-5-

79 3 0
                                    

Multimedia#Eda Üstüner

Issızdı hava, kimsesizdi çığlıklar. Sorulmayı beklerdi sorular . Yalnızlık melekleri yer alırdı omuzlarda. Nefesler daralana kadar yalnızlık içerdi kimsesizler.

Kötü bir başlangıç yapanlar kaybetmedi hayatta. Tutundu bir dala, yaşama mücadelesi verdi. Yalnız da olsa, ıssız da olsa hava pes etmediler. Ve bir şekilde biri onları daldan kurtardı. Ayakları yere basınca özgür hissettiler. Yine yaşıyorlardı , bu sefer özgürce. Ama bir sorun vardı. Borç. Onu daldan kurtarana borçluydular. Borçlarını ödemek için her şeyi yapmalılardı.

Tıpkı benim gibi. Son derece sade olan hayatım bir gecede karardı. Bir gecede. Yaşamak istemedim onca şeyden sonra. Ama çoktan yaşıyordum. Bir çok kez gitmek istedim ailemin yanına, yapamadım. Bir şey engelledi beni. Alamadım kendi canımı.

Beni kurtaran kişi değer verdi bana. Verdiği değerin gerçekliğini bilemem ama ona borçlandım. Borç. Ne aptal bir kelime ama.

Bir borç uğruna belki de masum birinin hayatını mahvedecektim. Kendimi tanıyamaz olduğumu dün öğrenmiştim. Ne zamandan beri böyle vicdansız olabilmiştim? Ne zamandan beri intikam oyunlarımız kör etmişti gözümü?

Kör olan gözler sadece somut görürdü hayatı, yaşayan gözler ise ,soyut. Aralarındaki fark ise sadece bir harf. Bu kadar saçma işte hayat. Belki de sadece benimki bu kadar saçma.

''Sana sormak istediklerim var.'' dedim kısık ama bir o kadar net sesimle. Çatalını ağzına götürüp peyniri ağzına attı ve dudaklarını oynattı.

''Yine o aptal saçma sorularını soracaksan boşuna ağzını yo-''

''Hayatında ailen dışında değer verdiğin biri oldu mu?'' diyerek sözünü kestiğimde başını kaldırıp bana baktı. Fotoğraftaki bakışlarından , gülüşünden sonra şu ifadesiz yüzü son derece korkunçtu.

''Çok konuşmaya başladın. En son sinirlendiğimde neler olduğunu canlı bir şekilde hatırlatmamı ister misin?''

''Gerek yok.'' diyerek yapmacık bir şekilde gülümsedim ve çaydan bir yudum daha aldım.

''Bugün biraz işim var.''

''Evde oturmak istem-''

''Evin yakınlarında bir kafe var. Oraya gidebilirsin eğlenceli bir yerdir.'' dediğinde bu fikir hoşuma gittiğinde başımla onayladım.

Kahvaltımızı bitirdiğimizde o hazırlanmak için odasına gitti ben de etrafı toplayıp bulaşıkları yıkadım ve odama gittim.

Çok özen göstermeden hazırladığım çantamdan yırtık dar paça pantolonumu ve bordo kazağımı aldım. Altına da siyah kısa botlarımı giyerek dalgalı saçlarımı saldım.

Odadan çıktığımda Bartu çoktan evden çıktığı için ortamda yoğun bir sessizlik vardı. Masada duran anahtarı cebime atarak evden çıktım.

Yüzüme çarpan soğuk havayla irkilerek ellerimi birbirine sürttüm. Soğuk havayı severdim. Genelde beni temsil ediyordu.

Soğuk havanın bendeki etkisi azaldığında etrafta gezinmeye başladım. Kafeyi bulana kadar aynı evin önünden 3 kez geçtiğim için kendimi kötü hissetmiştim.

En sonunda bulduğumda direk içeri girdim. Çok da küçük olmayan bir yerdi. Her yerinde rengarenk çiçekler ve ışıklar vardı. Bir tane duvarın tamamı ise buraya gelen müşterilerin çekindiği fotoğraflarla doluydu. Yanına yaklaşıp göz atmaya başladım.

İlk gözüme çarpan küçük bir kız çocuğunun kahve içerken ki fotoğrafı olmuştu. Yüzündeki o ekşimiş surat, yüzümde bir gülümseme yayılmasını sağlamıştı.

İNTİKAM OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin