Neler olduğuna dair yürüttüğümüz tahminlerden sonra çok uzun süre sessiz kalmıştık. Herkesin yüzünden çok korktuğu anlaşılıyordu. İçimizden bu dediğimizin doğru olmaması için dua ediyorduk ama bir yanımız bunu mantıklı buluyordu.
"Tamam bu kadar sessizlik yeter." dedi Claudia. "Dışarı çıkıp yemek bulmak zorundayız."
"Dışarı çıkmayı gerçekten istemiyorum ama." dedi Daisy.
"Ben de gerçekten açım ama."Bu sırada gözüme bir şey ilişti.
"Kızlar ve Fred, onlar ne?" dedim, parmağımla beş ölü fareyi işaret ederek.
"Iıı, şeeey. Bir ses duyup korktum ve onlara sersemlet büyüsünü yaptım." dedi Fred. "Sanırım bunu kaldıramadılar."
"Bayağı büyük ve etli görünüyorlar." dedi Leo.
"Evet, buna rağmen ölmeleri şaşırtıcı." dedi Fred kafasını kaşıyarak.
"Hayır, yani baya etli görünüyorlar." dedi Leo ve herkes farelere bakmaya başladı.
Biliyorum, çok iğrenç ama aşağı yukarı iki gündür bir şey yememiştik ve dışarı çıkamayacak kadar çok korkuyorduk.Açlık insanlığımızı ele geçirdi ve Leo'nun ateşi ve yemek becerileri sayesinde beklediğimiz kadar kötü olmayan fare etlerini yemeye koyulduk.
Kimse konuşmuyordu, hem açtık hem kendimizden iğreniyorduk hem de korkuyorduk. Bu da konuşmadan işi bitirmek için iyi üç sebepti.Herkes doyduktan ve farelerden geriye kalanları ateşe ekledikten sonra karanlık çökmüştü bile.
"Yarın da mı bütün gün burada oturacağız?" dedi Claudia. "Burası cidden kötü kokmaya başladı."
"Dışarı çıkmamız gerek." dedi Leo. "Gidip daha sağlıklı yemekler bulmamız ve gemide yaşayan veya deli olup olmadığına bakmamız gerek."
"Bence yine üç kişi burada kalabilir." dedi Daisy. "Mesela ben o üçlüden biri olabilirim."
"Daisy, birlikte gitmemiz lazım." dedim ve ona güven vermek için elimi Daisy'nin omzuna koydum. "Ayrılırsak birbirimizden haber alamayız ve bu kötü olur."
"Morgana haklı." dedi Leo ve beni desteklercesine elimi tuttu. "Birlikteyken güvendeyiz."Leo'ya baktım. O da bana baktı. Hafifçe gülümsedik ama bu sefer kızarmadık.
"Ama bundan önce," dedi George esneyerek gerilirken. "İyi bir uyku çekersek ve sabahın güzel ışıklarını beklersek, bu hepimiz için daha iyi olur."Böylece hepimiz uyumak üzere battaniyelerimizin altına girdik. Ama ben tabiki yine uyuyamadım. Bu sefer sessizliğe takmıştım. Sanırım gemi çalışmıyordu ve bu korkutucuydu. Gemide olan insanlar umarım sadece biz değilizdir diye düşündüm ve bu daha da çok korkmama sebep oldu.
Yaklaşık yarım saat bir sağa bir sola döndükten sonra battaniyemi aldım ve lumboz camın önüne gittim. Battaniyeyi sırtıma sardım ve sırtımı duvara verdim. Denizin büyük dalgalarını izlemeye koyuldum. Gece karanlığında ay ışığıyla parıldayan Atlas Okyanusu'nun dalgalarını seyrettikçe sakinleşiyordum ve uykum geliyordu.
Ama gözlerimi kapatamıyordum. Aynı anda hem çok sakin ve güven de hemde çok korkmuş ve tehlikede hissediyordum.
"Yine mi uyuyamıyorsun?" Bu Leo'nun sesiydi.
Dönüp ateşin yanında oturma pozisyonuna geçmiş bana bakmakta olan Leo'ya baktım.
"Evet. Gözlerimi kapatamıyorum."
Kalktı ve battaniyesiyle birlikte yanıma geldi. Sırtımı duvardan çekti ve göğsüne yasladı.
"Güvende olduğunu göremiyorsan bunu hisset." dedi ve kollarını bana sardı. "Biz buradayız Lucy.
Ben buradayım."
Kafamı arkama ,onun omzuna, yasladım ve gözlerimi kapattım. Nasıl olduysa içimdeki korku yok oldu ve yerini sıcak, tatlı bir güven ve şiddetli bir aşk hissine bıraktı. Böylece hiç zorlanmadan uykuya daldım.Sabah olduğunda lumboz cam yüzünden güneş ışıkları direk olarak benim yüzüme vurduğu için ilk uyanan ben oldum. Kafamı arkama doğru çevirdim. Leo dün gece olduğu yerde değildi. Ateşin etrafındakilere baktım. Orada da değildi. Telaşla ayağa fırladım ve herkesi uyandırmaya çalıştım.
"Ne var?!" diye bağırdılar aynı anda Fred ve George.
"Leo nerede?!" dedim telaşla.
"Şey, burada değil." dedi Fred ve sırıttı.
"Fred bu komik değil." dedi Daisy. "Onu bulmamız lazım. Makinelerin arkasına bakın burası büyük bir oda."
"Buna gerek yok." dedi Claudia. Parmağıyla kapıyı işaret ediyordu. "Kapı kilitli değil."
"Yani?" dedi hala uyanamamış olan George.
"Yani Leo dışarı çıkmış." dedim. "Tek başına."
Herkes önce kapıya sonra birbirine tek tek baktı. Herkesin suratında artık uyku yerine korku ifadesi vardı."Tamam, herkes hazırlansın." dedi Claudia. "Artık üç görevimiz var: Leo'yu bulmak, gemide yaşayan ya da hastalıklı olan olup olmadığını öğrenmek ve yemek bulmak."
Kimse hayır demedi ve herkes hazırlanmaya başladı. Sadece Claudia, Daisy ve benim sırt çantalarımız olduğu için altı battaniyeyi paylaştırdık ve ikişer ikişer çantalarımıza koyduk. Onlara ihtiyacımız olacağını hissediyordum.
Dün antik eşya dolu kutudan aldığım su yeşili ve bronz karışımı kılıcı da kemerime astım. Odadan çıktık ve içinde delilerin olmadığı bir yük kutusundan Daisy ve Claudia için kılıç aldık.
"Tamam o halde." dedi Daisy kılıcı incelerken. "Korkulu, tehlikeli ve bilinmeyen maceramız başlasın." dedi ve kılıcı kemerine astı.
'Birlikte güvendeyiz.' dedim içimden.
'Tek yapmamız gereken Leo'yu bulmak.
Sonra güvendeyiz.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyalar Karışıyor
Fiksi PenggemarLucy herkes gibi sıradan bir gençti. Tamam belki biraz fazla kitap okuyordu. Belki okuduklarına çevresindeki insanlardan daha fazla inanıyordu. Belki kitaplardaki karakterlere aşık oluyordu. Ama Lucy her zaman doğduğu dünyanın sıradan ve sihir veya...