2. BÖLÜM

142 19 0
                                    


Müdür beyin odasında bırakıldıktan sonra bizi girişte karşılayan bayan bizi alıp başka bir odaya götürdü.

-'' Gelin bakalım çocuklar, bundan sonra burada kalacaksınız.''

Antonio birden sinirlenip huysuzlanmıştı. Benim elimden çekiştirip;

-'' Ben burada kalmam, hadi gidelim.''

Güler yüzlü bayan sakince bize yaklaşarak;

-'' Bakın burada birçok çocuk var, onlarla arkadaş olup oyunlar oynayacaksınız.''

-'' Hayır .'' diye bağırıyordu Antonio. '' Ben eve gitmek istiyorum. Hadi gidelim.'' deyip duruyordu. Bağırmalarını diğer çocuklar duymuş, yanımıza gelmiş meraklı gözlerle bize bakıyorlardı. Henüz daha dört yaşındaydık. Her yaştan çocuklar vardı. İçlerinden büyük olanı;

-'' Ne oldu ufaklık, mızmızlanma kızlar gibi.''

Ben hemen araya girerek '' O benim kardeşim, onu rahat bırak.'' dedim.

-'' Annesini istiyormuş.'' deyince hepsi birden gülmeye başladılar ve devam ettiler. '' Biz on senedir annemizi bekliyoruz ama ne gelen var ne giden.'' dedikten sonra tekrar gülmeye devam ettiler.

Bu esnada Antonio bakmadan onu ittirmeye başladı. Bunun üzerine büyük olan çocuk ve diğerleri Antonio'yu bir güzel hırpaladılar. Ta ki bir süreliğine yanımızdan ayrılan bayanın tekrar yanımıza gelip bizi ayırana kadar. Ben ise kardeşimin elini tutmuş, çok korkmuş ağlıyordum. Gürültüyü duyan Müdür amca, kaşlarını çatmış sert bakışlarıyla odaya gelerek;

-'' Neler oluyor burada, ne bu gürültü?'' diye bağırarak söylendi. Çocuklar hemen savunmaya geçerek hep bir ağızdan '' Önce o başlattı.'' dediler. Müdür amca Antonio'ya yaklaşarak;

-'' Bana bak evlat, bir daha böyle bir şey görür yada duyarsam seni hemen başka bir yetimhaneye gönderirim. Anladın mı?'' diye kızarak odasına döndü. İşte o zaman nereye geldiğimizi daha iyi anlamıştım, buna rağmen Antonio sanki söylenen hiçbirşeyi duymamış gibi çocuklara sert sert bakıyordu.

Bu arada adını bilmediğimiz güler yüzlü bayan;

-'' Hadi gelin benimle, sizinle ben ilgileneceğim.'' diyerek bizi büyük bir odaya götürdü. Odada birçok altlı üstlü yataklar vardı. İçlerinden bir tanesini bize göstererek '' Burada yatacaksınız.'' dedi.

İkimizede birer pijama verdikten sonra '' Bunları akşam olduğunda yatmadan giyineceksiniz. Şimdi yemek yemek için diğer çocuklara katılın. Eğer bir şey isterseniz bana gelin.'' dedikten sonra odadan ayrıldı.

İkimizde çok şaşkındık. Antonio '' Ben bunları giymem, burada da yatmam.'' deyip pijamaları yere attı. Odada on beş kadar çocuktuk, öğlen olmuştu ve ''herkes yemeğe'' diye ses geliyordu. Diğer çocukları takip ettik, çok acıkmıştık. Herkes sırayla yemeğini alıp masaya oturuyordu. Yemek kuru fasülye ve dilimlenmiş ekmekti. Biz ilk defa kuru fasülye yedik ve karnımız bir güzel doymuştu.

Bunun için tanrıya şükretmiştim ve aynı zamanda annemize kavuşmayıda dilemiştim. Anneme ne olduğunu merak ediyordum.

Birisi yüksek sesle '' Herkes tabaklarını buraya getirsin sonrada elini ve ağzını yıkasın.'' bağırıyordu. Hemen yerimizden kalktık diğer çocuklara bakarak bizde aynısını yapıyorduk.

Sonra dışarıya bahçeye çıktık ve orada hiç görmediğimiz oyuncaklar vardı. Çocuklardan biri oynamak için bizi çağırdı. Birbirimize bakarak çekinerek gittik ve salıncağa bindik. Herşeyi unutmuş gibiydik , oyuna dalmıştık. Bütün çocukların yaptığı gibi akşam yemeğini yedikten sonra pijamalarımızı giyindik. Zor bir akşam bizi bekliyordu . Hava kararmış gece olmuştu. Çok yorulmuştum, yatağıma uzanmış annemi düşünüyordum. Sanırım Antonio'da öyleydi ve hiç konuşmuyordu.

Bütün gece bir sağa bir sola döndük durduk. Bir ara dalmışım. Bir ses yankılanmıştı odada '' Hadi çocuklar kahvaltıya.'' diye , annemizin sesine benziyordu. Ben ve Antonio aynı anda fırladık yataktan fakat gelen ses maalesef annemin değildi. Güler yüzlü bayanın sesiydi. Antonio koşarak yanına gidip '' Annem ne zaman gelecek?'' diye sordu. Gülümseyerek;

-'' Önce pijamalarınızı çıkartın sonrada elinizi ve yüzünüzü bir güzel yıkayın. Yemekhanede bekliyorum.'' dedi ve gitti.

Kahvaltı harikaydı, masada reçel, peynir ve çay vardı. Biz bunları ancak rüyamızda görürdük ama yinede mutsuzduk. Antonio çok durgundu ve bu beni tedirgin ediyordu. Kardeşimi çok iyi tanıyordum. Kahvaltı bitmişti, yanımıza gelen güler yüzlü bayan bizi alıp sert bakışlı müdür amcanın odasına götürdü.

Odaya girdiğimizde Maria teyze'de oradaydı. Yanımıza gelerek bizi kucakladı ve içten içe ağlıyordu , bunu görebiliyordum. Antonio atıldı ve '' Annem nerede, annem gelsin artık.'' diye bağırıverdi.

Odada büyük bir sessizlik oldu , herkes birbirine bakıyordu. O sert bakışlı müdür amcanın bile yüzünde farklı bir ifade vardı. Maria teyze ağlayarak;

-'' Bakın çocuklar nasıl söylenir bilemiyorum ama , Tanrı iyi insanları yanına erken alır. Demek ki anneniz o kadar iyi bir insanki onu Tanrı yanına aldı. Biz onu göremeyeceğiz ama o daima bize cennetten bakacak.''demişti.

Ben daha sözlerini bitirmeden hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Antonio ise '' Hayır, yalan söylüyorsunuz. Tanrı bizide alsın o zaman neden sadece annemi aldı?'' diye ağlayarak Maria teyzeye doğru bağırıyordu . Maria teyze ayağa kalkarak beni ve kardeşimi kucaklayıp bir yandan ağlıyor bir yandanda bizi sakinleştirmeye çalışıyordu.

Antonio dışarı çıkmak ve anneme gitmek istiyordu. O günü unutmak benim için gerçekten çok zordu. Maria teyze bize söz verdiği gibi sık sık ziyaretimize gelmişti. Bizde bu arada bu durumu kabullenmiş ve yetimhanede yaşamaya yavaş yavaş alışmıştık.


İYİLİK MELEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin