KARABASANLAR(CİNLER) 2

122 3 0
                                    

           Uyumuş ve derin bir uykuya dalmıştım. Rüyamda kurstan ayrılan bir arkadaşımı görmüştüm. Arkadaşımın arkasında siyah uzun boylu, küçükken bana musallat olan cine benzer bir varlık görmüştüm ve aynı gülümsemeyi yapmıştı. Onu farkettiğimi anlamıştı. Arkadaşımın arkasındayken biranda ışık hızında onun önüne geçmiş ve benimle yüz yüze gelmişti. Korkarak aniden uyanmıştım. Sağıma yatıyordum. Uyanmamla sırt üstü dönmem bir olmuştu. Aynı küçükken olduğu gibi beni boğduğunu hissetmiş ve  Aynı şekilde sesimde çıkmamıştı. Elimi ayağımı da  oynatamamıştım. Son çare olarak duaları (felak, nas) okumak aklıma gelmiş ve hemen okumaya başlamıştım. Okumamla beni bırakmaları bir olmuştu. Beni bıraktıklarını farkettiğimde hemen yatakta doğrulmuştum fakat tekrar beni yatırıp boğmaya başlamışlardı. Sırtüstü yatırdıkları için tavanı görebiliyordum, tabi beni boğanıda...

            Aynı şey bir kaç defa daha tekrarlandıktan sonra ellerinden kurtulmuştum. Bir anda gıcırdama sesi duymuş ve bu sesin hiç de hayra alamet olmadığını hissetmiştim. Sesin geldiği yöne doğru baktığımda ise, girerken sıkıca kapattığım kapının yavaşça ve o  içi ürperten gıcırdaması ile açılıyor olduğunu görmüştüm. Artık bu korkuyla nasıl yaptığımı bilmiyorum ama saniyeler içinde olabilecekleri ve nasıl kurtulabileceğimi düşünmüştüm. Eğer kapının açılmasını bekleseydim, olacakları tahmin bile edemezdim. Allah bilir bana ne yapmayı planlamışlardı...

          Etrafıma bakınmış ve  herkesin mışıl mışıl uyuduğunu hatta bazılarının horluyor olduğunu görmüştüm. Herkesi kaldıramazdım. Ne de olsa ertesi gün  dersimiz vardı. Hadi onuda geçtim, bizimkiler ölüm uykusuna yatmışlardı mübarek...

        Bizim yatakhanede üç tane abi yatıyordu. Gözüme onları kestirmiştim. Ama hangisini uyandıracağımı bilememiştim. Artık vaktim daralmıştı. Biranda ranzanın üzerinden atlayarak uyanacağını ümit ettiğim abinin yanına koşmuştum. Gecenin üçünde tamda uykunun ağır olduğu saatlerdi. Sessizce ve dokunarak "Abii abii" demeye başlamıştım. O arada da hala kapının gıcırdayarak açıldığını farketmiştim.   Birden abi uyanmış ve ben buna çok ama çok sevinmiştim. Çünkü olanları anlatabileceğim biri uyanmıştı. Tek olmadığımda korkup kaçacaklarını  düşünmüştüm. Abi uyanmıştı ama kapıda sonuna kadar açılmıştı. Korktuğum için o tarafa bakamamıştım. Gözlerimi abiden hiç ayırmamıştım. Abi bana "Ne oldu? Beni neden uyandırdın?"demişti. O korkuyla "Abi beni karabasanlar bastı." Diyebilmiştim. Abi de "Salavat getir." demişti. Acaba uyku sarhoşumuydu yoksa bilerek mi söylemişti anlamamıştım. Hani böyle zamanlarda "felak nas oku!" derler ya abi ise bana "Salavat getir." demişti. Bende "Bildiği birşey vardır." diye okumaya başlamıştım ki biri beni engellemişti. Konuşamadığımı farkettiğimde ise gözlerimden yaş akmaya başlamıştı. Abi beni o durumda görünce korkmuş ve işin ciddiyetini anlamıştı. Yataktan atladığı gibi odanın dışında ki sürahinin yanına koşmuştu. Niyetinin bana su getirmek olduğunu anlamıştım. Bende o sırada hocaya söylemeye gidiyor korkusuyla salavat getirmeye başlamıştım. Abi ise bana su getirmiş ve sureleri okuyup yatmamı, uyuyana kadar başımda bekleyeceğini söylemişti. Allah razı olsun gerçektende uyuyana kadar başımda beklemişti.
Zaten o günden sonra bir daha sınava çalışmak için öyle zifiri karanlık depolarda tek başıma herkesin uyumasını beklememiştim ve beklemeyecektim de...
      
           Artık dersimi almıştım. Aynı hayatıma devap edip, evden kursa, kurtan eve gidip geliyordum. İçimden bir ses bunun gibi olayları tekrar yaşayacağımı söylüyordu. Ama ne zaman? ve Nerede?...

          

Korkuyla BeslenenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin