3. Kötü Haber

33 3 1
                                    

Multimedia: Çiğdem Korkmaz :)

-----------

Okuldakı üçüncü günümdü. Şimdiden fazla ders ve ödevle yükleniyorduk. Çiğdem'le de okulda pek fazla konuşamıyorduk. Bazen okul çıkışı bir yerlerde oturup yemek falan yerdik, konuşurduk onun dışında kamp hazırlıkları yapılıyordu. Günlerden çarşamba, yani düşünecek olursak, sanırım kamp'a -doğa gezisi- dört, beş gün kalmıştı. Çiğdem gitmekte kararlıydı fakat ben gitmek ve gitmemek arasında gidip geliyordum.

Telefonumun titrelişiyle çantamda telefonu aramaya başladım. Bulunca, hocadan izin aldım ve okul bahçesine doğru yürümeye başladım.

Abim arıyordu. Aslında abim beni pek fazla aramazdı. O yüzden kaşlarımı çatarak aramayı cevapladım ve telefonu sağ kulağıma doğru yaklaştırdım.

"Abi?"

"Cemre,"

Abimin titrek çıkan sesine karşılık olarak bir an ne söyleyeceğimi bulamadım. Endişeyle, "Abi? Ne oldu? Sesin titriyor." diye sordum.

"Şu an neredesin?"

"Nerede olacağım Allah aşkına ya? Okul'dayım."

"Tamam. O zaman. Sonra söylerim."

"Hayır. Şimdi söyle."

"Şey oldu..."

"Abi bak, endişelenmeye başlıyorum. Söyle bana, noldu?"

Abi'min sesi hala titriyordu.

"Babam, iki gün önce kalp krizi geçirdi."

"Ne?! Abi ne diyorsun sen ya? Ne demek kalp krizi geçirdi?! Nasıl oldu?!" diye bağırdım birden.

"Bilmiyorum. Birden oldu işte."

"P-peki şimdi? Nasıl? İyi mi?"

"Onu...Kaybettik."

Abi'min söylediği lafın karşısında birden nefes alamadığımı sandım. Babam... Ölmüştü öyle mi? "Hayır, o-olamaz. Beni bırakmaz o..." diye fısıldadım.

"Hayır!" birden bağırınca bacaklarım beni taşıyamaz oldu ve yere çöktüm. Telefonu gürültülü bir şekilde betona fırlattım. Bağırarak ağlamaya başladım. Boğazımın yandığını hissede biliyordum.

Bir anlık çocukken babamla oynadığım oyunlar canlandı gözümün önünde. Küçükken babam işe gidince "Anne, babam eve ne zaman gelecek?" diye annemin başının etini yerdim.
Babam gelince de hemen kucağına atlardım.
Birlikte atcılık oynardık. O benim atım, bense onun prensesi olurdum. Beni beline bindirerek tüm evi dolaştırırdı.

Eve gelirken aldığı çikolatalar...
Ben öğrendiğim şiir ve ya hikayeyi ona anlatırken, tatlı-tatlı beni dinlemesi,gittiğimiz parklar, gezdiğimiz yerler, piknikler...

Babamla ağladığım ve güldüğüm her bir saniyemi asla, ama asla unutmayacağım.

Gözyaşım yanağımdan boynuma doğru ince bir yol çizerken, yumruk yaptığım ellerimle betona vurmaya başladım.

"Hey, hey..." duyduğum ses eşliğinde, birinin yanıma doğru koştuğunu farkettim. Fakat umursamadan çıldırmışcasına yere yumruk atmaya devam ettim. Canım yanıyordu... Hemde çok.

"Ne yapıyorsun? Delirdin mi? Sakinleş bi'."

Bu oydu. Okulun ilk günü bana çarpan çocuk.

"Git başımdan!"

"Hayır."

"Sana. Defol dedim!"

"Ne bağırıyorsun lan? Yardım etmeye çalışıyoruz şurada."

İhanet .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin