1. Bölüm

372 36 6
                                    

Biz henüz dört yaşında idik. İkiz kardeşim Antonio ve ben Sebastian.

Babamın adı Juan ve annem ise Gabriella, Mexika'nın başkenti Mexico city'nin arka sokaklarında fakir bir ailenin çocukları olarak dünyaya gelmiştik.

Çok fakir bir aileydik bazı günler yemek olmadığından dolayı annemin bize şekerli su ve ekmek yedirerek uyuduğumuzu hayal meyal hatırlıyorum.Şehrin arka sokaklarında bir gecekonduda fakir bir aile olarak yaşıyorduk. Komşularımızda aynı şekilde bizim gibi baraka denecek evlerde , gün kazanıp gün yaşayan parasız fakir ailelerdik.

Annem, dünyalar güzeli annem bizim için dünyanın en iyi annesi idi. Babamız için aynı sözleri kullanamayacağım. Gerçekten onada aynı sözlerle hitab etmeyi çok isterdim. Ama o bizi ve annemi hiçbir zaman hak etmedi. Ben ve kardeşim yüzünü bile hatırlamıyorduk, devamlı annemizi döver ve hiç çalışmazdı. Evden işe gidiyorum diye ayrılır, onu bir daha uzun süre gören olmazdı. Biz ne yer ne içeriz diye hiç düşünmezdi.

Aylar sonra sarhoşken galiba bizi hatırlar ve sallana sallana evin yolunu bulur sağa sola küfrederek eve gelirdi. Yine o günlerden birgün kış mevsimi soğuk bir aralık ayıydı. Özellikle o günün daha soğuk olduğunu hatırlıyordum, yattığımız battaniyenin altında tir tir titriyorduk. Annemizin çığlıklarına uyanmıştık, babam annemi çok kötü dövmüştü. Kadıncağız kanlar içerisinde yere yığılmış ağlıyordu, seslerini duyan komşular yardıma gelmişlerdi. Annemiz yattığı terden babama bağırıyordu.

- '' Allahın cezası, defol . Bir daha sakın gelme.''

Bitişik komşumuz Maria teyze annemizi kaldırıp yaralarını temizliyordu. Annemiz bir yandan ağlıyor bir yandanda;

- '' Bıktım bu adamdan artık, kaç aydır eve gelip gittiği yok. Halimiz nedir diye sormuyor. Bu çocuklar aç susuz ne haldeler?''

Kardeşim Antonio her konuda benden cesaretli ve sert yapısı olan birisiydi. Ben olan biteni kapıdan izlerken o '' ağlama anne'' deyip annemi teselli etmeye çalışıyordu.

Annemizi o kadar kötü dövmüştü ki kendisini hastaneye götürmeleri gerekmişti.

Babam bizi hiç sevmezdi, bir defa olsun bizimle ilgilenmez bizi gezmeye götürmezdi. İçki ve sigara onun için herşeyden önemliydi. Bir şekilde onlara para buluyordu. O günden sonra babamızı bir daha gören olmamıştı.

Annem günler sonra hastaneden çıkıp toparlanmış ve bir restaurantta bulaşıkçı olarak düşük bir ücretle işe başlamıştı. Ben ve kardeşim komşumuz Maria teyzede kalıyorduk. Kendisine verilen öğle yemeğinden çok az yeyip gerisi akşam yemeği olarak bize getiriyordu.

Bir müddet bu şekilde geçinip biraz toparlandıktan sonra annem ikinci bir iş olarak gece işine başlamıştı. Akşamüstü işten gelip bizi yedirdikten sonra gece barda çalışmaya giderdi. Gecenin geç saatlerinde eve gelirdi, birçok gece annemin geldiğini çıkardığı öksürük sesinden uyanır ve barda üzerine sinen sigara kokusundan anlardık.

Bir gece annem eve geldiğinde o kadar kötü öksürüyorduki, ben ve kardeşim sesine uyanmış annemizin yanına gitmiştik. Annemin elinde eski bir kumaş parçası ağzını kapatmaya çalışıyordu. Bir ara elini indirdiğinde , ağzında ve kumaşın üzerinde kan olduğunu görmüştük. Koşa koşa Maria teyzeyi çağırdık, öksürüğü hiç dinmiyordu.

-'' Aman tanrım.'' diye söylendi Maria teyze. Hemen diğer komşulara seslenip apar topar annemi hastaneye götürdüler. Ben ve kardeşimi bir arkadaşlarına bırakmışlardı. Biz bir köşede neler olduğunu bilmeden öylece oturmuş ağlıyorduk. Maria teyze döndüğünde sabah olmuş doğruca yanımıza gelmişti.

-'' Merak etmeyin anneniz birkaç gün sonra gelecek, o zamana kadar da size ben bakacağım. Sizi çok sevdiğini söyledi. Ben gelene kadar uslu çocuklar olsunlar hemen geleceğim dedi.'' diye bize moral verip kendisi ile beraber evlerine götürmüştü.

Birkaç gün sonra ansızın annem eve geldi. Maria teyze buna çok şaşırmıştı. Aralarında konuşurlarken hastaneden bizim için kaçtığını söylemişti.

-'' Çocukları çok özledim Maria . Onların hasretine dayanamadım, burnumda tütüyorlar.'' bunları söylerken aynı zamanda bir beni bir Antonio'yu öpüp kokluyordu.

Fakat öksürüğü hiç geçmemiş aksine daha fazla artmış ve konuşmakta zorlanıyordu. Bize öyle bir sıkı sarıldı ki hiç bırakmak istemiyordu.

-'' İşe gitmem, çalışmam lazım Maria . Çocuklara nasıl bakarım sen söyle.'' diyerek ağlıyordu.

-'' Tedavi görmezsen öleceksin.'' diye sesi yükselmişti Maria teyzenin. Annemiz bize daima dua edin ve şükredin derdi. O gece tanrıya annemin iyileşmesi için dua ederek uyumuştum. Fakat odanın diğer köşesinde uyumaya çalışan annemin öksürük sesleriyle gecemiz çok kötü geçmişti. Maria teyze sabah erkenden annemim nasıl olduğuna bakmaya gelmişti.

Annem erkenden kalkmış işe gitmek için hazırlanmıştı. Beni ve Antonio'yu kucaklayıp öptükten sonra bana doğru seslenerek;

-'' Kardeşine dikkat et , o sana emanet. Maria size bakacak , sakın onu üzmeyin.'' demişti. Kapıya doğru giderek Maria teyze ile fısıldaşarak konuşuyorlardı.

Annem işe gitmek için evden ayrılmış, Maria teyze bayatlamış bir ekmek parçasını şekerli suya koyarak yumuşadıktan sonra kahvaltı olarak bize vermişti. Öğleden sonra evin kapısı telaşlı bir şekilde çalındı, gelenler komşulardı. Kendi aralarında fısıldaşıyorlardı. Annemizin tekrar hastaneye kaldırıldığını öğrendik. Maria teyze telaşla evden çıkmış , durumu o kadar kötüydü ki bizi evde bırakıp gitmişti. Akşamın geç saatlerinde tekrar eve geldi . Biz koşarak yanına gidip annemizi sorduğumuzda ;

-'' Çocuklar hadi yatın, sabah erken kalkacaksınız.'' deyip kendi yatağına geçmişti. O gece ben ve kardeşim hiç uyuyamadık. Sadece birbirimize bakıp sonra yeniden gözlerimizi kapatıyorduk. Sabah olmuştu evin önünde duran bir araba sesi duymuştuk. Kapı çalındığında , Maria teyze kapıyı açmaya giderken ağlıyordu. Bir kadın ve bir adam kardeşim ve beni alarak arabaya bindirmişlerdi. Maria teyze de bizimle beraber gelmişti. İlk defa bir arabaya biniyorduk , Antonio ve ben meraklı gözlerle camdan dışarıyı seyrederek nereye gittiğimizi bilmeden yol alıyorduk.

Bizim için uzun sayılabilecek bir yolculuktan sonra üzerinde yazılar olan bahçe duvarları yüksek iki katlı bir binanın önünde durduk. Kapıdan girdiğimizde içeride kocaman bir bahçesi vardı. Birçok çocuk oyun oynuyordu. Biz şaşkınlık içerisinde çocuklara bakarak yürüyorduk. Binaya girdiğimizde burasının neresi olduğu konusunda hiç bir fikrimiz yoktu. Bizi bir bayan karşılamıştı.

-'' Hoş geldiniz çocuklar. Demek ikizlerimiz sizlersiniz. Hadi gelin bakalım müdürümüz sizleri bekliyor.'' diyerek başımızı okşamıştı. Maria teyze ile odaya girdiğimizde içeride sert bakışlı, çatık kaşlı bir adam vardı.

-'' Hoş geldiniz çocuklar.'' diye bize seslenmişti. Maria teyze ise;

-'' Keşke durumum olsaydı onları hiç bırakmazdım. Ne olur onlara iyi bakın.'' diye ağlayarak cevap vermişti.

-'' Ne zaman isterseniz onları görmeye gelebilirsiniz.''

Bunun ardından Maria teyze bize doğru yanaşıp sarıldıktan sonra;

-'' Anneniz birkaç gün sonra sizi almaya gelecek. Bende sizi sık sık ziyaret edeceğim.'' deyip ağlayarak yanımızdan ayrılmıştı.

Ben ve kardeşim daha sonra buranın adının 'yetimhane' olduğunu öğrendiğimiz bu yeni evde tek başıımıza kaldığımızı anlamıştık.

İYİLİK MELEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin