Aynada kendime bakıp derin bir çektim.
Hani bazı kızlar vardır ya, ne yaparsa yapsın güzelleşemeyenler. Hermione Granger olarak ben o listenin en başındaydım. At boku gibi saçlarım, köpek burnu gibi bir burnum, şekilsiz dudaklarım, biçimsiz kaşlarım, biri suratıma kusmus gibi görünen çillerim, ne olduğu belirsiz gözlerim... Umutsuz vakaydım. Ama madem Draco denen piç beni böyle kabul etmişti, olacak olmuştu yani, yapacak bir şey yoktu. Beni beğenen beğenmiş artık gerisini salla.
''Nereye Hermione ne bu hazırlık?''
Yatakhaneye giren Ginny malını fark edememiştim. Kahretsin... Ne diyecektim şimdi. Özenle makyaj yapmaya çalışmış ve hiç yapmadığım bir şey yaparak kadife mini bir etek, üzerine de omuzları açık bir kazak giymiştim. Aynanın önünden çekilip arkamı döndüm.
''Harry'le gerdeğe gireceğiz Ginny, ona hazırlanıyorum.''
Bugün haftasonuydu. O yüzden öğleden sonraki derslere girmemiştik. Harry ve Ron antrenman yaptıktan sonra, duyduğuma göre Ravenclaw kızlarıyla takılmak için birinci sınıfların dersliğinde bir partiye katılmışlardı. Ginny tabii ki de bu dediğimi ciddiye almadı o yüzden gözlerini devirip homurdandı.
''Regl mi oldun n'aptın... Ne bu tripler? Hiç çekemeyeceğim seni şimdi. Partiye gidiyorum.'' deyip çıkmıştı. İçimden oh be deyip tekrar aynaya baktım. Saçlarımı dağınık bırakmıştım. Böylesi daha güzeldi. Gözüm birden küçük takı sandığımdaki inci küpelere takıldı, canım annemin bana aldığı küpeler. Kızının zevkini nasıl da bilmiyordu... Ben bunları takmazdım ki. Şu an içinde bulunduğum durum hariç.
Küpeleri kulağıma taktıktan sonra 5 dakika daha oyalanıp Astronomi Kulesi'ne doğru yola çıktım. Kızlar erkekleri bekletip naz yapmalı sonuçta değil mi?
''Naber kezban?'' dedi karşı koridordan geçen Cedric Diggory. Bir kolunu Cho Chang'e atmış sigara içerek geziyorlardı. Okulun en gerizekalı keş çifti.
''Uf sanane be salak!'' deyip hızla yanlarından geçtim. Kezban olmak bunu gerektirirdi. Cho Chang çince birkaç küfür edip önüne dönmüştü. İşte bu kız, bakın bu kız Pansy'den bile daha sürtüktü.
Sonunda Astronomi Kulesine çıktığımda, kulağıma keman sesleri gelmeye başlamıştı. Kalbimin ritmi birden hızlanırken dudağımı ısırdım. Yoksa?...
Merdivenin sonuna geldiğimde gördüğüm manzara içler acısıydı. Bir Hufflepuf çifti battaniyelerle oturmuş yıldızlara bakarken erkek olan keman çalıyordu. Kıskanmadım tabii ki. İkisi de çok acınası görünüyorlardı. Keşke ölselerdi.
''Granger?'' dedi kulağımın dibine doğru Malfoy.
Arkamı dönmeden kulenin parmaklıklarına doğru ilerledim. O da peşimden gelip çiftten uzak bir yere geçti. Kollarımızı demire dayayıp öylece durmuşken, onun gözleri üzerimdeydi.
''Güzel olmuşsun, eteğin boyu biraz uzun ama. Daha kısası yok muydu?'' diye homurdandı.
Kutup yıldızlarına bakarken yavaş yavaş gözlerimi ona indirdim. ''O da başka bir güne artık.''
''Böyle duracak mıyız?'' dedim hiç bir şey belli etmemeye çalışarak. Aslında onun yanında olmak bile güzeldi ama, iğrenç kız DNAsı, hep daha fazlasının peşindeydi. Gözlerimin içine baktı ve, ''Yerin zaten hazır.'' dedi.
Anlamayıp arkamı dönerken, az önceki çiftin gittiğini ve battaniyelerin hala orada olduğunu gördüm. Battaniyelerin kenarında kırmızı mumlar yakılmıştı ve ve keman da orada duruyordu. Hala anlamadığım için ona döndüm. Elimden tutup battaniyelerin oraya doğru ilerletti.
''Keman çalan çocuktan ben rica etmiştim zaten. Güzel bir giriş yapman için,'' dedi baygınca. ''Ama böyle ortam hazır olunca, sevgilisi de geldi ve biraz takıldılar işte-''
''Dur bekle,'' dedim battaniyelere ve mumlara bakarak. ''Bunları sen mi koydun.''
Birazdan korkudan altıma edebilirdim. Bu da fazla olurdu.
Bir şey demedi. Başını onaylarcasına salladı sadece. Derin bir nefes verip battaniyelere oturdum ve bir tanesini omzuma sardım. O da yanıma oturup aynı hareketi yaptı. Anlaşılan bu gece uzun olcaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Nasıl Hermione?
De TodoBildiğiniz tüm Hermione'leri unutun, öyle bir hikaye.. →Bol bol argo, rahatsız olacağınız kelimeler, ve erotizm.←