KR 1

92 11 6
                                    

Üzerime gelme diye bağırıp ağlarken sanki benim ağlamamdan mutlu olduğunu belli edercesine pis pis sırıtıyordu. Yanıma iyice yaklaştığında bağırmalarım çığlıklara dönüşmüştü.

-''Rahat dur seni sürtük.'' İçki ve sigara kokan nefesini tenimde hissetiyim de yüzümü buruşturdum. Çırpınışlarımın boşa olduğunun farkında olsam bile hala bir umut varmış gibi çırpınıyordum. Hıçkırıklarım ve iç çekişlerimle birlikte ''Senden iğreniyorum'' deyip suratına tükürdüm. Şuan ki bulunduğum durum kadar kötü bir şey yapmış olsam da o iğrenç yüzüne tükürmüştüm.

Hiçbir şey olmamış gibi sırıtıyordu pislik herif. Sırıtmasından zaman bulmuş olacak ki; ''Senin aksine annen bana âşık güzelim.''

''Merak etme oda yakında senden nefret edecek. Eğer bana dokunursan sonun çok kötü olacak.'' Zar zor konuşuyordum. Konuşmayınca ağlayıp çırpınıyordum konuşurken de ağlamalarım iç çekişlere ve hıçkırıklara dönüşüyordu. Güçsüzdüm.

''Anlatmaya cesaretin olsaydı eğer; sana dokunmaya cesaretim olmazdı. Maalesef ki annen bana ne kadar âşık olsa bile beni bitirirdi. Ağzından çıkan her kelime onu daha da iğrençleştiriyordu. Üzerime doğru eğilirken bu sefer iğrenç nefesi yerine iğrenç dudaklarını tenimde hissediyordum. Kaçmaya çalıştıkça sanki daha da yakınlaşıyordu. Tişörtümü çıkarmaya başlarken sanki her şey bitmişti. Ben bitmiştim, hayat bitmişti, dünya dönmüyordu sanki...

*

Çığlıklarla ve terlerle uyandığımda çoğu zaman gördüğüm kâbuslar olduğunu anladım. Titreyen bacaklarımla yataktan hafifçe doğrulup camdan dışarıya baktım. Yağmur yağıyordu, gök gürlüyordu. Yağmur ve gök gürültüsü genelde insanları huzursuz ederken beni rahatlatırdı. Elimi komidinin üzerinde duran su bardağına uzattım. Birkaç yudum içtikten sonra tekrar aynı yerine koydum. Ne zaman mutlu olmaya çalışsam, yaşadıklarımı unutmaya çalışsam kâbus görüyordum ve bu kendimi öldürme isteği doğuruyordu. Yaşadığım şey kimsenin kaldıramayacağı hatta benimde kaldıramadığım bir olay: Tecavüz. Göründüğünden daha zor ve iğrenç. Bu olay yaşanacağı zaman annem yurt dışında iş toplantısında olmak yerine evde olsaydı belki bunlar yaşanmazdı ve ben böyle bir insan olmazdım. Hiçbir erkeğe güvenmiyordum hatta insanlara bile. Belirli arkadaş çevrem var ve onlar dışında ki insanlara tahammül edemiyorum. Ve insanlara acıma duygum yok. Canımı acıtanın canını acıtmayı çok severim.

Nasıl değiştiğimi düşünürken aklıma birde verdiğim söz geldi. Ne yaşarsam yaşayayım, ne olursa olsun ayakta kalacaktım ve güçlü olacaktım. Evet, belki de yalnız kaldığım da ruhumu parçalayacağım, düşüncelerime hüküm edemeyeceğim ve yaşadığım iğrenç olayı her anına kadar hatırlayacağım, arkadaşlarımın yanında gayet sıradan bir hayat yaşamış ve yaşıyormuş gibi davranacağım ama pes etmeyeceğim. Yaşarken ölmeyeceğim ama hayattan zevkte almayacağım. Sadece güçlü olacağım.

*

Kendimi düşüncelerimden iyicene ayırdığım da saatin sekize geldiğini gördüm. Saatlerdir nasıl insan olduğumu ve yaşadığım iğrenç olayları düşünüp kendime eziyet etmişim. Harika. Yataktan kalkıp odamdaki banyoya girdim. Çok değerli çişimi yaptıktan sonra rutin işlerimi de yapıp banyodan çıktım. Dolabımın önüne geçip koşarken giydiğim taytımı ve sporcu atletimi de alıp dolabın kapaklarını kapattım. Üstümü giydiksen sonra çekmeceden çoraplarımı da alıp ayağıma geçirdim. Kulaklığımı ve telefonumu da aldıktan sonra odadan çıkıp kapıya ilerledim. Kapının orada askıda duran hırkamı da üzerime geçirip evden çıktım. Kâbus gördüğüm zamanlarda koşardım ve bu beni rahatlatırdı.

*

Yaklaşık bir saat koştuktan sonra sahile bakan banka yerleştim. Martıların sesleri, denizin sesleri, bankın çevresindeki yeşillik... Tam anlamıyla muazzam bir şeydi. İçinizde rastlanmayan huzur tanelerine, buraya oturunca kolaylıkla rastlayabilirsiniz. Kesinlikle.

Katilin RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin