Bölüm 12
Beşimiz, ayaklarımızdan ve ellerimizden bağlı bir şekilde beyaz bir villaya getirilmiş oturuyorduk.
"Baştan alalım." Dedi aralarında en genç ve otorite sahibi görünen çocuk. "Diyelim ki sen Görkem'in kızısın ve bundan bizim haberimiz yok," yaklaşık otuz dakikadır ona Görkem'in kızı olduğumu ve onun nerde olduğunu bilmediğimi söylüyordum, fakat çocuk inanmak yerine açık yakalamak istercesine baştan ve baştan soru soruyordu.
Bağlandığım sandalyeye yaklaştı ve her şeyi gibi olan umursamaz bakışlarını gözlerime sabitledi, "Peki mavi kız baban şu anda nerde?"
Bana olan yakınlığından rahatsız olup yerimde kıpırdandım, bu hareketim yeterince sıkı olan iplerin derimi yüzmesine sebep olmuştu.
Acıyla yüzümü buruştururken, bana cevap bekleyen bakışlar atan adama döndüm, "Bilmiyorum! Bundan beş dakika öncede bilmiyordum şu anda da biliyorum ve ne var biliyor musun? Bir vahi inmediği sürece bilmeyeceğim." Sürekli soru sorup ikna olmaması beni sinir etmeye başlamıştı.
"Sana vahi inmesini kolaylaştıralım o zaman, hazreti mavi kız."
Ben daha ne dediğini anlamadan, ayağımdaki ipleri kesmişti, arkadan bir adam gelip sert bir şekilde beni yerimden kaldırdı ve evin alt katına indiğini tahmin ettiğim merdivenlere doğru sürüklemeye başladı.
Merdivenler direk bir odaya iniyordu, odanın duvarlarının eskiden beyaz olduğu belliydi fakat şu anda gri renkteydi. Ortada bir sandalye olduğunu görünce gözlerimi devirdim, oturmaktan kaba etim ağrımıştı.
Adam, oturacağımı sandığım sandalyeyi aldı ve hızlıca duvara fırlattı. Beklemediğim ani hareketi karşısında ürpermiştim ve sandalyede kırılmıştı.
Sandalyenin tek ayağını alıp bana vurmaya başladı. Acıyla yere düşerek yerde cenin pozisyonu aldım.
Bacağıma, kafama ve karın boşluğuma inen darbeler nefesimi kesiyordu. Gözlerim yaşarmıştı ve ağlamamak için kendimi kasıyordum.
Adam sonunda sopayı attı, duracağını sanmıştım fakat daha hızlı darbelerle beni tekmelemeye başlamıştı. Bu hareketleri gözlerimde biriken yaşların akmasına sebep olmuştu, ağlamamı durdurmak istercesine dudağımı dişledim, bu adamların önünde ağlamak istemiyordum.
Daha demin girdiğimiz kapının açılma sesiyle adam durdu, kimin geldiğine bakamıyordum kemiklerim ve karın boşluğum buna izin vermiyordu. Karın boşluğumu kasarak, birkaç düzenli nefes alıp vermeye çalıştım. İki adam gelip beni kaldırdı ve kapıya döndürdü.
Bu o genç çocuktu.
"Vahi geldi mi?" hala umursamaz olması beni çileden çıkarmıştı, acaba robot mu diye düşünmeden edemedim, nasıl bir insan bu kadar umursamaz olur?
Ağzımdaki kanı yere tükürüp, başımı onu görebileceğim kadar kaldırdım.
"O vahi gelse de babamın yerini sana söylemezdim, gangster leşi."
Bir an bakışlarında ki umursamazlık öyle bir öfkeye dönüştü ki bakışlarıyla öldürme diye bir şey olsaydı, şu anda son nefesimi veriyor olurdum diye düşündüm.
Açıkçası, ondan korkuyordum. Daha deminki bakışları da bunun tuzu biberi olmuştu.
Girdiğimde fark etmediğim ve tam karşımda duran duvardaki tabloya doğru yürümeye başladı.
Cidden, işkence odalarında sanatsal tablolarımı vardı?
Tablonun yanına gidince köşesine dokundu ve tablonun arkasından çakılar bıçaklar ve işkence aletleriyle dolu bir oyuk çıktı.
Bir azdan içeri kameraman ve yönetmen girmezse, burada oturup korkumdan ağlayacaktım.
Umarım o oyuncakları benim üstümde deneme gibi bir niyeti yoktu.
İki ucunda çatal ve ortasında yuvarlak bir şey olan aleti çıkardı. Ona kokuyla bakarken o üzerime doğru geliyordu, gözlerine bakınmaktan kaçınıyordum çünkü gözlerimdeki duyguları görmesini istemiyordum.
Aletin, yuvarlak kısmını boynuma geçirdi. Çatal kısımları göğsümü ve çenemi deliyordu, başımı en arkaya atmak zorundaydım eğer başım öne düşerse çatal saplanacak ve kan kaybından ölecektim.
"Sana bir öneride bulunayım mavi kız, eğer biliyorsan söyle Görkem için değmez." Görkem dediği kişi benim babamdı, ilk aşkımdı, olmayan kardeşim hatta ikizimdi. Benim canım yansa o da hissederdi o benim kahramanımdı ve ben bu sikik adamın onun canını yakmasına izin vermezdim.
"Zaman kaybediyorsun, o bulunmak istemezse onu kimse bulamaz." Tabi benim dışımda diye geçirdim içimden.
"Beni tanımıyorsun."
"Senin kim olduğun önemli değil, Görkem Keskin'in kim olduğu önemli." Duraksadım ve kendi kanımı yuttum ağzımdan kan geliyordu ve şu anda durdurmak adına yapabileceğim hiçbir şey yoktu. "Sana bir öneride bulunayım cam göz, Görkem Keskin'i arama çünkü şu anda burada olmasını isteyeceğin son kişi o."
Aniden cebinden çıkardığı çakıyla bacağımda derin bir kesik açtı ve ben bağırmak için olması gerekenden fazla ağzımı açtığımda çatal çeneme bir az daha saplandı.
"Ama o şu anda burada değil mavi kız." Beni doğrarken, hatta sinirlendiğinde bile umursamaz tavırlar sergileyen çocuk odadan çıktı.
Adamlarda odadan çıkarken, kan kaybından bayılıp kafamın öne düşmesinden korkuyordum ve göremediğim yaraya elimle baskı yapmaya çalıştım.
Başım dönüyordu ve dayanacak gücüm kalmamıştı, bir anda yukarıdan patlama sesleri geldi.
Kendi kafamda da kuruyor olabilirdim fakat bu psikopat adam kızlardan birine bir şey yaptıysa o adamı kendi ellerimle kendi villasında kendi oyuncaklarıyla öldürürdüm.
Bağırmak istemiştim ama gücüm yoktu, olduğum yere çöktüm ve kendimi geriye doğru bıraktım ortam kararırken tanıdık birinin kokusuyla ve bir anda yerden yükselme hissiyle gözlerimi açmak istedim. Göz kapaklarım açıktı fakat hiçbir şey göremiyordum, kör mü olmuştum?
"Geçti güzelim bırakma kendini ben buradayım, hastaneye gideceğiz, duydun mu Gece bırakma kendini."
Ege'ydi, beni bulmuştu, beni kurtarıyordu.
"Sen misin?" zar zor konuşuyordum ve bunun rüya olmadığından emin olmak istiyordum.
"Benim, geldim korkma geçti tamam mı?"
"Geç kaldın, Keskinkılıç." O olduğuna emin olduktan sonra kendimi bıraktım, artık rahat rahat ölebilirdim o adamın elinde ölmemiştim.
Karanlığa tamamıyla kendimi bıraktığımda, sesler bulanıklaşmadan son duyduğum onun sesi olmuştu, "Adetten mavinin kızı adetten."
=====================================================================================
Bölümü erkenden paylaştım, nasıldı?
Gece, tahtalıköy yolunda, yukarıda kızlar nasıl acaba?
Yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemeyin lütfen.
Yetişir mi bilmiyorum ama yetişirse bu hafta pazara yeniden bölüm yayınlamaya çalışacağım.
Seviliyorsunuz, Kendinize iyi bakın..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
100 Erkek 5 Kız
Novela JuvenilYüz erkeğin içinde beş kız. Aşk kapıyı çalmadan oynanacak son kozlar. Düşmanlık mı yoksa aşk mı? Mavi saçlı graffitiye aşık 17 yaşındaki Gece'nin aklındakiler kalbiyle çelişirse ne olacağının hikayesi. Hacker inek İrem'in kalbini hızlandıran ilk aşk...