uçarak iniyor gibiydim. Hızla 'uçarken' rüzgar şiddetini artırmıştı.
"Abla.." ellerimi tutan küçük ve yumuşak elleri hissettiğimde yarım kalmış duygularımı aklımın bir köşesine süpürerek Buse' ye baktım. Soru soran gözlerini aldırmadan tekrar merdivenlere baktım gözleri ile gözlerim arasında kurduğumuz onca şeyin sahibini ararken bulamamıştım.
Yoklardı. Gözlerimden duygular vışkırıyordu. Onları anlatacak bir renkli göz bulmuşken kaybediyordum. Meraklı ve ihtiyaçlı gözlerimi etrafta gezdirdim ama yoklardı. Gitmişlerdi.
Onları tatil boyunca bir kez daha görmek ümidiyle dolup taştı duygularım.
Huuuhh güzel bir bölüm oldu ha? Size bayram hediyesi olarak bu bölümü paylaştım. :) İyi Bayramlar liselilerim :) Oy ve yorumlarınızı da siz bana hediye edin ha? ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-- SAKLAMBAÇ --
Teen FictionSakladık duygularımızı. Saklambaç oynadım duygularımla da birini söbeleyemedim. Korkuyu sobeledim bir ara. O sayarken sevgiyle karşılaştım. O sakaladı beni karanlık bir kuyuya. Kuyuda sevgiyle saklanırken aşk çıktı sonra ortaya. Aşkı görünce sevgi k...