Yıl 2006
Düşünüyorum hep. Çocukluk ne demek? ''Anne'' ne demek? ''Baba'' ne demek? Bunu çocukluğunu yaşayamamış bir kız olarak soruyorum. Ben hiç içten gülmedim, gülemedim. Hayatı nasıl yaşamalıyım ? Bilmiyorum işte...Yaşamıyorum.
Ben bunları düşünürken duyduğum çocuk seslerini kıskanıyorum.
''Anneciğim bana pamuk şeker alır mısın?''
Annesinin eteğini çekiştirerek pamuk şeker satan adama doğru gidiyordu kısa saçlı kız. Ben hiç anne diyemedim, baba diyemedim mesela. Pamuk şeker de yemedim.Bence bulut onlar...Tatlı bulutlar...
Belki de hiç tanımak istemediğiniz bir çocuğum. Hani o 'dilenci' diye adlandırdığınız. Ama öyle değil işte. Dilenmiyorum.Sadece sokaklarla baş başayım bu dünyada...
Banklarda oturmuş koşan,oynayan çocuklara, düşen çocuğunun dizini öpen bir kadına bakıyordum.Şimdi beni tanımıyorsunuz adımı bilmiyorsunuz ya, ben de bilmiyorum ki. ''Kimim ben ?'' defalarca sordum bu soruyu kendime. Aynalarla konuştum. Aynalar, gerçekleri yüzüne acımasızca vuran öbür dünyaydı benim için. Onların içinde bambaşka dünyalar vardı. Tüm insanlar içinde tutsaktı. Kuşa benzetirim onları hep. Kafesinde hür kalmak isteyen kanatlarını çırparak can veren bir kuş. Ne kadar sahteler değil mi? İnsanlar etrafa güler, içinde farklı fırtınaları yaşarlar. Neden zorluyorlar ki bu kadar kendilerini? Ruhun özgür mü kalacak?Bırak.Tutsak mı kalacak?Hapset.Ağlayacak mısın ?Ağla. Güleceksen gül. Ama sahte gülücüklerle kendini kandırma işte. İçten gül. Benim için olması gereken buydu.
(Kim olduğumu öğrenin... Yıl 2005)
Yine parkta oturmuş etrafı izliyordum.Apartmanın camından bas bas bağıran kadın dikkatimi çekti.
''Asya! Eve gel artık geç oldu.''
Sese karşılık kadından tarafa bakan sarı saçlı kız arkadaşlarıyla vedalaştıktan sonra apartmana doğru ilerliyordu. Nedense diğer çocuklardan daha farklı gelmişti o bana.Sarı saçları, mavi gözleri... Ne kadar da güzeldi. Galiba diğer çocuklardan daha çok kıskanmıştım onu. ''Kimim ben?'' aklımda deli gibi bu soru dönüyordu. İşte o sırada kendime o kızın adını koydum. Tekrar sordu iç sesim bana o soruyu. '' Kimsin sen ?''. ''Asya...''. Evet tam olarak duymak istediğim şey buydu. Ha olmayan annem babam koymuş ismimi ha ben , ne fark eder? ''Ben kim olduğunu bilmeyen Asyayım.''
Yıl 2006
Bu da daha 6 yaşındaki küçük Asya'nın hayatı...Ama büyümedim,belki de büyüyeceğim. Ne kadar istemesem de çocuk ruhumu kaybetsem de olacak... Hayatın karanlık yüzünü göreceğim...
(Aynı günün akşamı)
Önceden, sokakta 'seksek' oynayan çocukların elinden düşen kırık tebeşir parçasıyla onlardan görerek, uyuduğum yere bir anne bir baba çizmiştim. Artık neye benzetirseniz... Uyuduğum yer mi? Bir kutu. Ancak benim sığabileceğim bir kutu. 'Hayatım bir kedi gibi yaşamaya mahsusmuş' diye düşünmüyorum değil. Kediler kutuda uyur,köşe bucakta bulduğu yemeklerle karnını doyururdu. Benim ne farkım vardı?
Hani bazı geceler anlık bir duygu kapsar ya vücudunu...Burnunun ucu sızlar. Ağlamak istersin,ağlayamazsın. Gülmek istesen beceremezsin. O anlarda kendini o kadar yalnız,beceriksiz ve ucuz hisseder ki insan... Eksikliğin olur,dolduramazsın.
Ben çok ağladım sessizce. Ama dedim ya hiç gülmedim içtenlikle... Ağlarken 'Baba' diye ağlayıp sarıldığım bir annem olmadı. Korkarken iki büklüm olup 'Anneciğim' diye korkamadım. Olmayan kişiler için ağladım. Olmayan annem için korktum,babam için ağladım... Düştüğümde bugünkü kadın gibi dizimi öpen bir annem olmadı benim işte! ''Ne kadar işe yaramazsın!'' diye kendime kızarken kutumda iki büklüm olup gece sessizliğini dinlemeye başladım. Normalde korkardım köpek,güvercin seslerinden geceleri. Ama bugün fazla sorguluyordum kendimi.Belki de hayatı... Ama yıldızlar her zaman sakinleştirirdi beni. Yıldızları izlerken dilime dolanan bir şarkıyı gözyaşlarım eşliğinde mırıldanıyorum. Ağlamanın verdiği durgunluk ile kendimi uykuya teslim ediyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALKÖPÜĞÜ
Teen Fiction"Sen benimsin balköpüğü, direnme. Şu iki dakikalık hayatında benim nefesime ihtiyacın var... Ukala. "Ben ölümle yaşam arasındayken sen nasıl anlarsın ki benim ne istediğimi? " diye tersledim. "Çünkü kalbin benim, beynin benim, sen benimsin. Unutma...