*14. Bölüm*

822 113 26
                                    

"İşte adını böyle yazıyorsun.Byun...Baek...Hyun.Bak,kolay,değil mi?"

"Vay canına Chanyeol,çok zekisin!"

İki ön dişi eksik genç bir adet Baekhyun,karşısındaki Chanyeol'a sırıttı.Yayılmış oldukları veranda,güneş ışınları yüzünden ısınmıştı.İkisi de okuldan dönmüştü ve Chanyeol,Baekhyun'a ödevinde yardımcı olmak için onunla gitmişti.Ödevleri noktalı mavi karelere isimlerini hecelemekti.Chanyeol yazmayı,Baekhyundan birkaç ay önce öğrenmişti;Chanyeol okulda arkadaşlarına öğretmenlik yapan sınıfın parlak çocuğuydu.

Baekhyun dirsekleri üzerinde doğruldu ve burnunu çekti,Chanyeol adını deftere yazarken burnu akıp duruyordu.Sandviçini çiğnedi,salam,buğday unundan yapılma ekmeğin iki kenarından sarkıyordu.

"Bence bir öğretmen olmalısın,Chanyeol,tüm dünyadaki en zeki öğeetmen olurdun,bence,"Baekhyun salam,peynir,marul ve ekmek dolu ağzıyla mırıldandı.

Chanyeol yanıt alarak sadece tebessüm etti,bu gülümseme de herhangi bir kelimenin ulaştıramayacağı kadar önem vardı çünkü Baekhyun,Chanyeol'un altın kalbine paha biçilemez bir tohum ekmişti,bir gün filizlenip güzel bir çiçeğe dönüşebilecek olan bir tohum.

Ona umut vermişti.

(@⌒ー⌒@)

Tüm öğrenciler okula son dakikalarda akın ederken,Baekhyun tam geçit kapanmak üzereyken onları son anda geçti.Bu ilk sefer okulu asışı değildi,ama okulu pek astığı da olmazdı.Okulla yüzleşmeyi pek istemiyordu çünkü nedense kalbini ağırlaşmış hissediyordu.Eğer bacağının bu haliyle sınıfa girerse kusma ihtiyacını hissedeceğini düşünüyordu.Psikolojik yönden iyi hissetmediğinden değil,olayın kötü sonuçlarını kaldıramadığı için.

Arkadaşlarının kim kime vurdu dedikodularını ve Chanyeol veya ona ne olacağı hakkında bahse girmelerini kaldıramıyordu.Koçun dırdırları ile başının etini yemesini istemiyordu.En önemlisi,şu an zamanın onun için çok hızlı geçtiği ile yüzleşmek istemiyordu.Korkunçtu,Baekhyun'a her zaman problemlerinden kaçmaması öğretildiği halde,yapamıyordu.

Bir kereliğine,dar bir koridorda takip edildiği ve saklanamadığı bir kabus görmüştü.Onun haricinde herkes nasıl kurtulanacağını biliyor gibiydi,o ise sadece koştu.( Daha doğrusu koşamadı,bacağı kötü durumdaydı çünkü. )

Baekhyun kendisi ile aynı üniformayı giyen birine rastlayana kadar,kampüsten pek de uzaklaşmış sayılmazdı.Dersi asanların oranı ve ders saatlarinde fanfinifon yapmak şu aralar popüler olduğu için bu pek de büyük bir olay değildi.

Polis bile artık pes etmişti,öğrencilerin durumu fare deneylerine benzemeye başlamıştı.Birini hapsettikleri zaman artık onları rahatsız edemiyordu,bu da onların işine geliyordu.Bu yüzden polis Chanyeol'u akıl hastahanesine gönderme kararı almıştı-vakitlerine değmeyecek çocuklarla uğraşmak istemiyorlardı.

Diğer Hye-Seonglu öğrenciye gitgide yaklaşırken bu düşüncelerinin ne kadar daha süreceğini merak ediyordu.Neyse ki ( ya da ne yazık ki,karar verememişti) gördüğü kişi Zitao idi.

"Kardeşin hakkındakileri duydum,"dedi sakince.

Baekhyun konuşmak için ağzını açtı,gerçi kelimeler bir türlü ağzından düzgün bir şekilde çıkmadı,bu yüzden başıyla onayladı.Belki de sadece Zitao'nun Korece konuşuşunu ilk defa duymanın şokunu yaşıyordu,ne de olsa başından beri transfer öğrencinin Çinceden başka dil konuşamadığı gibi bir izlenimi vardı.

"Benim de bir kardeşim var,"dedi Zitao yakınlarda polis var mı diye bakınıp bir sigara yakarken,"Bölgemdeki çetenin bir parçasıydım.Ahım şahım bir şey değildi,sadece tek bir şehirde hüküm sürerek dünyayı yönetebileceklerini sanan bir avuç suçlu."

Baby's BreathHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin