"Yardım etmeyi düşünüyor musun?" diye sordu Jimin ters ters Namjoon'a bakarak.
Namjoon göğsünde kollarını birleştirerek;
"Seninle aynı çadırda kalmak istemiyorum." dedi.
"O zaman git kendine cadır arkadaşı ara." dedi Jimin önünde duran çadırın parçalarına bakarken.
Namjoon kamp alanına göz attı. Herkes çadır arkadaşlarını bulmuş,cadırlarını kuruyorlardı.
Zaten onunla aynı çadırda kalmak isteyen birileri de yok gibiydi.
"Lanet olsun." diyerek söylenerek Taehyung'un yanına doğru yaklaştı.
...
"Herkes çadırlarını kurduğunda göre kamp ateşi etrafında toplanabiliriz." diye bağırdı öğretmenlerden biri.
Jimin'in gözleri öğrencilerin arasından Taehyung'u aradı.
İşte ordaydı. Boş ifadelerde etrafına bakıyordu. Ve fazlasıyla güzeldi. Namjoon dışında. Jimin, Taehyung'un Namjoon ile bir şeyler konuştuğunu görebiliyordu. Neden bunca konuşacak insan varken -Hele ki Jimin varken- Taehyung, Namjoon ile konuşuyordu. Ve neden beraber oturmuşlardı. Jimin onlara doğru yürüdü. Taehyung'un diğer tarafında oturan çocuğun karşısında dikildi.
Çocuk kaşlarını kaldırıp,
"Bir sorun mu var?" diye sordu?
Taehyung hala Namjoon ile sohbet ediyordu ve onu fark etmemişti.
"Hayır. Sadece oturacağım yere geldim. Bir sorun yok." dedi Jimin.
Çocuk;
"Burada yer olmadığını görmeyecek kadar kör değilsin değil mi?"
"Aslında o kıçını kaldırıp kalkarsan yer açılmış olacak." dedi ciddi bir ifadeyle. Hatta korkunç bir ifadeyle.
Çocuk, Jimin'in korkunç bakışlarına daha fazla dayanamayarak ayağa kalktı.
"Sen bir delisin." diye söylendi.
Jimin gülümseyerek;
"İltifatın için teşekkürler." dedi Jimin'in gülme seslerini görmezden gelmeye çalışarak.
"Bu güzel ortama güzel bir şarkı iyi gitmez mi sizce de?" diye sordu öğrencilerden biri.
"Harika olurdu. Gönüllü olmak istiyen var mı?" diye sordu bir başka öğrenci.
"Ben...ben söylerim." dedi biri.
Şarkı söylemeye gönüllü olan Jimindi.
Gönüllü olmuştu çünkü Taehyung'un dikkatini çekmesi gerekti.
Jimin öğrencinin uzattı gitarı aldı. Pekala eline en son 2 sene önce gitar almıştı. Kesinlikle rezil olacaktı.
Sözlerini hatırladığı bir şarkıyı çalmaya başladı.
( multimedya daki şarkıyı alabilirsiniz)
If I don't say this now I will surely break
-Eğer bunu şimdi söylemezsem, kesinlikle kırılacağım-
Oh, oh, oh
Be my baby
-Bebeğim ol-
Oh, oh, oh
I'll look after you
-Seninle ilgileneceğim-Herkes büyülenmiş bir şekilde Jimin'i dinlerken Taehyung yüzünün yandığını hissetmeye başladı. Ve kesinlikle bu yanmanın sebebi kamp ateşinden yayınlan sıcaklık değildi.
Jimin zafer kazanmış edasıyla gitarı yere bıraktı.
Taehyung alevler içinde yanan yanaklarını avuçlarının içine aldı. Üzerindeki ceketi çıkararak biraz olsun serinlemeye çalıştı.
...
"Gitar çalıp şarkı söylediğini bilmiyordum." dedi çekingen bir ses tonuyla Taehyung.
"Gizli yeteneklerimden biri." dedi Jimin.
Taehyung gülümseyerek karşılık verdi.
Çadıra girdiklerinde Namjoon tulumunun içine girmiş hatta belki de uyumuştu. Jimin onu görmezden gelerek Taehyung'un yanındaki tuluma yerleşti.
"İyi Geceler" dedi Taehyung tatlı bir ses tonuyla.
"İyi Geceler." diye karşlık verdi Jimin.
Göz kapaklarının kapanmasına izin vererek Taehyung'un yanında -ki Namjoon'u saymazsak- huzurlu bir uyku çekmek üzere.
...
"Herkes uyansın!"
Hocalardan biri dışarıda avazı çıktığı kadar bağırıp öğrencileri uyandırmaya çalışıyordu.
Jimin zorlukla gözlerini açıp yattığı yerden kalktı.
Çadırda yalnızdı. Taehyung ve Namjoon ondan önce uyanmış olmalıydılar.
Ya tekrar Namjoon ile Taehyung birlikte takılıyorlarsa?
Jimin hızla çadırdan çıktı.
Neyse ki Namjoon yanlız başına takılıyordu.
Taehyung neredeydi?
Kamp alanına şöyle bir göz attı.
Onu görememişti.
"Bir sorun mu var Jimin?" diye sordu az önce avazı çıktığı kadar bağıran öğretmen.
"Acaba Taehyung'un nerede olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu Jimin.
"Taehyung? Herkesten önce uyandım. Taehyung'u gördüğümü sanmıyorum. Çadırda olmadığına emin misin?" diye sordu hoca.
Jimin bu sefer Namjoon'un olduğu tarafa doğru yürüdü.
Namjoon suratını kaldırarak Jimin'e baktı.
"Ne?"
"Taehyung. Nerde olduğunu biliyor musun?"
Namjoon gözlerini kaçırdı.
"Cevap ver!"
"Ben uyandığımda çadırda değildi tamam mı? Neden sürekli..."
Namjoon sözünü bitirmeden Jimin arkasını dönüp yürümeye başladı.
Kamp alanını tekrar dolaştı.
Taehyung yoktu.
Kaybolmuş olabilir miydiJimin vakit kaybetmeden durumu hocaya bildirdi.
Yarım saat olmuştu ve Taehyung yoktu.
Jimin daha fazla bekleyemeyeceğini, ormanda arayacağını söyleyerek kamp alanından ayrıldı.
"Ya başına bir şey geldiyse? O kendini koruyamayarak kadar aptal." diye söylendi.Uzun bağırış ve arayışların sonunda onu bulmuştu.
Bir sorun vardı. Taehyung'un kamp alanından bu kadar uzakta ne işi vardı ve Taehyung neden yerde sanki ölmüşcesine yatıyordu?Jimin, Taehyung'un yerde yatan bedenine telaşla yaklaştı. Kalp atışları hızlanmış neredeyse nefes alamıyordu.
Ölmüş olabilir miydi?
...
"Ne olursa olsun onu kurtarmanız gerek. Ne kadar istiyorsanız veririm. Kurtarın onu.""Sakin olur musunuz? Hastanın telaş edilecek bir durumu yok. Sadece bayılmış. Biraz dinlenmesi gerekecek." dedi hemşirelerden biti Jimin'i sakinleştirmeye çalışarak.
Hemşirenin Taehyung'u sedye ile taşımasını seyreden Jimin derin bir nefes aldı. O iyiydi.
...
Jimin yavaş adımlarla Taehyung'un kaldığı odaya girdi.
Hala uyanmamıştı.
"Aptal." diye söylendi.
"Kamptan o kadar uzakta ne işin vardı? Senin için ne kadar endişelendim biliyor musun?"
Jimin, Taehyung'un gözlerini açtığını gördüğünde söylemelerine bir son verip;
"İyi misin? Bir yerin acıyor mu? Doktoru çağırıyım mı?" diye sordu endişeli bir ses tonuyla.
Taehyung hayır anlamında başını salladı.
"Ben iyiyim." dedi.
"İyi misin? Tanrım sen aklımı koru. Seni orda bulmamış olsaydım eğer kim bilir ne olacaktı?" dedi Jimin. Ses tonundan biraz da Taehyung'a kızgın olduğu belliydi.
"Beni sen mi buldun?"
Jimin gözlerini kaçırarak;
"Evet. Orda ne işin vardı?" diye sordu.
"Ben sadece tuvaletimi yapabilmek için uygun bi yer arıyordum. O kadar çok uzaklaşmış olabileceğim aklıma gelmedi. " dedi Taehyung.
"Peki ya neden bu haldesin?"
"En son hatırladığım ayağımın kayıp başımı bir ağaca çarptığım." dedi Taehyung.
Jimin derin bir iç çekti.
"Seni bu kadar endişelendirdiğim için üzgünüm." dedi Taehyung.
"Ne? Endişelenmek mi? Senin için mi?"
"Az önce endişelendiğini söylemedin mi?"
"Öyle bir şey dediğimi hatırlamıyorum. Verilen ilaçlar yan etki yapmış olmalı. Takma kafana." diye geçiştirdi Jimin.
"Ah doğru duymuştum oysa." dedi Taehyung.
O sırada kapı büyük bir gürültüyle açıldı.
İçeri büyük bir telaşla Taehyung'un annesi girdi.
Haberi alır almaz gelmiş olmalıydı.
"Taehyung... İyi misin?" diye sordu oğlunun saçlarını okşayarak.
"Önemli bir şeyin yok değil mi?"
Annesinin çok fazla endişelendiğimi gören Taehyung,
"İyiyim Anne. Küçük bir kaza geçirdim sadece. Büyütülecek bir şey yok." dedi.
"Tanrıya şükürler olsun ki iyisin." dedi kadın.
"Anne."
"Efendim. Bir şey mi istiyorsun?"
Taehyung gözleri ile Jimin'i işaret etti.
Kadın arkasına dönüp Jimin'e baktı.
Kadın Jimin'i görünce sanki suç üstü yakalanmışcasına utandı.
Jimin'in kadını tanıması uzun sürmemişti.
Evde onun için güzel yemekler hazırlayan hizmetliydi.
Aslında biraz şaşırmıştı.
Taehyung'un geçen sefer evde karşılaştıklarında neden onu annesi olarak tanıtmadığına bir anlam verememişti.
Kadını selamladı.
Taehyung'un annesi evden aceleyle çıktığı için Taehyung'a giyecek bir şey getirmemişti. Kadın eve gidip giyecek alması gerektiğini söyleyip odadan çıktığında Jimin;
"Bunu bir daha yapma olur mu?" dedi.
"Neyi? Seni endişelendirmemi mi?"
"Hayır. Annenini endişelendirmeni demek istemiştim."
Taehyung tek kaşını kaldırıp Jimin'e baktı.
"Her neyse. Ben gidiyorum. " diyerek ayağı kalktı Jimin.
Taehyung, Jimin'in kolunu tutup;
"Biraz daha kalamaz mısın?...Annem gelene kadar? Yalnız kalmak istemiyorum." dedi.1 aydan fazla süredir kayıplara karıştığımın farkındayım.
Sizlerden özür diliyor bol bol yorum yapmanızı istiyorum...