1. Endişe

53 4 0
                                    

Multimedia'da Cemre Sert :)

--------------

Cemre'den

Sabah yine alarmın iğrenç sesiyle yüzümü buruşturdum. İstemesem bile bu gün okula gitmek zorundaydım. Nede olsa ilk gün değil mi?

Kafama kadar çektiğim yorganımı bacaklarımla iterek bir çırpıda tüm vücudumu açığa çıkardım. Odamın pencerisinden içeri giren güneş, yakıcı ışığıyla gözlerimi sulandırdı. Otomatik olarak avuç içlerimi göz kapaklarımın üzerine bastırdım. Ah! Bundan nefret ediyorum.

Gözlerimin açısı hafifleyince ellerimi yüzümden uzaklaştırdım. Yatakta oturur vaziyyeti aldım ve bacaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Gözlerim geçen hafta ayak parmaklarıma sürdüğüm siyah ojelerime takıldı. Bozulmuştu. Düşünülmesi gereken onca şey varken oje derdi mi çekecektim?

Bu gün ne okula ne giymeliyim diye düşünürken aşağıdan bir çığlık sesi duydum. Daha çok birinin hıçkırık sesine benziyordu. Ah! Bu kız yine ne yapmıştı ?

Yalın ayaklarımın soğuk zeminle buluşunca çıkardığı sesi umursamadan odamın kapısına doğru acele adımlarla yaklaştım. Kapıyı açar açmaz merdivenlere doğru koşmaya başladım. "Çiğdem!" diye bağırdım yüzümün önüne düşen saçlarımı kulağımım arkasına sartgele sıkıştırırken.

Aşağı indiğimde ortam sakindi. " Çiğdem! Neredesin?!" Ses gelmeyince Çiğdem'in odasına doğru koştum fakat yoktu. Tanrım. Neredesin ?

Salona girince etrafımda dönerek nereye gitmem gerektiğine karar vermeye çalışıyordum. Çıldırmak üzereydim! Banyodan hıçkırık sesi duyduğumda hiç düşünmeden banyoya doğru koştum ve içeri daldım.

Çiğdem yerde oturmuş, sırtını duvara yaslamıştı. Bacağının birini karnına doğru çekmişti, diğerini de serbest bırakmıştı. Kafası hafif sol olmzunun üzerine düşmüştü. Hemen yanın çöktüm ve yüzünü ellerimin arasına aldım. "Noldu birtanem? Neden ağladın?" diye sordum. " Epilepsi nöbeti işte." dedi gözünden akan yaşı silerken.

Çiğdem epilepsi hastasıydı. Bazen böyle oluyor. Tuhaf el-kol haraketleri yapıyor. Tedavisi var ama o istemiyor. Bu hastalık onun peşini bırakmıyordu. Lanet olsun!

Hiçbir şey söylemeden kafamla onu onayladım daha sonra sarıldım. Oda bana sarıldı. Yüzünü sol omzuma yasladı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Bende saçını okşuyordum. "Şşşt. Geçti bebeğim. Bak bitti" dedim onu kendimden ayırırken.Oda "Bitti." dedi ve banyodan çıktı.

Kahvaltımı yaptıktan sonra odama çıktım. Dolabımın kapısındakı aynadan kendime baktım. İğrenç gözünüyordum. Bu görüntüye daha fazla bakamayacağımı anladım. Dolabın kapısını açtım ve rastgele birşeyler aldım. Yaz ayında olduğumuz için ince birşey istiyordum. Elimdeki elbise sarı, ince miniydi. Belinde zarif yeşil renkli bir kemer vardı. Askıda elbiseyi döndürdüm. Arkası fazla açık değildi. Eh işte. İdare ederdi beni. Elbise yatağa fırlattım. Dolabımın kapısında asılı olan beyaz çantamı aldım.

Üzerimi giydikten sonra kirpiklerime sadece rimel sürdüm ve aşağı indim. Çiğdem çoktan hazırlanmış olmalı ki telefonuyla oynuyordu. "Gidelim mi?" diye sorduğumda beni kafasıyla onayladı ve dış kapıya doğru ilerledik.

Arabayı okulun bahçesine park ettikten sonra Çiğdem'i beklemeden arabadan indim ve okula doğru ilerlemeye başladım. Büyük bir bahçesi vardı. Birkaç kız kafe olduğunu düşündüğüm yerde oturmuş birşeyler konuşuyorlardı. Birkaç kişide çimenlerin üzerinde uzanmıştılar. Çiğdem Koşar adımlarla yanıma geldi ve koluma girerek "Ya ben burayı hiç sevmedim." dedi. "Neden? Bence gayet güzel. Ve ayrıca beni buralara kadar sürükleyen sendin. Unutma." dedim kafamı ona doğru çevirirken.Hiçbir şey söylemedi ve birlikte kafeye doğru ilerlemeye başladık.

"2 sade kahve lütfen." tombul kadın beni kafasıyla onayladıktan birkaç dakika sonra kahveleri bana doğru uzattı ve bende tepsiyi alıp Çiğdem'in oturduğu masaya doğru ilerledim. Masaya birkaç adım kala sert vücudun bana çarpmasıyla kahveleri düşürmem bir oldu.

"Pardon." dedi bana çarpan çocuk. "Lan! Önüne baksana be!" diye bağırdım birden. Bunu beklememiş olcak ki ben bağırınca irkildi. "Ayı sanki. Azcık dikkat etse-" lafımı biliremeden eliyle ağzımı kapadı ve beni biryerlere doğru çekmeye başladı.

Beni duvarla kendi arasında sıkıştırdı. Yüzlerimiz şuan çok yakındı ve dudaklarımızın arasında bir tek onun, benim ağzımı kapatan eli vardı. "Lütfen. Lütfen sadece sessiz ol. Tamam mı? " diye fısıldadı elini dudaklarımın üzerinden çekerken. "Sadece sessiz."

***

Merhaba arkadaşlar! :) Bu benim ilk kitabım. Yazdığım bölüm kısa oldu farkındayım ama bundan böyle uzun uzun bölümler yazacağım. Kitapla ilgili aklımda çok güzel şeyler var. Bana destek olursanız devamını getireceğim. ☺ Umarım beğenmişsinizdir. Yorum yazarsanız çok mutlu olurum Şimdiden herkese teşekkürleeeer!

İhanet .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin