Ders mi?" diye sordum.
"Evet"
"O ne?" yanıma doğru yaklaşıp elimi tuttu."İki türlü ders vardır ezik. Biz bugün hayatı öğreniceğiz seninle."
Merakım daha da artmaya başlamıştı.
"Mesela?"
Dudaklarını birbirine bastırıp "mesela" diye tekrarlamaya başladı.
Güldüm, işleyeceğimiz konuyu daha o bile bilmiyorduki.
"Buldum!" dedi heyecanla
"Ne buldun?"
"Aşk" kaşlarımı kaldırıp söylediği şeyi düşünmeye başladım. İsmi çok güzeldi. Aşk,Aşk,Aşk...
"Yaşamış insanlara sorucaz biz aşkı ,onlardan öğreniceğiz."
"Aşkı yaşamış insanları nerden bulacaksınki?"
"Biz değil onlar bizi bulacak."
Merakım tavan yapmışken bugünün gerçekten güzel bir gün olmasını diledim. Eğer bu hayatım güzel olmazsa eski hayatıma duyduğum merak ve kuşku ile bu yeni hayatıma devam edecektim.
"Ve sana güzel bir haberim var var." dedi.
Çocuksu bir heyecanla "Ne?" diye sordum.
"Bugün hastaneden çıkıyorsun." dediğinde içimdeki beyaz bulutlar siyah rengini almaya başladı. Güzel haber bu muydu? Buradan çıkarsam kalacak bir yerim olmayacaktı ve en önemlisi o hayat öğretmenim benimle olmayacaktı.
"Yani bugün beraber son günümüz mü?" deyince sanki bu hiç aklına gelmemiş gibi güzel mavi gözleri hüzüne boğuldu...
"Hayır." diye diretti
"Ben bir söz verdim, sen hayatı öğrenene kadar ben senleyim. Karşımda duran kişi daha küçük bir bebek ve onu büyütmem lazım.""Peki bu küçük bebek büyüdüğünde?" diye sordum aslında aklımdakini sormaya çekinmiştim çünkü benim bu kadar bencil olmaya hakkım yoktu. Belkide bu kadar zaman bile beraber kalmamıza sevinmeliydim.
" büyüdüğünde sen, ben olmayacağız." dediğinde ağlamak istedim,yüzüne karşı beni bırakma demek istedim. İşte büyümeye hevesli olan o bebek şimdi güzel mavi gözlü adam onla kalsın diye büyümektem vazgeçmişti.
....Elimdeki eşya dolusu çanta ile kaldığım hastane odasına baktım. Doğduğum yerdi burası benim. Mavi göz ile tanıştığım yerdi, İlk arkaşımı bulduğum yerdi, yıldızımla buluştuğum yerdi. Kocaman bir gülümseme belirdi yüzümde. Küçücük bir hastane odası neler katmıştı bana, nelerle tanıştırmıştı beni.
"Hazır mısın?"
Kafamı evet anlamında aşağı yukarı sağladığımda elleri ellerimi kavradı.Elleri sıcaktı, sanki benim soğuk ellerimi ısıtmak için yaratılmış gibiydi. Sıktım ellerini hiç bırakmıyacak gibi.
"Nereye gidiyoruz?"
"Gidince görürsün, ve senden bir şey isteyeceğim."
"Tabii."
"Bu kapıdan çıktığımızda her şeyi kendin keşfet hiçbir şeyi bana sorma. Kendin yaparsan eğer onlar beynine mutluluk ile kazınır."
Tamam demek istemiyordum. Ben hiçbir şey bilmeden nasıl keşfedebilirdim, nasıl öğrenirdim. Bu nereye gideceğini bilmeden bir arabaya atlayıp gitmek gibiydi.
"Peki" diyebildim sadece. Belirsiz bir şekilde ağzım titriyordu neden bilmiyordum, bundan korkmalı mıyım?
"Ben" konuşamıyordum bile "Titriyorum neden?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EZİK
Chick-LitHafızasını kaybeden bir kız. Yeni doğmuş bir bebek gibi gözlerini dünyaya ikinci kez açtığında Gökyüzü gözleri görmüştü. Peki Gökyüzü gözlü bu adamı gerçekten ilke defa mı görüyordu?