Bölüm 1

150 24 4
                                    

Koçun sözlerinden sonra büyük bir darbe yemiş gibi bile olsam iyi bir öğle yemeğine hayır diyemezdim.

Hailey bana yetiştiğinde dolabıma kıyafetlerimi tıkmakla meşguldüm. 

Natalie, Hailey'in yanında bana -Hailey çok sinirli- bakışları atıyordu.

''Hey... Hailey, şey haydi gel yemek vakti '' 

''Sende duydun değil mi Alexa. Bu görev DewMountain ormanında. Orası hakkında yazılan efsaneleri biliyor musun? Bu çok korkunç oraya ASLA gitmem. ''

Evet, haklıydı. DewMountain ormanının pek iyi bir öyküsü yoktu. Ama dönem sonu notumuz için çok önemliydi. Hem de koçun özellikle söylediği bir yer vardı:

Eğer bu görevi tamamlayamazsanız sınıfta kalırsınız.

-

Natalie ile arkadan giderken, Hailey hışımla koridorda yürüyordu. Yemekhanaye vardığımızda sıranın Tanrı'ya kadar uzadığını fark ettim. Tepsilerimizi alıp en arkaya geçtik. Sıradan görebildiğim kadarıyla Bayan Madison bugün acılı taco, püre ve kırmızı havuç suyu vardı. Sanırım midemin alabileceği tek şey tacoydu. Natalie ve Hailey'nin de arkamdan hayıflandığını duyabiliyordum.

Sonunda sıra bize geldiğinde Bayan Madison tabağıma fazladan taco koydu ve göz kırptı. Aramızda herhangi bir problem olmadığından genelde yemeğimi fazla koyardı. 

Yemeklerimizi alıp masaya geçtiğimizde Hailey'in hala kızgın olduğunu fark ettim.

''Ah! Hailey yapma ama en kötü ne olabilir ki. DewMountain hakkında bildiklerini unut. Bu konu hakkında yapabilececek bir şey yok. O ormana gidip yıl sonu ödevimizi tamamlayacağız. ''

''Hayır Alexa oraya gitmem. Annem bana küçükken hep bu öyküyü anlatırdı. Yemek yemediğim zamanlar beni oraya götüreceğini söylerdi. Orası... orası ço korkunç bir yer. Hem koca eyalette başka orman mı yok. Bence koça bunu söyleyelim. Başka orman bulalım. Haydi Alexa ge..''

''Hayır Hailey, o ormana gideceğiz. Korkma tamam mı. ''

''Alexa olmaz. Bu öykünün tamamını biliyor musun sen? ''

''Ha-hayır.''

''Bu ormana gidenler hayatları boyunca lanetlenirler. O ormana girdiğin anda ruhuna kelepçelenmiş bir hayaletin olur. Hayatın boyunca seni kötülüğe sürükler. En yakınlarını öldürmek, dünyayı feth etmek isteği, suçlara karışmak,intihar etmek, kontrol edemediğin semptomların, psikoloji varsayımlar ve dahası. ''

Natalie ağzı açık Hailey'i dinlerken ben çoktan tırsmaya başlamıştım bile .

''Sanırım haklısın Hailey. Bu ormana gidemeyiz.''

Natalie'nin ayağına tekmeyi indirirken bende korkmamak için tırnaklarımı kemirmeye başlamıştım.

''Bakın ne diyeceğim. Belki de bulduğumuz şeyler bizi bundan kurtarır. Yani hayaletlerden ve kötü ruhlar falan işte. Anlarsınız ya ''

Natalie uyarımı anlamış gibi bana destek çıktı.

''Evet Hailey. Oraya kimse bu efsaneden dolayı girmemiş. Bir düşünsene orada kim bilir neler bulacağız.''

Hailey biraz ikna olmuş gibi bakarken öğle arasının bittiğini gösteren zil çalmıştı.

Yemekhaneden çıkıp sınıfa doğru ilerledik. 

Sırama geçip Hailey'e göz ucuyla baktım. Sanırım başarmıştım. Hailey de bizimle DewMountain'e geliyordu.

-

Çıkış zili çaldığında çantamı toparlayıp kızlar veda ettim.

Hava yağmurlu gibiydi. Rüzgar kulaklarıma ormana gitmemi fısıldıyor gibiydi. Ama bunun sadece uğultu olduğunu biliyordum. 

Eve vardığımda erkek kardeşim Matthew oyuncak treni ile oynuyordu. Annem mutfaktan bana seslendi. 

''Hoşgeldin Alexa, gelsene sandwich yaptım. Tavukluuu! ''

Annem, sandwichi nasıl sevdiğimi çok iyi bilir. Her zaman. 

Matthew salondan mutfağa doğru ilerlerken ben de arkasından mutfağa girdim.

Annem hünerli elleriyle nefis gözüken sandwichler yapmıştı. Matthew sandalyeye geçerken ben de masayı düzenledim.

-

Sandwichlerimizi yerken konuşmadık. Yemek bitince annem yardım için yanında kalmamı söyledi.  Ben de yardım etmeyi çok seviğimden (!) ona yardım ettim.

''Eee Alexa anlat, n'oldu okulda ? ''

''Spor dersindeyken koç dönem sonuna bir ödev istedi.''

''Ne güzel ortalamanı etkileyecek değil mi?''

''Evet''

''Alexa bu çok iyi bir fırsat. Tatlım çok iyi bir iş çıkarmalısın.''

Annem bulaşıkları durularken:

''Peki söyle bakalım neymiş bu ödevin ? ''

''DewMountain ormanında bir araştırma ödevi.''

''...''

Annem duruladığı tabağı yere düşürürken bir yandan da söyleniyordu.

‘’Alexa o ormana gitmene asla izin vermiyorum. Derhal koça gidip bu durumu anlatacağım.’’

‘’Anne yapma ama sadece bir kez. Hem ben merak ediyorum. Bunca senedir kimse o ormana girmedi. Hep o kelepçelenen hayalet saçmalığından dolayı. Anne lütfen izi… ‘’

‘’Tamam Alexa istiyorsan git ama ben seni eve dönünce sapasağlam bulmak istiyorum.’’

‘’Tamam anne söz veriyorum. Bu kehanet ya da efsane her neyse gerçek olmadığını size göstereceğim.’’

Derken kırılan tabağın büyükçe bir parçasını yerden almak için eğildim.

‘’Alexa bu efsanenin tam olarak neyle alakalı olduğunu biliyor musun?’’

‘’Ha-hayır, yani şu hayalet ve sonrasında psikolojik bozulmaların olduğunu biliyorum sadece. Başka ne olabilir ki ? ‘’

‘’Bak kızım, bu hikaye biraz da mitoloji ile ilgili. Ate yani hata ve günah tanrısı bu ormana giren ‘’İnsanlardan’’ beslenir. Bu ormanda seni hataya sürükler. Adem ve Havva’nın hikayesi gibidir aynı. Yapmaman gerektiğini bilirsin ama ayakların seni günaha sürükler.’’

Annem bunları anlatırken kesik kesik nefes alıyor, bazen de derin nefesler çekiyordu.

‘’Ben… ben ne diyeceğimi bilemiyorum.’’

Ellerimi yıkayıp mutfaktan çıktım. Saate baktım 21.30’du, babamın gelmesine yarım saat daha vardı. Bu arada babam polis ofisinde çalışıyor. Kendimi bildim bileli babam hep geç gelir eve. Vaktimin çoğunu annem ve Matthew ile geçiririm bir de kızlarla birlikte.

Odama doğru ilerlerken aklımda hala yarınki araştırma ödevi vardı. Tanrım hep böyle şeyler beni mi bulur? Ama bunu başarabilirim. O saçmalığa pekte inanmıyorum. Ya da inanmak istemiyorum. Ama bu kararsızlığım gideceğim ödevi etkilemiyor, maalesef.

-

Haunter PalaceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin