Bizi geminin kazan dairesine atmışlardı. Hayalimde canlandırdığım birazcık daha rahat bir yerdi ama Mısır'a gitmek ve dünyanın sonunu engellemek istiyorsak buna razı olmalıydık.
Gemi büyük ve yavaştı. Gideceğimiz yolculuğun beş gün süreceğinden şüpheliydim.
Kazan dairesi de büyüktü ama rahat anlamında değil. Hayır, kesinlikle rahat değildi. Çok korkunçtu. Bir sürü ne olduğunu anlamadığım alet vardı ve kesinlikle yan gözle bakılırsa harekete geçmek üzere olan otomatonlara benziyorlardı. Üstelik kocaman odanın tam ortasında, odayı aydınlatabilecek kadar büyük olmayan küçücük el yapıımı bir meşale vardı ve tabiki bunun yanmasının sebebi de Leo'ydu.Hepimiz bir daire kurup meşalenin etrafına, odanın ortasına, yerleşmiştik. Yanımızda altışar tane battaniye vardı ve sadece bunlarla uyumaya çalışıyorduk.
Çok fazla ses vardı. Makine seslerinden ya da motordan bahsetmiyorum. Ayak sesleri, tıkırtılar, şehirden gelen anlık çığlıklar...
Meşaledeki ateşin sesine odaklanmaya çalıştım. Ateş çoğu insanın aksine beni hep sakinleştirirdi. Bu ironik ama sanırım Leo'dan bu denli hoşlanmamın sebebi de buydu.Bu seslerle arkadaşlarım nasıl uyuyorlardı? Benim sorunum neydi? Neden en ufak sesler bile uyuyamamı engelliyordu? Düşününce bu takıntım ablamın öldüğü gece başlamıştı. Ama yine de mantıksızdı. Bunu atlatmak ve hayatıma devam etmek istiyordum.
Ama yapamıyordum. Ne kadar uğraşırsam uğraşıyım geceleri uyku ilaçları olmadan uyuyamıyordum. Gözlerimi kapatamıyordum. Korkuyordum. Bir şeylerin olmasından ve görememekten, bunu durduramamaktan çok korkuyordum. Artık uyumak istemiyordum. Çünkü benim için bir işkenceye dönüyordu."Lucy? Sende mi uyanıksın?" bu Leo'nun sesiydi.
Oturma pozisyonuna geçtim ve ona baktım. Hemen yanımda yatıyordu.
O da oturma pozisyonuna geçti ve elinde ateş yaratıp ona bakmaya başladı.
"Uyuyamıyorum Leo." dedim ve bende Leo'nun elindeki ateşe bakmaya başladım. "Ben... bunu söyleyeceğime inanmazdım ama... korkuyorum."
Leo elindeki ateşi söndürdü ve elini elimin üstüne koydu. Eli sıcaktı. Hayatımı kurtardığı zaman olduğu gibi.
Güvende hissettiriyordu. Sadece elinin sıcaklığı ya da elinin elimin üstünde olması değil. Varlığı kendimi güvende hissettiriyordu.
"Ben de korkuyorum Morgana." dedi ve elini çekip tekrar ateş yaktı. Elini kaldırdığında elimin üstü soğudu ve üşüdüm. "Ama bunların hepsini atlatacağımıza inanmaya çalışıyorum. Bu biraz daha devam etmeme yardımcı oluyor."
"Bana artık umut yardım etmiyor Leo. Çok denedim, ama sadece kendimi kandırmaya çalışıyormuş gibi hissediyorum. Umut bazen çok tehlikeli olabiliyor." dedim ve dizlerimi kendime çekip başımı ellerimin arasına aldım. Elini omzuma koydu.
"İnan bana biliyorum." dedi ve burnunu çekti. Ona baktım. Gözleri dolmuştu ve kendini ağlamamak için zorluyordu. Ona yaklaştım ve ellerini tuttum.
"Kendini zorlama Valdez. Ağlamak senin zayıf olduğunu göstermez. Sadece çok uzun süre, güçlü kaldığını gösterir."Ben bunu dedikten sonra kafasını omzuma koydu ve çok sessiz bir şekilde ağlamaya başladı. O gecenin öyle geçmesine izin verdim. Uykusuz ama içimizi dökerek...
Sabah olduğunda Leo omzumda uyuyakalmıştı. Ama ben hala uyumamıştım. Uykum kaçmıştı ve kazan dairesinin küçük lumboz camından denize bakarken dalmıştım.
İlk uyanan Daisy olmuştu. Leo'nun kafasını omzumda görünce biraz şaşırdı ama sonra gülümsedi.
"Günaydın Lucy Morgana." dedi ve kıkırdadı.
"Hey, soyadım Morgan."
"Leo sana Morgana dediğinde kızmamıştın yanlış hatırlamıyorsam." dedi ve kıskanç bakışlarla bana ve Leo'ya bakmaya başladı.
"Daisy, ben..."
"Ne?"
"Şey, özür dilerim."
"Ne için?"
"En iyi arkadaşım olmana rağmen sana o gece gerçekten neler olduğunu anlatmamıştım. Ve arabada beni, olanları Leo'ya anlatırken duydun. Bunu seni kıskandırmak için yapmadığımı bilmeni istiyorum. Kötü bir niyet-"
"Hey, hey. Anlıyorum tamam mı?" dedi Daisy ve çantasından gözlüğünü çıkarıp bana uzattı.
Aldım ve çerçevenin içindeki yazıya baktım. D+L.
"Bu gözlüğü bana sen almıştın. Görememem annemle babamın umrunda olmamasına rağmen, gidip bana en çok istediğim gözlükten almıştın Lucy. Ve sen benim gerçekleri görmemi sağladın. İnsanların içindeki iyi yönleri net bir şekilde görebilmemi sağladın." dedi ve gözlüğü taktı. Sonrada beni süzdü. "Ve sana baktığımda içinde zerre kadar kötü niyet göremiyorum."
Onun niye en iyi arkadaşım olduğunu şimdi daha da iyi anlıyordum. Leo'yu yavaşça yatırmaya çalışıp Daisy'e sımsıkı sarıldım. Yalnız değildim ve ben bunu yeni farketsem de
ne olursa olsun yanımda olacak gerçek bir arkadaşım vardı.Umarım hikayenin gidişatını beğenmişsinizdir. Bugün sizin için erkenden kalkıp yazdım. Bayram tatili araya girdiği için iki üç gün yazamayabilirim. Çoook özür dilerim. Ama zaman olabileceğini sanmıyorum. Ama söz veriyorum en ufak bir boşlukta yazmaya çalışacağım. Lütfen oy vermeye devam edin ve lütfeeeeen düşüncelerinizi yorumlara yazın. Size göre hareket ettiğimi unutmayın. Öpüldünüüüzzzz 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyalar Karışıyor
FanfictionLucy herkes gibi sıradan bir gençti. Tamam belki biraz fazla kitap okuyordu. Belki okuduklarına çevresindeki insanlardan daha fazla inanıyordu. Belki kitaplardaki karakterlere aşık oluyordu. Ama Lucy her zaman doğduğu dünyanın sıradan ve sihir veya...