Kendimi toparlayıp sarılmış olduğum bedenden ayrıldım. Durup deniz mavisi gözlerine baktım. Neden içinde kaybolduğum deniz mavisi gözler bana bu kadar tanıdık geliyordu. Neden sarılmış olduğum beden beni teselli ediyordu. Kusursuz guzellikler içinde kaybolan yüz hatları bambaşka bir anlam taşıyordu. Nereden geldiğini bilmediğim bir güç beni bir şekilde ayakta tutuyordu. Bu his, bu tanıdık hissin nereden geldiğini bilmiyordum ama bana iyi geliyordu. Dokunup o hissi anlamak istercesine elimi yüzüne yaklaştırdım. Ayla geldi gözümün önüne ellerimi sıkıp geri çektim.
Karşımda duran hüzünlü gözler, bu yüz neden bu kadar tanıdıktı bilmiyordum ama sanırım ardı kesilmeyen sorulardan birinden başlangıç yapmalıydım. Aklımı kurcalayan sorulardan birinin cevabı Ayla'daydı. Ama artık cevabı alamayacaktım. Evet belki Ayla'dan alamayacaktım ama sanırım cevabı bilen biri daha olabilirdi. Bu ihtimali göz ardı etmeyerek karşımda duran tanıdık yüze baktım ve konuşmak üzere hazırladım. Ağzımı aralayıp sorumu hazırladım.
" Siz neden bu kadar..."
"Azad Bey kusura bakmayın ama gitmeliyim."
"A-ama bir dakika Seda H..."
Ağzımdan dökülen sözcükler yerini bulamadan Seda Hanım hızlı adımlarla arkasına bakmadan gözden kayboldu. Bu ani çıkışı beni şaşırtmıştı. Acaba ne soracağımı anlamış mıydı? Ama anlamış olsa dahi kaçması yani sormama izin vermeden gitmesi garipti.
Seda Hanım gittikten sonra arkamı dönüp ayrılmak istemediğim kapıya baktım. Her ne kadar o odayı sevmesemde sevdiğim insan oradaydı. Ayla'm o kapının ardındaydı. Günlerce yanından ayrılmadan orada baş ucunda uyumak istiyordum. Hiçbir zaman ayrılmamak üzere.
Adımlarımı ağır ağır atarak yürümeye başladım. Başımı kaldırıp etrafımdaki insanlara dönüp baktım. Onları inceledim. Acaba benim durumumda olan kaç insan vardı? Hayat her zaman böyle acımasız mıydı? Hiç tahmin edemeyeceğin zaman, en ummadık yerde sırtından vurur muydu? Zamansız ve hazırlıksızken mi?..
Acizliğim le cebelleşirken başımı kaldırıp geldiğim odaya baktım. Aklımı saran düşüncelerle Nida'nın odasına nasıl geldigimi fark edemedim. Yanına yaklaşıp ona baktım. " Sende beni bırakmayaksın değil mi? Abinin sana ihtiyacı var kanatsız meleğim. Uyan ufaklık artık. Şu abine kız, sinirini göster de kendine gelsin biran önce. "
Ellerini tutup sıktım. " Meleğim sana ihtiyacım var. Desteklerini arıyorum tüm çaresiz köşelerimde. sığmaya kıyamadığım o küçük yüreğinde teselli arıyorum." eğilip alnını öptüm. " Uyan olur mu meleğim. Sende sakın bırakma beni. Yoksa abin kaybolan karanlığında yok olup gidecek ardında tek bir toz, tek bir iz bırakmadan, Yok olup gidecek..."STAJYER DOKTOR SEDA
Kucağıma düşüp bayılan Azad Beye baktım. Gözleri kapanmadan önce çok derin incelemişti beni. Bakışlarında bir anlam gizliydi. Anlamaya güç bir bakış...
Azad Beyi hemen kaldırıp sedyeye bıraktık. Etrafta telsiz sesleri yükselirken polisler hâlâ hastahanenin içine gelmeye devam ediyordu. Etrafta oluşan kalabalık insan sesleri ve siren seslerinin çığlıklarıyla karışık hastahanenin içinde rahatsız edici bir gürültü oluşturuyordu. Buradan hemen kaçıp gitmek istedim. Yerde dağılmış olan kandan kaçmak.. İlk defa bir kandan bu kadar çok kaçmak istedim.
Azad Beyi hemen götürüp gerekli müdahaleyi yaptıktan sonra onu hemşirelere teslim ettim. Hâlâ kendine gelememişti bense ayaklarımın beni götürmek istediği yere, asıl aklımı kurcalayan ve beni vurulan kıza sürükleyen bir his içime oturmustu onun yanına gitmek istedim. Ölmemiştir değil mi? İçimden bir yerden birşeyler ölmesini istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YÜZ
RomanceHayattan bir şans daha dilemek her insanın hakkıdır. Kaybedilenleri geri kazanmak isteriz. Kaybettikten sonra tekrar bulmak... Bu şansa sahip olmak için neler yapmazdık ki. Kaybettiklerimizi geri istemek hayatımızın imkansızlıklarından biridir. Pe...