KOVULMUŞ

112 9 3
                                    

Yavaş yavaş gözlerimi araladım . Gökyüzünün mavisi gözlerimi aldı . Gözlerimi ovaladım ve tekrar açtım.  Sırtüstü yatıyordum çimlerin üzerinde . Etraf gayet huzur vericiydi . Güneş yoktu ama heryer aydınlıktı  (!) . Gökyüzünün mavisi dikkatimi çekmişti . Sanki pastel boyayla boyanmış gibi...

Dalgın dalgın gökyüzünü izliyordum . Nihayet gözlerimi gökyüzünün muhteşem mavisinden alabildim ve sağ tarafıma yavaşça döndüm . Kahverengi toprağın üzerindeki capcanlı yeşili olan çimenlere bakakaldım . Yavaşça doğruldum . Yarı oturur vaziyette nerede olduğumu çözmeye çalışırken ,  gözüm tekrar çimenlere kaydı . Çimenler yavaş yavaş bükülüyordu . İyice bükülüyor ,  siyah bir toz olup uçuyorlardı .  Şaşkın şaşkın olanları izliyordum . Bir anlam veremiyordum . Toprak çatlıyordu . Gökyüzünün mavisi silinip yerini kara bulutlara bırakıyordu . Dehşet içinde ayağa kalktım ,

"Neler oluyor ?! "

diye  haykırdım . Yer kulak delici bir gürültüyle yarıldı . Derin derin çatlaklar oluştu . Başımı kaldırıp çevreme baktım . Benden ,  yarılmış topraktan ve kara bulutlardan başka hiçbir şey yoktu . Birden yanımdan beyaz bir cisimin hızla geçtiğini gördüm . Adrenalin hormonlarım çoktan harekete geçmişti . Sanki ayaklarım bana ait değildi . Koşuyordum...  O korkuyla nasıl koştuğumu bilmiyordum . Yarık toprakların arasında deli gibi koşuyordum ki sağ ayağımın yarılan toprağa sertçe girmesiyle derinden gelen bir çığlık attım . Ayağım kırılmıştı ! Acıdan gözlerimden yaşlar geliyordu . Bağırıyordum .

"Yardım edin ! "

diyordum ama ne çare? Etrafta hiçkimse yoktu . Toprak  ayağımı sıkıştırıyordu . Ayağımı sarıp sıkıyordu . Avazım çıktığı kadar bağırıyordum . Ağlıyordum . Çaresizdim...

Daha sonra kemiklerimi donduran , kutuplardan gelen bir rüzgar esti . Saçlarımı savurdu . Ayağımın acısı yetmezmiş gibi bu rüzgarda neyin nesi?

Bir an toprak ayağımı sıkmayı bıraktı . Rüzgar azaldı azaldı ve durdu . Son bir umut etrafa çaresizce baktım .

"Kimse yokmu? "

Sesim bağırmaktan kısılmıştı .  Ağlamaktan gözlerim şişmişti . Başımı ağır ağır arkaya çevirdim . Hiçkimse yok !
Tekrar önüme döndüm , ileriye baktım.  Gördüğüm şey karşısında gözlerim faltaşı gibi açılmıştı .

Masmavi kanatları vardı . Arkası dönük yürüyordu . Sarı saçları vardı  ve belinde iki tane gamzesi.
Boyu uzundu . Üstü çıplak ,  altında kırık beyaz bol bir pantolon vardı . Ayakları çıplaktı . Birbuçuk dakika boyunca ne olduğunu anlamaya çalıştım . Yanılmıyorsam bir melek ?

Arkasından ,

"Hey! "

diye bağırdım .

"Sen bir meleksin , öyle değil mi? Lütfen bana yardım et ! "

Yürümesini durdurdu . Kafasını yavaşça bana çeviriyordu ki çok uzaklardan ,

"Heaven!"

diye bir ses duydum  . Melek gözden kayboldu . Ses tekrarladı ,

"Heaven!"

Annemin sesiydi bu . Ses yakınlaşıyordu .

"Heaven?" 

Görüntü gitmişti . Sırtım ve boynum kitlenmişti . Alnımdan ve sırtımdan soğuk terler döküyordum . Annemin beni omzumdan sarstığını hissettim. Hemen gözlerimi açtım . Annem endişeli ve korkmuş gözlerle bana bakıyordu .

"Heaven ? İyi misin ? Sırılsıklam oldun "

Hepsi bir rüyaymış!

Derin bir oh çektim ve pikeyi kaldırıp sağ ayağıma baktım . Uyuşmuştu . Evet sadece bir rüyaydı.  Şükürler olsun sadece bir rüya ...

KOVULMUŞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin