Birbirlerini resmen kardeş kabul etmelerinden sonra okul sorunsuz ve aynı sıkıcılığıyla geçmişti. Akın'ın sevgilisi olan bir kıza yavşaması, onun götünü toplamak için Okyanus'un oğlanla konuşması, Ekin'in soğuk espirileri, Ares'in önce ona sonra hepsine ve hayata sövmesi, Doğukan'ın Damla'yı izlemesi...
Şimdi ise yetimhaneye doğru ilerliyorlardı. Ares bağırarak "Ulan o çocukları dövmek benim elimi yüzümü yıkamak gibi bir alışkanlığım olmuş. Bugün kendimi onlara saldırmamak için öyle kastım ki felç geçiriyorum sandım. Hakan hoca da isteyecek başka bir şey mi bulamamış? Sikeyim böyle işi." diye homurdandı.
Ekin gülerek "Aman kanka sakin ol ya. Öyle açım ki şu an sadece yemek düşünüyorum. Ay acaba yemekte ne var? " dedikten sonra diğerlerine döndü.
"Bana bakın lan. Artık gerçek kankeytolar olduğumuza göre bundan sonra yemeği yemezseniz direk bana veriyorsunuz. Hatta yerseniz de verebilirsiniz. Yani yazık günah olmasın diye. Yoksa ben hiç bok boğazlı bir insan değilim "dedi ve cici çocuk gülümsemesini takındı yüzüne.
Hepsinin 'yav he he' bakışlarını görünce surat astı. Direterek "Tamam mı lan?" dediğinde Doğukan homurdanarak "Sen yeter ki sus lan tamam tamam" dedi.Ekin mutlulukla gülümsedi. Biraz daha yürüyünce yetimhaneye geldiler. Yatakhaneye çıkıp işlerini hallettiler ve yemekhaneye indiler.
Yeto Birlik yemekhaneye indiğinde Akın ve Ekin her zaman yemek yedikleri masayı gösterdi bizimkilere. Cam kenarı güzel bir masaydı. Önceden hepsi ayrı ayrı yerdi ama artık durum öyle değildi. Akın güldü ve "Kamkiler bu yemekhanenin en kral masası. En kral masası olduğu için en mükemmel insanlar yiyordu tabi o da ben ve benden daha az muhteşem olan ikizim. Fakat artık siz de bizim kankeytomuz olduğunuz için bu bizim masamız olsun. Hep burada yiyelim. Uyar mı? " dedi.
Ares oflayarak "Oğlum ne fark eder? Ha o köşe ha burası. Ne kadar saçma ve gereksiz insanlarsınız siz. Madem burası istiyorsunuz burada yeriz. Hadi yemek alalım lan. Açlıktan midem yapıştı."
Doğukan ve Okyanusta "Bize fark etmez." dediğinde ikizler kocaman gülümsediler. Yemek almaya ilerlemeye başladılar. Tabi ki de Ekin kaynak yapmış, yemeğini alarak cam kenarını kapmıştı. Diğerleri ona göz devirdi. Bu sırada yemekhanenin kapısı açıldı. İçeriye kız yetimhanesinden öğrenciler girmeye başladı. Felisa, Damla ve adını bilmedikleri bir kız yanlarındaki masaya kurulmuş ve bizimkilere gülümsemişlerdi. Diğerleri de aynı şekilde karşılık verdi ama Ares umursamamış, Ekin de hala hayvan gibi tabağını bitirmeye çalışıyordu. Daha Okyanus, Ares, Doğukan ve Akın yemek alırlarken Ekin yemeğini bitirmiş, sandalyenin üstüne çıkmıştı. Bağırarak "Şimdi size mükemmel bir espiri yapacağım. Hazır mısınız? " dediğinde herkes onaylamaz mırıltılar çıkardı.
Ekin'in nasıl bir espiri anlayışı olduğunu çoğu kişi biliyordu. Ekin onları umursamadan "Hatayı kendinizde aramayın-"
Onun sözünü kesen ince bir kız sesiydi.
"Çünkü Hatay Akdeniz bölgesindedir "dedi.
Herkes gözlerini devirirken kız kendisinin tamamladığı espiriye katıla katıla gülüyordu. Ekin de ona eşlik etti ve beraber gülmeye başladılar. Ekin içinden 'lan acaba benim ruh ikizim mi bu?' diye geçirdi. Sonra kızı süzmeye başladı. Sarı omzuna kadar gelen sarı saçları ve yeşil gözleri vardı. Kızı iyice bir süzdükten sonra bu kızın Felisalar ile gelen kız olduğunu fark etti. Sonunda diğerleri de yemeklerini alıp masaya oturduğunda Okyanus "Felisa öyle ayrı ayrı oturmayalım. Masaları birleştirelim mi?" dedi.
Felisa başıyla onayladı ve iki masayı birleştirdiler. Okyanus yine piçlik yaparak "Bence biraz yer değişikliği yapalım. Felisa benim yanıma gelsin. Damla hadi sende benim yerime gel" dedi.
Okyanus'un yeri Doğukan'ın hemen yanıydı. Doğukan artık Okyanus'un bir şeyler bildiğine emin oldu. Ona öldürücü bakışlarını attı.Damla "Bana fark etmez" dedi ve Okyanusla yer değiştirdiler. Damla yeşil gözlerini Doğukan'a dikerek "Selam iskender seven çocuk." diyerek gülümsedi. Gülümsediğinde sağ yanağında oluşan belediye çukuru gibi gamzesini gördü. İçinden 'ölünce beni buraya gömseler ya' diye geçirdi. Sonra söylediği cümleyi hatırladı.
Doğukan şaşkınlıktan dilini yutacak duruma gelmişti. Unutmamıştı, cidden unutmamıştı. İçinden sevinç dansı yapmak gelse de sevinç dansı yaparken ki halini hayal edince 'unut gitsin' diye düşündü ve Damla'ya gülümseyerek "Unutmamışsın, selam mantı ve patates kızartması seven kız." dedi.
Damla onu "Hafızam fazla kuvvetlidir. Kolay kolay bir şeyi unutmam. Sen de unutmamışsın. Gerçi ben söylemeden sen bilmiştin benimkini değil mi?" dedi ağzından laf almak istercesine.
Doğukan onun ağzını aradığını anladı ve "Evet benimki de kuvvetlidir. Dediğim gibi kızların sevdiği tipik yemekler işte." dedi açık vermemek adına.
O da peki anlamında başını salladı ve yemeğine döndü. O yemek yerken Doğukan "Aslında seninle ilgili hiçbir şeyi unutmam ki ben." diye mırıldandı sessizce. Damla onu duymadı, hiç duymadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETO BİRLİK
Random10 yılı aşkın süredir birbirlerini sadece "Yetimhaneki Oğlanlar" olarak tanımlamışlardı. Taa ki kader onları bir kavgada buluşturana dek. Kim bilebilirdi ki birbirlerine canını feda edebilecek kadar çok değer vereceklerini? "Yetim olduğumuz kimsesiz...