Sabah olmaya başladığında uykumun beni esir almasına izin vermedim. Yataktan kalkıp ateşimi yokladım. Sanırım normale düşmüştü. Natalie ve Hailey'i dürtüp kalkmalarını söyledim. Biraz oyalansalar da 15 dakika içinde kahvaltıya hazırdık hepimiz.
Hızla çadırdan çıkıp masalara doğru ilerledik. Sarah en baş köşeye oturmuştu. Etrafında araştırmaya beraber gittiğimiz arkadaşlarımız vardı. Yanlarına ilerledim, arkamda Natalie ve Hailey de ilerliyordu. Masaya oturup konuşmalara kulak kabarttım. Sarah, artık onlarla takım olmadığımızı söylüyordu. Hışımla sandalyemden kalkıp bağırmaya başladım. 'Şimdi de takım olmadığımızı söyleyip onların da mı aklını çeleceksin yoksa bizi tek gönderip bir daha gelmememiz için ortam mı hazırlayacaksın. Hangisi Sarah ha hangisi? '
Sarah sakinliğini koruyarak çatalını tabağa bıraktı ve konuşmaya başladı.
'Ben böyle uygun gördüm ve böyle olmasını istiyorum. Yoksa itirazın mı var Alexa?'
Sinirden kalbimin hızla attığını hissediyordum cevap verecek kadar nefesim düzelmemişti. Karşılık vermeden masadan ayrıldım. Nereye doğru gittiğime bakmadan ilerledim
.Sonunda nereye gittiğime bakacak kadar sakinleşince etrafıma göz gezdirdim. Gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim ağacın dibine bacaklarımı karıma kadar çekerek oturdum. Başımı arkaya attım ve bir sonraki göz yaşını geldiği yere yolladım. Kamp görüş alanımdan çıkmıştı. Pek de umurumda değildi zaten. Keşke şuan ölsem diye geçirdim içimden. Sonra nerede olduğumu farkına varıp düşüncelerimi dağıttım. Saat 12 olmalıydı muhtemelen ama hava kasvetini koruyordu. Ayağa kalktım kamp yolunun aksi yolunda devam ettim. Ağaçlar, sarmaşıklar çok sıktı. Dizlerime kadar gelen otlar yürüyüşümü engellese de büyük adımlar atarak geçiyordum. Başım eğik bir şekilde yürürken birden bir demir tıkırtısı duydum. Kafamı kaldırmaya ne kadar korksamda gözlerim onunla buluşmuştu. Jake çarmağa bağlanmıştı ağzında bir bez parçası bağırmasını engelliyordu. Durduğu yerde çırpınması onu duymamı sağlamıştı. Ona doğru ilerledim ama başını sağa sola salladı. Nedenini anlamadım tekrar gelmeye çalıştığımda bir inilti çıkardı ve kaş göz işareti yaptı. İşaret ettiği yöne bakınca Orthus'u gördüm. Jack ağlıyordu, ona ne yapıldıysa bana da aynısının yapılacağını düşündüğünü anladım.
Hemen geri adım atıp bir ağacın arkasına geçtim. Jack'in gözünden bir damla yaş aktı. Gözlerini kapattı sanırım Natalie'nin dediğini hatırlamıştı. Bende aynısını yapıp ağacın altına yattım..
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haunter Palace
Romanzi rosa / ChickLitMerhaba ben Alexa Perry. Hayatım yaklaşık bir iki gün önce değişti. Adım, evet adımın anlamı ''İnsanlığın koruyucusu ve yardımcısı.''. Ne diyordum? Evet hayatım... ''Tanrım, Hailey biraz daha yavaşlar mısın ? '' ''Alexa yapma ama sadece koşuyoruz...