Fazla düşündük düşündüklerimizi. Kırıp üzdük belki ama eksilmedik. Eksiltmedik de hiçbir şeyimizi. Tecrübeler edindik. Güvenmemeyi mesela, fazla sevmeyi, fazla yüz vermemeyi, fazla nefretten de zarar geleceğini, ne çok karamsar ne çok neşeli olmayı. Her şey tonundaydı, ne bir ton açık, ne de koyu. Öğrenmiştik asıl rengimizin ne olduğunu. Diğerleri tonu ayarlayamamış belli ki. Neden mi? Değiştin dediler çünkü.
Bilemezdik küçükken ne nasıl yapılır. Sen bilir miydin ki düşmeden yürünebileceğini. Öyle bir şey yok ki, düşerek yürümeyi öğrenirsin. Veya bilir miydin hiç dökmeden yemek yemeyi. Hatalar yapmadan doğruyu öğrenmeyi. Bilmezdin işte. Herkes çok mu düzgün sanki?
Vücudun bir parçasıydık biz. Sen sağ isen ben sol eldim. Sen beynin sol tarafıysan ben sağ tarafıydım. Farklı dünyadaydılar belki ama amaçları birdi. Hepsi bir bedeni ayakta tutmak içindi çünkü.
Peki iyi yanım mı sen? Yoksa kötü yanım mı. Bilmiyorum. Pek bir şey bilmek istemem ki ben. Gerçekler acıtır çünkü. Yalandan yaşamaktan yana mı aciz kalacağım?
Gerçeklerin acısına katlanacak mıyım?
"Peki, gerçekler acıtacak mı anne?"
"Ben cesur değilim ki, güçlü...değilim"
Ani bir sıçrayış ile uyandım. Taze gözyaşları yanaklarında kurumuştu. 'Sakinleş' diyorlardı. Yapışan kirpiklerimin görüşümü engellemesini umursamadan etrafıma bakındım. Rüzgar yanımda oturmuş bana bakıyordu.
"İyi misin?"
Kafamı olumlu anlamda salladım. "Onu gördüm."dedim buruk gülümsememle, ve devam ettim. "Annemi. Sanki, seninkine benzerdi. Hani demiştin ya küçükken..."
"Evet."
"Tam yüzü belli değildi, ama cesur ol diyordu. 'Gerçeklerle savaşacaksın, kızım' dedi. Kızım dedi..." sesim son kelimelerime doğru kısılıyordu. İlk kez annemin sesini, bana kızım derken duymuştum.
"Ne yapıp edip Gizli'yi bulmalıyız." Sonra en son attığı mesajı hatırladım. Rüzgar'ın da görmesini istiyordum. Telefona Uzanıp mesajlara girdim. "Bak."
"Ne demek gizli sensin?"
"Belki de her şey yeni başlıyordur?"
"Hayııır...Hikaye o gün başlamıştı."
"Haklısın."
*****
Rüzgar'ın ağzından
Durumlar gitgide sinir bozucu oluyordu. Bazen ne dediğimi bilemiyordum. Annemi koruyamamıştım, Asya'yı koruyacaktım. Asıl korkum ise, Ya Asya'yı koruyamazsam?
Eskileri hatırlamak her ne kadar yarama tuz bassa da güçlü görünüyordum. Belki de annemin güçlü ol dediği bu değildi?
O, zayıf olup, güçlü gibi davranmamı değil, içimdeki gücü keşfetmemi istiyordu. Ayakta durabilmeyi..
2 haftaya kadar okullar açılacaktı. Ben onun Rüzgarı olmaya devam mı edecektim, yoksa farklı diyarlara mı esecektim? Peki ya o?
Asya farklı kişilere Rüzgarım derse? Başkaları da fark ederse...
Asya'nın ağzından
Ayaklarımın götürdüğü yol boyunca yürüyordum. Geçenki eski eve geldiğimi fark ettiğimde içeri girdim.
"Kimse var mı?"
Yavaş adımlarla evin her tarafını inceleyerek bir şeyler bulmaya çalışıyordum.
"Vay, vay, vay... Kimler gelmiş?" tanımadığım erkek sesi arkamdan gelip kolunu boynuma dolamıştı. Zorla ilerletiyordu şerefsiz.
"Kimsin lan sen?"
"Hmm. Bir düşüneyim."dedi.
"Sensin. Değil mi? Cevap ver!" derken sesim yüksek çıkmıştı.
"Küçük kızımız zekiymiş de."
"Gizli misin ne isen işte. Ne istiyorsun?"
"Aaa. Çok ayıp, her şey karşılıklı mı güzelim? Annen baban öğretememiş sana terbiyeyi. Ah. Pardon senin a-"
Cümlesini tamamlayamadan ayağımla kasığına sert bir tekme attım.
"Ahh! Seni sürt-"
Adam yerdeyken ayağımla yine sırtına bastırdım. Saçlarından tutup geriye sertçe çektim ve adam zor nefes alırken, konuştum.
"Aa! Çok ayıp ailen sana hiç terbiye vermedi mi?"
Pantalonuma gizlediģim silahı adamın kafasına dayadım.
"Son kez soruyorum Gizli. Ne istiyorsun?"
Cevap vermedi. Tane tane,
"Ne.. istiyorsun dedim."
Sessizlik...
"Sana bir soru sordum p*ç herif!" Adam hiç beklemediğim bir şekilde kahkaha atmaya başladı.
"Öğreneceksin Asya."
Son sinirimle silahın arkasıyla adamın ensesine vurdum. Bayıldığından emin olduktan sonra fotoğrafını çekip olay yerinden uzaklaştım.
Silah nereden mi çıktı? Gece kalkıp Rüzgar'ın dolabını karıştırmış olabilirim...
******
"Ne yaptın ne yaptın?"
"Bayılttım."
"İşte benim kızım."
"Eh öyle..."dedikten sonra güçlü kollarıyla sıkıca sarıldı.
Bölüm sonu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALKÖPÜĞÜ
Teen Fiction"Sen benimsin balköpüğü, direnme. Şu iki dakikalık hayatında benim nefesime ihtiyacın var... Ukala. "Ben ölümle yaşam arasındayken sen nasıl anlarsın ki benim ne istediğimi? " diye tersledim. "Çünkü kalbin benim, beynin benim, sen benimsin. Unutma...