Odog.

1.4K 147 39
                                    


Sabah uyandıklarında saat daha erkendi. Eğlenceli bir kahvaltı yaptıktan sonra Baekhyun etrafı gezeceğini söylemişti. Sehun da ona katılmak istedi. Evde kalıp dinlenmeyi tercih etti Chanyeol çünkü uzun süredir seyahat halinde olduğu için yorgun hissediyordu.

Kai, Ryewook'u aramaya çıkınca onu yine aynı yerde buldu. Fıçının üstüne oturmuş piposunu içiyordu. Kai onun bu işi her gün yapıp yapmadığını ve karşılığında ücret alıp almadığını merak ediyordu. Büyük ihtimal yemek, uyku, tuvalet ve diğerlerine yardım etme dışında kalkmıyordu o yerden.

Ryewook Kai'yi gördüğüne mutlu olmuştu. Bu gülerken oturduğu yerden atlayarak Kai'ye yaklaşmasından anlaşılıyordu.
Kai onu selamladığında Ryewook gidip bir yere oturmaya karar verdi. Meydandaki bankların sırt kısmına Ryewook otururken oturak kısmına Kai oturdu. Böylece hobbit kendini biraz daha uzun hissetmişti.

" Ryewook bu köyü yöneten ya da sözü geçen kişilerle konuşmam gerekiyor. "
" Neden? " Ryewook başını yana yatırıp sorduktan sonra ceketinin ön cebindeki piposunu çıkardı. Pipoyu dudaklarına yerleştirdikten sonra iç ceplerinde bir şey aramaya başladı.

" Çünkü buraya Hobbit halkından yardım almaya geldik. " Kai onun cebinden parmakları arasında çıkardığı kuru otu pipoya dökmesini izledi. Pipodan kaçan bazı otlar eski pantolonuna döküldüğü için hızlıca çırptı eliyle.
Ryewook dikkatini Kai'ye verip anlayışla başını salladı.

" Pekala. Sizin için bir şeyler yapabilirim. " piposunu yeniden dudaklarının kenarına bıraktı ve parmağını çenesinin altına koyup düşünmeye daldı.
" Buldum! " parmağını şıklatıp heyecanla Kai'ye döndüğünde pipodaki otlar yere saçılmıştı. Büyük gözlerle homurdanırken kaşlarını çattı ve sinirle pipoyu tekrar çıkardığı cebe attı.

" Gidip sizin için bir görüşme ayarlayacağım. " Ryewook'un düşen modu sesine yansımıştı. Şuan fazla sıkılgan konuşuyordu.

Kai teşekkür ettiğinde oturduğu yerden kalktı ve kendi kedine söylenen hobbiti rahat bıraktı.
Şimdi ne yapması gerektiğini bilmiyordu Kai. Han'a giderse Chanyeol'ün asık suratını çekecekti muhtemelen. Ya da ona anlamadığı bir ton şey söyleyecekti. Belki de küfrediyordu bilemezdi bunu. Sehun'un zarifliğine nazaran daha kabaydı Chanyeol. Kulakları biraz daha büyüktü. Boyu Sehun'dan uzun olmasına rağmen kardeş olarak benzedikleri tek özelliğin bu olduğunu söyleyebilirdi.

Baekhyun, bir elf olsa da Kai'den bile kısaydı. Bu elflerin daima uzun boylu olduğu efsanesini çürütüyordu. Belki de Baekhyun'u sevimli yapan Chanyeol'ün bacağı kadar olan boyuydu. Kai ikisini yan yana düşündüğünde aradaki boy farkına gülerek etrafı gezmeye başladı.

Kai, Sehun ya da Baekhyun'un onu duyması ümidiyle birkaç kez isimleriyle seslendi. Onların uzun ve ultra ses emici kulakları bir işe yarayıp Kai'yi bu yalnızlıktan kurtarmalıydı. En önemlisi Sehun'u özlemişti.
Dün gece fazla ilerletemediği öpücüğü devam ettirebilirlerdi.

Sehun, tamamiyle bağımlılık yapıyordu Kai'ye. Onun dudaklarına ait olan tat eşsizdi. Ne kadar aşina olunursa olunsun hayal edemiyordunuz. Sadece o tada eriştiğiniz an sahip olabilirdiniz hissettirdiklerine.

Yeşil tarlaların olduğu yere ulaştığında çalışan hobbitleri görmüştü. Biçtiği tahılları doldurduğu torbayı yolun kenarında durdurduğu arabaya taşımakta zorlanıyordu bir hobbit.(bu nasıl cümle oldu ln. ) Kai yanına gidip torbayı kaldırdı ve taşımaya devam etti. Hobbit önce şaşırmıştı ancak olaya çabuk adapte oldu. Tarlada küme küme yığdığı bütün torbaları Kai'te taşıttı en sonunda. Ve el arabasını depoya taşımakta yine Kai'nin yaptığı bir işti.

|KYRE|✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin