Bir anda sırtım yerle buluştu . Ve beni sardığı şey her ne ise bir kabuk gibi açılmıştı.
Zifiri karanlık.
Hicbir şey göremiyordum . Yavaşca ayağa kalktım . Ve aniden bir rüzgar yüzüme çarptı .
Hızla geri çekilip ,"Ki-kimsin sen? Neredesin? Ne-ne yapacaksın bana ? "
Korkudan sesim titreyerek ardı ardına yığdım soruları . Ve geri geri gittim . Bir duvar yokmuydu?
Sonunda sırtım bir duvarla buluştu . Bu benim taktiğimdir. Korktuğum zamanlarda güvende hissetmem için sırtımı bir şeylere yaslamam gerekirdi .
Karşımda birinin nefes alışverişini hissedebiliyordum . Bana fazla da uzak değildi .
"Kimsin sen? Beni sinirlendirme! Lanet olsun..."
dedim öfkeyle .
"Lanet etme. "
dedi yakınımda yumuşak bir ses . Sesi bir seri katil , rüşvetçi bir hırsız veya bir organ mafyası gibi çıkmıyordu .
"A-macın ne ? Ne yapacaksın bana? Ne-neredeyim ben ? "
dedim yine korkak bir sesle . Sesimin böyle titremesinden ve kekelemekten nefret etmiştim . Çünkü beni güçsüz gösteriyordu .
Ayrıca en hassas noktamdan vurulmuştum . Karanlık .
Ve cevap yok ."Bak sesinden belli , biraz kibar bir insana benziyorsun . Amacın ne? "
dedim sesimi kontrol altına almaya çalışarak. Ama hala korkuyordum . Çünkü o konuşmuyordu . Sesinin kibarlığından bahsederek biraz konuşmasını sağlamak istiyordum .
"Öyle mi? "
dedi usulca . Önümde bir sağa bir sola yürüdüğünü hissedebiliyordum .
"Ne istiyorsun ? "
diyerek asıl sorumu tekrarladım.
"Seni."
dedi hızlıca . Bana yaklaştığını hissettim . Ve ona cevap veremedim. Biraz sessizlikten sonra ,
"Seni görmek istiyorum . "
dedim . Ona doğru uzanıp iki omuzundan yakaladım .
Geniş omuzlar , sert kollar , uzun boy ve dün gece odamdaki o farklı ferah koku ...
Ellerim yavaşça göğsüne kaydı . Sert . Ve bana göre sağ tarafta delice atan bir yürek ...O hiç ses çıkarmıyordu . Bana izin veriyordu . Ellerimi yavaşça yukarıya doğru kaydırdım. Boynuna dokunurken kaslarının kasıldığını hissedebiliyordum. Yoksa dokunuşumdan etkileniyor muydu?
İki elimle yanaklarına dokundum. Elerim biraz titriyordu ama bu hislerimi yanıltmıyordu.
İki baş parmağımla dudaklarına dokundum .
O sırada beynimde şimşekler çakıyordu . Dudak... sıcak öpücük...yumuşak ve ıslak ...
Dikkatimi bozmak için ellerimi elmacık kemiklerinden gözlerine kaydırdım. Ve saçlarına dokundum . Tam bir ipek . Parmaklarım pekte uzun olmayan saçlarından kayarak geçti ."Nesin sen böyle ? "
diye sordum hayret ve hayranlıkla .
"Çok tanıdık geliyorsun . Bunu nasıl anlıyorum , bilmiyorum ama ... Kokun da tanıdık ."
dedim .
"Bilmiyorum... "
dedi fısıltıyla karışık . Sesinin tınısı ve nefesi kulağımı okşamıştı. Ben daha çok konuşmasını isterken o neden hep susuyordu ki?
"Belki de sadece gözü şehvetle boyanmış bir elçiyim."
dedi .
"Kimin elçisi? "
"Tanrı 'nın."
"Se-sen nesin ? "
dedim elimi onun sırtına götürerek. Bir anda sert bir rüzgar elime çarptı ve onun sırtında bir baskı yaratarak son buldu . Bu rüzgarların nereden geldiği de ayrı bir merak konusuydu.
"Neyim ben ? "
diye yineledi beni , sesinde hayret vardı. Sesi hala bir fısıltıydı . Ben de fısıldadığımı farketmiştim .
Ellerimi uykudan uyanırcasına onun üzerinden çektim ."Beni evime götür."
dedim . İstem dışı bir şekilde bana güven veriyordu sesi . Ve bana hala bir şey yapmayışı da bu güveni arttırıyordu .
Ama hemen buradan gitmeliydim. Annem meraktan çatlamış olmalıydı ."Seni dünyaya götürmek istemiyorum."
dedi . Tepkimi anında belli etmiştim.
"Se-sen ne diyorsun? Dünya derken neyi kastediyorsun? Zaten dünyadayız?! Hahahah! Bu bir kamera şakası olmalı ! "
"Dünyada değiliz ."
dedi net bir sesle .
Eğer birisi karşımda bana yalan söylüyorsa ben bunu anında anlardım . Ve asla yanılmazdım da . Ama lanet olsun , yalan söylüyor gibi değildi.
Soracağım çok konu vardı. Ama o beni yanıtlamıyordu . Mesela burası neresiydi? Buraya gelirken neyin içindeydim? Ne şekilde gelmiştim? Burası neden karanlıktı ? Sorulacak ve binlerce kez düşünsem bile asla yanıtlayamayacağım çok soru vardı . Bu karmaşaya gireli en fazla 10 dakika olmuştu. 10 dakikada bir oda dolusu soru işareti oluşmuştu . Okuldan eve döndüğüm sırada geldiğim şu duruma hayret ediyordum ."Uzaylı mısın sen? Hayır . Uzaylılara inanıyorum . Ama neden ben? "
diye hayatımın en yersiz ve saçma sorusunu yönelttim. Sonra saçmaladığımı farkederek sustum.
"Çünkü milyonlarca insan içinde ben bir tek senin ışığı görebildim Heaven. "
diye fısıldadı . Bu sözler beni sarhoş ediyordu . Ve istem dışı bir şekilde beni böyle gevşetmesine sinir oluyordum. Çünkü kontrolü yavaş yavaş ona bırakmama neden oluyordu.
Kendimi toparlamaya çalışarak ,
"Yani se-sen şimdi nesin? Ben anlamıyorum . Anlayamıyorum."
dedim.
"Sırtıma tekrar dokun ."
dedi . Ve yine sert bir rüzgarla karşı karıya kaldım . Ellerimi yavaşça onun sırtına götürdüm. Ama bu sefer dokunduğum sırt az önce dokunduğum sırt değildi.Körpücük kemiğinde iki tane kalın bir çıkıntı vardı . Daha fazla devam edemeyerek hızla ellerimi çektim.
"O da neydi öyle ? "
dedim korkuyla .
"Bak... "
dedi . Bekledim .Etraf yavaşça aydınlandı . Mavi loş bir ışık karşımda duran varlığın sırtında gerilmiş dev kanatlardan yayılıyordu . Ve yüzünü de aydınlatmıştı nihayet .
Gözlerim yerinden çıkacakmış gibi hissetmiştim ."A-aman Tanrım. Se-sen..Sen bir rüyasın..."
diyebilmiştim en fazla .
O kadar güzel bir varlık daha önce varmıydı ? Bilmiyorum. Bu an büyülü bir andı . Kaldıramayacağım kadar çok etkilenmiştim . Ellerim buz gibi olmuştu. O ise karşımda başı hafif yana eğik ve sarı saçları yanaklarına düşmüş bir şekilde bana bakıp olağanüstü bir güzellikte gülüyordu . Mutluydu."Sen de bir rüyasın Heaven."
dedi . Beni sarhoş etmeyi başarmıştı. Hem de tek bir fiske alkol almadan. Şimşekler çakıyordu beynimde ve bir puzzle gibi her şey yerine oturuyordu . Geçen gün rüyamda gördüğüm arkası dönük melekti bu . Bu kokusu daha dün gece odamı dolduran kokuydu . Ve bu da demek oluyordu ki dün gece beni öpen oydu. Dah fazla dayanamıyordum . Hiç bilmeden nasıl bir filmin içine düşmüştüm böyle ?
Hatırladığım en son şey ben daha gözlerim kapanıp yeri boylamama kalmadan onun beni kendine çekişiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOVULMUŞLAR
FantasyKovulmuş iki melek. Birisi insana dönüşüyor ve birisi kaçıyor. İki büyük aşk buluşuyor. Bir savaş . Bir tutku. Şehvet. Ve sıcaklık...