Ela yemeğe sabah hediye gelen kıyafetle gitmişti. Yemek gayet sakin geçmişti, çok büyük bir şirketle ortaklık anlaşması yapacaklardı, bunun için toplanmışlardı. Bu başarının sebebi de Ela ve bir başka kızın sayesinde olmuştu. Tuğra yine genç kadınla uğraşmıştı. Ela nereye kaçsa peşinde beliriyordu, bumerang gibiydi. Fırlatsa da bir yolunu bulup geliyordu. Kısır döngünün vücut bulmuş haliydiler.
Yemek olması gerektiğinden biraz fazla sürmüştü, Ela eve nasıl geldiğini, yatağına nasıl girdiğini hiç hatırlamıyordu. Üstelik içmemişti de, ki zaten içki içen birisi de değildir.Genç kadın yatakta doğruldu.
"Başım..." eliyle şakaklarını ovuşturdu. Migreni tutmazsa iyi.
"Kesin Tuğra..." dedi. Üstündekilere baktı, dünkü gece kıyafetiyleydi. "Kesin suyuma falan ilaç attı o Nuri Alço kılıklı. Yoksa bu ağrının bir başka bir sebebi olamaz." Ela ön yargıyla yaklaşmıştı. Aksine Tuğra Ela pek iyi olmadığını görünce onu arabasına bindirip Ela'dan evinin adresini sora sora getirmişti. İçi gidiyordu Ela için. Yanında kalmak için diretmişti ama Ela adamı kovmaktan beter etmişti. "Sen kimsin ki yanımda kalacaksın?" demişti genç adama. Tuğra bu sözünü içerlese de gitmemişti. Ela'yı yatağına yatırdıktan sonra salona geçip beklemişti. İlerleyen saatlerde Ela'yı görme arzusunu bastıramayarak odasına girdi, bir saate yakın uyuyuşunu izledi. Nefes alışverişlerini saydı. Yüzüne doya doya bakma fırsatı buldu. Elini tutup yanında uyumak istedi, hatta bir ara parmak uçları genç kadınınkilere değdirdi ama sonra vazgeçip seyrine devam etti.
Sabah olunca da sessizce evden çıkmıştı. Ela gözlerini biraz açsa iyi olacak.Ela üzerindekini hızlıca çıkartıp bir kenara attı. Odasındaki banyoya girdi. "Soğuk bir duş almazsam kendime gelemeyeceğim aşikar." Suyu açtı. İstediğinden daha soğuktu ancak aldırış etmemeye çalıştı. Yaptığı da pek akıllı bir şey sayılmaz, bu aralık ayında zatürre olacaktı sonunda. "Gerçekten soğuk."
Suyun altında titrese de tüm bedenini ıslatmasına izin verdi.
Bornozla odasının ortasında duruyordu. Kafasında kızların yaptığı o meşhur sadrazam modelli havluda yerindeydi. Dolabın önünde durmuş ne giyeceğini düşünüyordu. Bu genç kadın 'giyecek hiçbir şeyim yok' deyip te giysi dolabı dolu olan kadınlardan değil."Mübarek ne çok şey almışım hangisini giyeceğim ben.." dedi ve elini kıyafetlerin arasına daldırdı. "Niye uğraşıyorsam.." diye kendi kendine söylendi. Gözlerini kapattı, elini dolaptan herhangi bir kıyafetin askısından tutup kendisine çekti.
"Bundan sonra sizi böyle seçeceğim yavrularım." dedi ve yatağın üstüne bıraktı. Uzun borda bir elbise seçmişti. Ela'nın dolabı geçekten bir zevk abidesi. Her biri ayrı bir özenle seçilmiş kıyafetler.
Saçlarını yapmaya koyulduğunda kapı çalındı. Ama ardı sıra. Zilden çekmiyordu elini. Tahmin etmesi zor değildi Ela için, bunu bir tek Aysel yapıyordu. Ela'nın zil sesine de pek güzel denilemezdi."Aysel!" dedi dişlerinin arsından. Havluyu tekrar saçlarına sarıp kapıya koştu.
"Kız varoş, o erkek kimdi?" dedi ve elinde tuttuğu çekirdek tabağıyla içeri girdi. "Söylesene kız?" dedi Ela'nın cevap vermesini beklemeden. Aysel koltuğa oturdu, kucağına da tabakları yerleştirip dedikoducu mahalle kadınları gibi bir yandan çekirdeğini çitliyor bir yandan da Ela'ya laf yetiştiriyordu."Ne erkeği, ne diyorsun? " Aysel dün gece eve gelirken Ela'yı bir erkeğin eve bıraktığını görmüştü. Bu soruyu sormak için sabahı zor etmişti. Meraktan çatlamak üzere.
"Ayol dün seni eve bırakan çocuğu diyorum, sevgili mi yaptın yoksa. Hani sen inanmazdın böyle şeylere? Ay birde kucağında taşıdı."dedi eliyle ağzını kapatarak.Ela duydukları karşısında Aysel'e aval aval bakıyordu. Ne diyordu bu kadın?
Kaşlarını çatarak "Ben öyle bir şey hatırlamıyorum." dedi.
Aysel çekirdek çitlemeyi bırakıp ciddiyetle Ela'ya döndü.
"Kız yoksa birlikte mi oldunuz. Yuh valla beklemezdim." dedi. Sonra sanki gayet normal bir şey demiş gibi çekirdek çitlemesine devam etti.
"Aysel sabrımı taşırıyorsun, o ne biçim ithamda bulunmak?" Kadın dün geceyi hatırlamaya çalıştı, son hatırladığı şey çok uykulu olduğu ve Tuğranın onu eve bırakmak için teklifte bulunduğu. Beynini zorladığında Tuğrayı evden kovduğunu da hatırladı.
İstifini hiç bozmayan Aysel'e sinirle baktı.
"Bir, ben kimseyle birlikte olmadım, olmayacağım da. İki," dedi eliyle göstererek. "Şimdi hatırladım o gördüğün kişi iş yerinden arkadaşımdı. Böyle bir şeyi ima etmeni hiç sevmedim. Benimle konuşurken kelimelerine biraz dikkat et."
Aysel Ela'nın bu tavrını pek de sallamamıştı. Olsa ne olur, olmasa ne olur havasındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölmeyen Yarın
Teen FictionYarını öldürdüğünüzde başlayacak asıl hikaye, tabii yapabilirseniz.