Sabah olduğunda mete beni uyandırmak için yukarıya çıkmıştı. Çantası sırtındaydı.
-Hadi kalk olula gitmemiz gerek. Sana okulda tost ısmarlıyacağım.
Daha kendime gelemeden meteyi yormamak için başımla onay verip yattığım yerden kalktım. Kafamı kaşırken saçımın örgülü olduğunu hatırladım. Tokamı saçımdan çıkarıp örgümü zorda olsa açmıştım. Saçım çok karışmıştı ama ben genelde tarak kullanmazdım. Saçımın nasıl gözüktüğünü bilmiyordum. Arkamı döndüğümde mete bana odaklanmıştı. Bende elimle garip hareketler yapıp onu daldığı yerden kurtardım. Kafasını sallayıp kendine geldi ve gülmeye başladı. Ben daha ne yapacağımı bilmiyordum. Sersem gibi etrafta dolaşıyordum ve mete beni izliyordu. Hırkamı aldım ve ayakkabılarımı giydim.
-Hadi çıkalım.
Dedikten sonra aşşağıya inmeye başladım.
Metede peşimden geliyordu. KOŞARAK!!
-Şu allahın bir günüde koşma yine dün akşamki gibi yere yapışıcan ve benim spatulam yok.
-Peki.
Derken iki elinide omuzunun orada tutuyordu. Aşşağıya indik gücüm çok azdı apartman kapısını açamadım ve mete bu yüzden bana yardım etti. Okula doğru yürümeye başlamıştık ki çok geçmeden metenin annesi pencereye çıktı. SIÇ!!! Ne yapıcaz? Kadın beni ilk başta fark etmedi ki direk meteyle konuşmaya başladı.
-Oğlum paranı aldınmı?
Derken birden yüzü bana kaydı. Yüzünde soru sorar gibi bir ifade vardı. Bana dik dik bakıyordu.
-Aldım anne ha bu arada bu arkadaşım alev evlerimiz yakında benimle okula gitmek istiyor bu sokaktan biraz korkuyorda.
Mete'nin yanına yaklaşıp sessizce fısıldadım.
-Annenin adı ne?
O da
-Hatice.
Diye fısıldadı. Bende hemen yalakalık yapmaya başladım.
-Merhaba Hatice abla!
Cidde'n yalakalık yapmak için söylememiştim gerçektende abla denebilecek bir görüntüdeydi.
-Merhaba kızım hadi siz gidin geç kalmayın gülegüle.
Kadının yüz ifadesinden beni sevip sevmediğini anlayamadım. Ama çok hızlı bir şekilde pencereyi kapatmıştı. Aman siktir olup gitsin ne yapayım. Mete'yle okula doğru yürümeye başladık evleri okula çok yakındı bu da iyi bir şey çünkü acilen lavaboya gitmem gerekti. Okul kapısından girdiğimiz anda koşuşturmaya başladım.
-Mete sen in ben hemen geliyorum!
Dedikten sonra son hızla tuvalete koştum. Tuvalete girdim e gerisi malum. Herneyse. Tuvaletteki aynalara doğru yürüdüm. Way canına! Saçım harika gözüküyordu. Elimi yıkadım vesaçlarımın dışarı fırlayan kısımlarını düzelttim. Çok güzel gözüküyordum. Hala kendimde olmadığım için yüzüme suyu sertçe çarptım. İlk dersimiz boştu çünkü matematik hocasının eşi ölmüştü ve bütün hocalar cenazeye gitmişti. Ne diyeyim Allah rahmet eylesin. Çok acıkmıştım hemen kantine Mete'nin yanına indim. Gelir gelmez elime bir tost ve ayran tutuşturdu.
-Teşekkür ederim.
Deyip gülümsedim sabahki huysuzluğum kalmamıştı.
-Ne demek şu aralar görevim sanırım.
Dedi ve göz kırptı. Bende çoktan tostumdan bir ısırık almıştım.
-Hadi sınıfa çıkalım.
Dedim ve Mete'de kafasını salladı. Sınıfa çıktığımızda tüm sınıf bir araya toplanmış birşey yapıyorlardı. Ben umursamadan yemeğimi yemek için sırama oturdum. Sonra gözlerim çok garip bir şeye şahit oldu. Mete iki lokmada tostun hepsini yemişti. Sessizce;
-What?
Dedim. Cidden vay canına. Mete hemen yanımdan kalkıp topluluğun yanına gitti. Sabah sabah moralimi bozuyordu. Bende takmadım ve yemeğimi yemeye devam ettim. Yemeğimi bitirdikten sonra boş boş duvara bakıp durdum. Artık canım sıkılmaya başlamıştı. Mete'nin yanına gittim.
-Kütüphaneye gidiyorum geliyormusun?
Nıck sesi çıkardı ve eliyle garip bir hareket yaptı. Sanırım bu git demek. Bende müdüre yakalanmamaya çalışarak en alt kattaki kütüphaneye gittim. Kapıyı açık bıraktım eğer birisi gelirse ayak seslerini duyup saklanayım diye. Sonra gözüme bir kitap çarptı. Labirent serisinin 3.kitabı. Bu seriyi hep okumak istemiştim ama çok pahalıydı. 4 serilik bir kitaptı heryeri aradım son 3 kitabı buldum. Ama 1.kitap yoktu.
-Lanet olsun.
Dedim ve elimi oradaki küçük masaya vurdum. Aniden kapı kapandı. Korkarak yerimden sıçradım. Ateş sırtını duvara yaslamış labirent serisinin ilk kitabını okuyordu. Kitap yüzünü kapatıyordu. Ben hala sap gibi duruyordum. Kitabı hafif aşşağıya indirdi. Sedece gözleri gözüküyordu. Tek kaşını kaldırdı ve;
-Sessiz ol kitap okumaya çalışıyorum.
-Özür dilerim ama istediğim kitap senin elinde.
Sertçe kitabı kapattı.
-Buraya gel.
Yavaşça ayağımı sürüyerek yanına gittim.
-Eğil.
Yüzüme soru sorar gibi bir ifade koyarak yavaşça dizlerimi büktüm.
Elimde tuttuğum kitapların en üstündekini aldı ve sertçe onun yerine istediğim kitabı koydu. Oldu mu? Der gibi bir bakış attı.
-Teşekkür ederim.
Cevap vermedi. Karşısına geçtim hırkamı çıkardım ve yere serdim. Kitap dolabına sırtımı dayayıp kitabın ilk sayfasını açtım. Kitaba odaklanamıyordum. Kitabın üstünden Ateşi kesiyordum. Saçma saçma sayfaları çeviriyordum ve OMG.
-Beni kesmeyi bırak kitabını oku.
-Hah hiçte bir kere seni kesmedim.
Kitabını bıraktı ve bana doğru yaklaştı. İyicene dolaba yapışmıştım ama hiç bir faydası yoktu hala aramızda 1 cm vardı.
-Niye böyle üste çıkmak istiyorsunki?
-Ben...
Yaklaşmaya başlamıştı.
Tanrım beni öpecek miydi?
Yavaşça kapı açıldı. Aahhh! Ateş hiç birşey olmamış gibi yerine döndü. Hala elimde olan kitabın bir sayfasını açtım.
-Aaa nasılsın diye bakmaya geldim.
Mete! Uf bu sefer sinirim çok bozulmuştu. Elimdeki kitabı yukarı kaldırarak cevap verdim.
-Yavaş birader duvara mı yapıştırcan beni?
Mete Ateşi farketmemişti şaşırıp kapıyı kendine doğru çekti.
-Sen hep bu kızı rahatsız etmek zorundamısın?
Harika şimdide korumacı oldu. Ateş tam birşey diyecekken ben atladım.
-Beni rahatsız etmiyor! Sadece kitap okuyorduk.
Mete bana öyle bir nefretle bakıyordu ki. Ardından Dilan geldi. Olamaz! Ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyordum. Dilanın ateşi sevdiğini unutmuştum neredeyse. Dilan üzgün bir şekilde bana bakıyordu.
-Hadi gidelim.
Ayağa kalktım Mete'yi Ateşin yanından çektim ve dışarı çıktım. Mete arkamızdan geliyordu bende dilanın koluna girdim.
-Kütüphanedeyken senin Hakkında konuşmaya çalıştım.
Yalan söylüyordum ama en azından bu mutlu olmasını sağladı. Ama artık ona bende gerçeği söylemek istiyordum ve şu anda işimi dahada zorlaştırmıştım.