Tam yedi yıl. Hediye'nin odasının kapısında belirmesinden bu yana yedi yıl, ortak olalı beş yıl geçti.
Salonda işler yolunda. Ankara'nın sayılı ve seçkin yerlerinden biri haline geldi. Artık her yaştan ve her cinsten müşteriye hitap ediyor. Neredeyse bir kulüp havasında.
Zaman nasıl aktı, her şey nasıl değişti. Başta fark etmemişti Serhat, ancak birkaç aydır daha iyi anlıyor: Hediye'nin değişimini, o değişirken etrafındaki herkesin ve her şeyin de ona uyarak değişmesini.
Bir yandan bunları düşünüyor, bir yandan da Sarışınla sohbetine devam ediyor. Aslında salonda pek böyle işlere kalkışmaz, ama kız çok güzel, çok cilveli. Sık sık ziyarete geliyor, bir-iki konuşup, gülüşüyorlar.
Bu gün her zamankinden uzun kaldı, adam bir adım atma zamanının geldiğini hissediyor.
*****
"Serhat," diye giriveriyor Hediye odaya.
Kendi dünyalarına dalmış ikili irkiliyor, gülümsemeye çalışıyor, ne yapacaklarını bilemiyor. Nihayet adam: "Gelsene! Aysun'u tanıyorsun, bizim öğrencimiz..." diyor acele acele.
"Merhaba," diyerek gülümsüyor o da.
Sarışınsa "merhaba" demesine karşın, hiç gülmüyor.
"Ne vardı?" diye soruyor Serhat, bu kez tam gerçekliğiyle.
"Önemli değil, sonra konuşuruz."
"Tamam."
"Tamam."
Tekrarlanan o tek kelimeyle kırdığı kalbi kalbinde hissediyor genç adam. Hediye çıkarken odanın tüm aydınlığı da peşinden gidiyor, gözlerindeki yıldızlar söndü çünkü. Ve Serhat birden anımsıyor....
*****
Masasına oturuyor. Başını ellerinin arasına alıyor, gözlerini yumuyor, açıyor, bir daha yumuyor. Serhat, Aysun ve az önceki manzara gözünün önünden gitmiyor inatla.
Seçeneklerini gözden geçiriyor: Dışarı çıkabilir, uzun bir yürüyüş yapabilir, belki de alışverişe gider. Ya da oturur ve ağlar.
Kendi kendisiyle hiç de uğraşamayacağını fark ederek her şeyden vazgeçiyor ve ağlamaya başlıyor Hediye.
5. MUTLU SON
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOTO TALİHLİSİ
NouvellesKapıları kapatırken hâlâ aklı Hediye'de, Serhat'ın. Üç aydır, düzenli devam ediyor salona. Bu güne kadar kimseyle konuştuğunu, hatta selâmlaştığını bile görmedi. Belirli bir takvimi de yok, bazen günün en erken saatinde, bazen de işte bu saatlere ka...