2.Bölüm "Arkadaş dediğin..."

276 25 5
                                    

Herkesi unut ama beni unutma...

Küçük beyaz odadaki cama doğru çevirdim kafamı. Gökyüzünde parlayan minik şeyler vardı. Çok güzellerdi ,siyah gökyüzünün ortasında kalmış birer masum beyaz taneciklerdi onlar. Ama çok uzaklardı birbirlerine. Hüzünlü bir şekilde nefesimi çektim aileleride çok uzaktı onlara özlemiyorlar mıydı birbirlerini?

Bakışlarımı camdan aynaya doğru çevirdim. Kafam bir bandaj ile sarılmıştı. Ellerimdeki uzun kablolar beni bir makineye bağlı kılıyordu. Ve bu makineyi sevmemiştim. Yüzüm bir kat renk geçirmiş gibiydi mordu.

Kapının açılmasıyla düşüncelerim birer toz bulutu halinde uzaklaşmıştı. Bana 'ezik' adıyla hitap eden adam girmişti içeri. Geçen bu iki günde bedenen ve ruhen çöküş yaşamamı engellemişti. Daha fazlası ise sırf beni güldürmek için halden hale girmiş ve bu küçük hastane odasında kahkahalarımız yankılanmıştı.

"Bir ziyaretçin var ezik."

Söylediği şeyle birden bire heyecanlanıvermiştim halam sandığım kadından başka kimse gelmemişti ziyaretime.

Ümitle "kim?" diye sordum.

Sorunca bir tebessüm beliriverdi yüzünde. "Kim olduğunu söylersem hatırlayacak mısın?"

"Belki" dedim "bir ümit."

Kafasını 'hayır' anlamında salladığında içimde kalan son ümit parçam  bir buhar olup uçup gitmişti gökyüzüne.

"Gelsin mi?"

"Evet merak ediyorum."

Odadan ayrıldığında bir çocuk heyecanıyla kocaman açmıştım gözlerimi. Tek istediğim bu küçük odada tek olmamaktı.

Kapı tekrardan açıldığında bir kız yüzünde kocaman gülüşüyle içeri girdi.

Yattığım yerde husursuzca kıpırdanarak doğrulmaya çalıştım. Yatmak istememiştim.

Kıza baktığımda bana baktığını farketmiştim. O kadar dikkatli bakıyorduki korkmaya başlamıştım.

Sonra ne olduysa kız "Minya" diye bağırarak koşarak bana sarılmıştı.

"Kader ortağım." dedi tanımadığım kız kısık sesle. Acı doluydu sesi hüzünlü, kederli...

Acı dolu sesiyle "benide mi unuttun?" diye sordu.

Tanımadığım bu kızın yüzüne bakamıyor onu unuttuğum için kendimle adeta savaş veriyordum.

kızın kollarından uzaklaştığımda
bir ürperti geçti bedenimden soğukluğumu az da olsa unutturmuştu bana.

"Neden kendini öldürmeye çalıştın?"

Yüzüme tüm çıplaklığıyla vurulan gerçekle konuşamamıştım.

"Ben böyle birşey asla yapmam." dedim söylediği şeyi reddetmek amaçlı.

"Boşver" deyip kestirip attı konuyu. Ama benim aklım hala konuda kalmıştı.

Elini kaldırıp bana doğru uzatınca ona anlamayan bakışlar atıyordum.

"Bu ne?" dedim utanarak.

"El."

Kısa bir "of" çektim onun el olduğunu zaten biliyordum.

"Onun el olduğunu biliyorum. Ben senin elinle ne yapacağım?"

EZİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin