V. P. S - 2 -

141 31 4
                                    

Felix ajanlar okulu. Geleceğin ve zamanın koruyucularını yetiştiren muhteşem bir yapıt. Yıllar önce ırkların varlığı ile birlikte kuruldu. Milyarlarca öğrenci geldi geçti içinden. Hiçbir zaman sorun yaşanmamıştır. Küçük olaylar hariç. Ama bu sefer ki felaket herkesin hayatını karartacak kadar büyük ve korkunçtu.

Ashley yavaşça gözlerini açtı. Başında geçen gelen okulun en iyi ajanı olan Buddy oturuyordu. Aslında pek oturmak değilde bildigin uyuyordu. Ashley Buddy 'e döndü ve ona baktı. O sırada Buddy uyandı. Ashleyi ona bakarken görünce gülümsedi.
-Günaydın.
-Günaydın.
-Nasılsın iyi misin?
-İyiyim çok teşekkür ederim.
-Geçen gün için özür dileyecektim. Belki rahatsız olmuşsundur. Biraz sinirliydim.
-Yok hiç sorun değil. Sonuçta bu kadar büyük bir okulda ajan olmak zor olmalı.
-Ajan değilde, yaşamak zor diyelim.
-Doğru. Demek ajan haa?
-Hmm evet anlattılar mı bizimkiler?
-Pek değil. Ama meraktan ölücem doğruyu söylemek gerekirse.
-O zaman ben anlatayım.
-Biliyorsun dünyada insanlar dışında 6 tür daha var. Biz onlara ırklar diyoruz. Kurtadamlar, vampirler, melekler, şeytanlar, hayaletler ve drancellar. Drancellar yarı vampir yarı Kurtadamlar olanlara deniliyor. Bunlar da kötü olanlar var. İnsanları yok etmeye kendi tarafına geçirmeye çalışanlar. Onları engellemek durdurmak için eğitiliyoruz. Yani kısacası insanlara yardım ediyoruz.
-Waow ama şu ırkları bilmiyordum.
-Kendimizi saklamamız lazım. Bizi bilenlerin sayısı çok az. Ne kadar saklanırsak bizim için o kadar iyi.
-Anladım. Kötü olanlar hangi ırklar peki?
-Vampirler, melekler ve hayaletler.
-Melekler?
-Biraz tuhaf biliyorum ama melekler güç delisidir. Kudretli olmak istiyorlar ve kusursuzlar. İnsanlarda kusur olarak görüyorlar.
-Enteresan gerçekten. Bana saldıranlar kimdi?
-Vampirler. Onlar insanlara en yakın olanlardır. En çokta oyun oynayan. İnsanlarla oyuncak bebek gibi oynuyorlar. Nasıl olsa siz onların gözünde yemeksiniz.
Ashley Buddy'e bakarak yutkundu.
-Peki ya bütün bu olaylara yetişebiliyor musunuz?
-Çoğunlukla. Zaten okulda tam 1.500 ajan eğitiliyor. 1.400 tanesinin ırkı var. Onlar dışarıdaki görevlere çıkar çoğunlukla. Geri kalan 100 ajan okulun içindeki işlerle ilgileniyor.
-Anladım.
-Ee sen nerelisin?
-Amerika Birleşik Devletleri. Orada doğdum. Ama son 1 yıldır falan buradayım.
-Pekala. Neyse benim gitmem lazım. Sonra görüşürüz.
-Tamam görüşürüz.
Buddy ayağa kalkıp odadan çıktı. Ashley ise arkasından baktı.

---

-Bana ayın 18inde çıkılan görevlerin hepsinin raporlarını getir.
-Peki efendim.
Sekreterin çıkmasıyla içeriye Cowender'ın girmesi bir oldu.
-Leonardo konuşmamız lazım.
-Sorun ne?
Cowender Leonardon'nun siyah masasının hemen önündeki koltuklardan birine oturdu.
-Sorun yok sadece birşey konuşmamız lazım. Şu geçen gün getirilen kız Ashley.
-Evet ne olmuş ona.
-Bu okuldan çıkmasını istemiyorum. Yani iyileşse bile burda duracak herhangi bir sorun istemiyorum.
-Neden peki? O burada eğitilen ajanlardan değil.
-Biliyorum ama gitmesin.
-Ama neden?
-Sana herşeyin hesabını veremeyeceğim Leonardo. Gerekirse okula kayıt yapın o kızı ama gitmeyecek o kadar. Sonuçta okulun müdürü sen olabilirsin ama sahibi benim. Yani benim dediklerim olur senin değil.
Cowender hızla oturduğu yerden kalkıp odadan çıktı. Leonardo ise arkasından bakakaldı.
Telefonunu eline aldı.
-Alexandra odama gel.
Kısa süre sonra Alexandra odaya girdi.
-Buyrun.
-Şu yeni okulun hastanesinde yatan kızı ve arkadaşını okula kaydet.
-Peki efendim. Kimin bloguna peki?
-Buddy'nin.
-Peki.
Alexandra odadan çıkıp resepsiyon bölümüne indi. Masasına oturup yeni kayıt sayfasını açtı. Telefonunu eline alıp hastaneyi aradı. Telefonu Steve açtı.
-Efendim.
-Steve şu Jack'in getirdiği kızları okula kayıt yapmam lazım bilgilerini bana gönder.
-Kim dedi.
-Leonardo.
-Tamam email olarak atarım birazdan.
-Tamam saol.
Telefonunu kapatıp diğer işlerine koyuldu.

---

Steve telefonu kapatıp arkasını döndüğü zaman hemen dibinde Buddy'i gördü. Bir anlık korku yaşadı.
-Dostum ödümü kopardın. Sorun ne?
-Kiminle konuşuyordun?
-Hee Alexandra..
-Ne istedi?
-Jack'in getirdiği kızların bilgilerini.
-Neden ki?
-Okula kayıt yapılacaklarmış.
-Nasıl yani?
-Bilemicem dostum. Bunu git Leonardo ya sor Alexandra ya bu emri o vermiş.
-Bu adam neyin peşinde lanet olsun. Neyse Steve sen bilgi falan göndermiyorsun. Ben bu iş ile ilgilenirim.
-Peki dostum sen ne dersen o.
Buddy hızla revirden çıkıp asansöre doğru ilerledi. Düğmesine basıp beklemeye başladı. O sırada asansörün kapısının açılması ile üvey babası Cowender'ı karşısında gördü. Buddy asansöre binerken babası çıkıyordu.
-Nereye evlat?
-Leonardo nun yanına baba.
-Neden?
-Yine aptallık peşinde de ondan konuşmak lazım.
-Tamam bana haber verirsin çok fazla dövme tamam mı?
-Tamam baba.
Asansörün kapısı kapandı.

Leonardo masasının üstün uzattığı ayaklarını kapının çalması ile indirdi. İçeriye Buddy girdi.
-Ne istiyorsun yine Buddy'cik?
-Ne yapmaya çalışıyorsun?
-Ne yapmışım yine.?
-O kızların bilgilerini neden istedin?
-Hangi kızların?
-Bana aptal numarası yapma Leonardo. Tabikide Ashley ve Clover dan bahsediyorum.
-Hee o konu. Kayıt yaptıracam okulda o yüzden.
-Neden ama? Herhangi bir sınava falan girmediler. Bu torpil değil de ne? Beni neden sinir ediyorsun?
-Bak Buddy bana patlamadan önce git babana hesap sor.
-Babam ne alaka?
-Bana bu emri babam verdi ukala. Yani kızlar benim değil babanın dikkatini çekmiş.
-Ne! Saçmaladın iyice babam ne yapsın o kızları?
-Bilemicem yoksa sana ikinci bir anne mi geliyor Buddy? Buddy dikildiği yerden hızla Leonardo nun masasına koşup yakasına yapıştı.
-Bana bak Leo okul müdürü olabilirsin ama bana karşı sarf ettiğin laflara dikkat et!
-Neden baban okul sahibi diye götün mü kalktı?
-Hayır gerizekalı. Hatırlatırım Cowender benim öz babam değil. Ne onun malına kaldım nede aptal ajanlarına ama şöyle bir durum var. Ben Cowender 'a benzemem. Tek bir lafında senin kafanı uçururum. Bunu yapmam için babamın arkamda durmasına gerek yok. Yani kısacası ben senin gibi aptal korkaklardan korkmam. Senin benim gözümde 3 yaşındaki bir veletten farkın yok. Umarım anlamışsındır.
-Tamam dostum sakin ol sen. Ufak bir şakaydı sadece.
Buddy geri çekilip kendi üstündeki montu düzeltti. Hiç birşey demeden odadan çıktı. Merdivenleri hızla inip girişteki masasında oturan Alexandra'ya döndü.
-Babam nereye gitti?
-Bilmiyorum efendim. Hiçbirşey demeden çıktı.
-Tamam.
Buddy okuldan çıkıp garaja yöneldi. Garajdaki siyah Mustang arabasına binip garajda çıktı. Pantolonunun cebindeki telefonunu alıp babasını aradı.
-Efendim?
-Baba neredesin?
-Öğle yemeğine çıktım. Neden?
-Tam adres ver yanına gelicem. Acil olarak konuşmamız lazım. Hemen!

DOĞUŞ (Vahşi Pençeler Serisi 1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin