Müdürenin sesiyle uyandım. Başıma dikilmiş gülümsüyordu. Yatağımdan doğruldum. müdüreye bakarak şaşkın bir sesle
-Buyrun efendim.
Müdüre saçlarımı düzeltti ve;
-Bilge ve Beyza gibi okula gidebileceksin kazanmışsın aynı okuldasınız hadi uyan onlara yetiş kahvaltıdalar sende hazırlan birlikte çıkarsınız. Bak formanı buraya bıraktım dedi. Ve dışarı çıktı
Çok mutlu olmuştum. Artık çalışma ortamımız daha iyiydi. Hemen kalktım masanın üzerindeki mavi üniformayı elime aldım ona iyice baktım diğer üniformamdan daha güzeldi. Hemen duş alıp bu mavi üniformayı giydim. Kıvırcık saçlarıma tokamı tutuşturdum. Arka taraflarını tarayıp açık bıraktım. Ben hazırlanmıştım ki içeriye Beyza ve Bilge girdi. Bana baktılar Beyza şaşkın bir ifadeyle sordu;
-Hilal bizim üniformamızdan giymişsin yoksa kazandın mı okulu?
Evet der gibi başımı salladım. İkiside koşarak gelip bana sarıldılar. Hemen yurttan çıktık ve yakın olan okulumuza yürüdük okul çok büyüktü ve çok kalabalıktı müdür odasına gidip sınıfımı öğrendim müdüre saolsun aynı sınıfa kaydettirmişti bizi.. Hep birlikte sınıfa girdik Beyza ve Bilge birlikte oturuyordu bende onların arkasındaki boş sıraya oturdum. Sınıfta herkes bana bakıyordu.Hoca;
-Sen yeni öğrenci misin? Öyleysen kalkıp kendini tanıyır mısın küçük hanım? dedi.
Sıramdan doğruldum ve sözlerimi söyledim;
-Ben Hilal 17 yaşındayım. Üniversite'yi İstanbul'da okumak istiyorum bunun için çok çalışıyorum. Umarım hepiniz istediğiniz okula gidersiniz dedim ve başımı eğerek sırama oturdum. İçeriye siyah saçlı,uzun boylu,yeşil gözlü bir çocuk girdi galiba sırasına oturmuştum. Sıraya doğru geldi ve yanıma oturdu
-İstersen gidebilirim. dedim başımı ona çevirerek
-Hayır,sorun olmaz tek oturmaktan sıkılmıştım zaten dedi.
Teşekkür edip hocayı dinlemeye devam ettim. Teneffüs zili çaldı Beyza ve Bilge hemen arkasına dönüp bana baktı.
-Hadi gidip ders çalışalım dedim kızlara.
Bilge ve Beyza yanımda oturan çocuğa dönerek Ekin sende bizimle ders çalışacak mısın? diye sordular.
Çocuk başını bize doğru çevirerek sordu;
-Sorun olmazsa çalışmak isterim dedi.
Hepimiz kalkıp kütüphaneye gittik gayet sessiz bir ortamdı. Hepimizde aynı kitaplar olduğu için soruları tartışarak çözüyorduk. Ekin çok çalışkan ve cana yakındı. Derslerde çok sıkı bir disiplin vardı ve her boş zamanımızda birlikte ders çalışıyorduk. Okul çıkışları Bilge ve ben işe gidiyorduk yarım saatte yetişebilmek için koşmak zorunda kalıyorduk ve ben gün geçtikce yoruluyordum. Gece uyumayıp ders çalışıyorduk. Birkaç gündür aynı şeyler oluyordu. Hep aynı olmaya alışkındık.. Bunları düşünürken ayakkabıları düzenliyordum.Semih'e çok az kaldı diye mutlu oluyordum. Tuvaletleri temizleyip gelen Bilge yorgun sesiyle bana sesilendi;
-Şişşt bal benim işim bitti çıkalım daha yürümemiz gereken yol var
Hemen irkildim. Çantamı aldım. Can'la iyi arkadaş olmuştuk Bilge Can'a biz çıkıyoruz diye seslendi. Can;
-İyi akşamlar kızlar dedi ve gülümsedi.
Yürümeye başladık Bilge Can'dan bahsediyordu gülümseyerek ona baktım ve devam ettim;
-Aşk acısı dostum aşk acısı çekmek zordur dedim.
Bilge bana baktı
-Saçmalama Hilal ne aşkı o benim arkadaşımm dedi gözlerini devirerek.
Ona pek inanmasamda üstelemedim. Yurda girdik ve odaya çıktık Beyza bu defa uyumamış bizi bekliyordu. Endişelmiştim uyuması gerekti.
-Beyza sen neden uyumadın bişi mi oldu? Biri bişi mi dedi? diye sordum
Beyza bana doğru baktı
-Hiiç sizi bekledim. Ders çalışırız diye pek uykum gelmedi. dedi
Korkum dinmişti ama pek iyi görünmüyordu birlikte oturup ders çalıştık. Ben yine bilgisayarın başına geçip Semih'e baktım.Sayfaları gezerken bir haber gözüme çarptı bir fotoğrafın altına bir açıklama yapılmıştı. Semih'in yanında bir kız vardı. Ve açıklamada "Yoksa ufukta evlilik mi var?" yazıyordu. Yüreğime birşey saplanmıştı. Geç olacaktı ya ben yetişemeden evlenirse? diye düşünmüştüm. Canım çok acımıştı gözyaşlarım akıyordu kendimi hissetmiyırdum sevdiğim adam başkasını seviyordu. Bu nasıl bir acıydı? Bu nasıl bir duyguydu? odaya geçmek için ayağa kalkmıştım ağlıyordum başım döndü masadan tutunmama rağmen dik duramayıp yere düştüm hala Semih vardı aklımda ağlıyordum. Hala vazgeçemiyordum ondan Kapı açıldı Bilge koşarak yanıma geldi.
-Ne oldu? Hilal iyi misin? diye sordu.
-İyi değilim diye cevap verdim. Hıçkırarak ağlıyordum ve çok üşüyordum. Beyza yanımıza geldi. Ve hemen beni kaldırıp yatağıma götürdüler.Beyza tekrardan bilgisayar odasına gitti ve geldiğinde sinirli bir şekilde bize bakıyordu. Bilgeye anlattı ve bana dönerek;
-Onun için miydi? Şu saçma hayatına bak seni tanımayan biri için mi bu kadar ağlıyorsun? dedi.
Ağlayarak gözlerine baktım;
-O bana geçmişten kalan tek gerçek evet,onu bulduğumda geç olacak biliyorum. Ama anlamıyor musunuz? Çok seviyorum. Aşk kolay kolay silinmiyor. Her gün biraz daha erirsin veya her gün biraz daha mutlu olursun. Aşk böyledir acıtır. Ama ben bu acıyı bile seviyorum.
Beyza hala sinirliydi fakat Bilge beni daha iyi anlıyor gibiydi. Beyza tekrar bana döndü;
-Acıyı sevmek olur mu? Ya bir insan acıyı bu denli sever mi? Vazgeçmen gerek görmüyor musun? Evlilik yazıyor canını böyle yakamazsın Hilal. Artık toparlan diye bağırdı.
Canımın acısından olsa gerek pek umursamadım sözlerini sanki damarlarımdan acı geçiyordu. Günlerce ağladım ağzıma yemek almadım,Okula ve işe gittiğimde hiç neşeli değildim. Her gün o resimlere bakıyordum. Acı mı çekiyordum? Yoksa Semih'i özlememek için mi yapıyordum? Bilmiyordum Bilge her zaman yanımdaydı. Beyza bana çok kızıyordu ama hep önemsiyordu.
Yine ağlıyordum Bilge yanıma geldi ve;
-Ağlamaktan gözlerinin altı morarmış artık kendini üzme Hilal evlenseydi haber olurdu bak YGS sınavına çok az kaldı toparlan artık sınavda da böyle olmamalısın. Paramızda birikti sınava girip gidicez buralardan lütfen yapma artık dedi ve bana sarıldı.
Ruh gibiydim aklımda Semih vardı biraz hava almak içşn dışarı çıktım ve Semih'le söz verdiğimiz banka gittim. Hala o varmış gibi konuşuyordum.
-Sonbaharda seni seviyorum Semih. Sonbaharda acı çekiyorum,Bak düşen her yaprağın bizde bıraktığı bir anı olmalı düşen her yaprakta sarılmamız olmalıydı ne olduk Semih? Ne olmalıydık bilmiyorum.Ama böyle olmak zorunda değildik. Bu bize hiç yakışmadı Semih. Bu sana hiç yakışmadı.. iç çektim her yanımda sonbahar vardı. Her yanıma yaprak düşmüştü. Yapraklara uzandım ve gökyüzüne Semih'i yerleştirdim o benim gökyüzümdü ve ona sarıldığım gün güneş açacaktı.. Özlemek hiç bu kadar güzel olmamıştı. Acıyı sevmek miydi bu? Yoksa acı sevmek miydi? Bende anlamamıştım. Kendi kendime söz verdim oracıkta eğer beni istemezse buraya gelip onu sevecektim. Veya buraya gelip onumla ölecektim. Ölmek mi? Ölüm mü demiştim ben zaten yaşıyor muydum ki? Reddettiği gün birkez daha ölecektim hepsi o kadardı. Yaşıyorum dememeli insan ruhu ölmüşse nefes almak sadece ufak bir görevdir. Ben burada bu bankta sevmiştim acıyı bu bankta ölecektim belkide belkide bu bankta sarılırdı bana? Sonbaharda mı ölürdüm acaba? Yoksa kışta mı? Daha ona kavuşmadan bunları düşünüyordum. Her gün gelecektim oraya belki daha çok severdim onu bu bahaneyle.. Yurda gittim ve Bilge yanıma geldi verdiğim sözü onada söyledim;
-Bir gün ona gidersem ve beni hatırlamazsa o banka oturup hatırlamasını bekleyeceğim. O zaman sakın benim için endişelenme belki orada ölürüm? Belkide bana sarılır ve hayata orada tutunurum. Buna o karar verecek ama ben hep bekleyeceğim.
Bilge gözlerime baktı ve duşa gir iyi gelir dedi. Duşa girdim çıkınca saçlarımı taramaya başladım gözlerim hala mordu ve tarağın değdiği her saç teli yere dökülüyordu çok korkmuştum. Bilge fark edince yanıma geldi ve Beyza'yı çağırdı. Beyza hastahaneye gitmemiz gerek diye beni uyardı.
-Hayır iyiyim ben diyerek geçiştirdim. Hastaydım kesin hastaydım ve ya iyileşip ona gittiğimde o evlenmişa olacaktı yada ona gidemeden ölecektim canım acısada belli etmiyordum. Nasıl olsa ben "Acıyı seviyordum" Beyza gözlerime baktı ve tekrardan
-"Acıyı sevmek olur mu?" diye sordu.
Bende ona baktım.
-Acının adı Semih'se değil sevmek aşık bile olunur. dedim.
Semih acıydı bende acıyı seven kadın ben hastaydım sevdiğim adam ise kim bilir ne kadar iyiydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbahar
Chick-LitGeçmişine aşık olan bir kadın ve çocukluk aşkını öleceği gün tanıyan bir adam.