12. Bölüm

19 1 0
                                    

"Ya, 5 dakika daha"

"Okula geç kalacağız Rüzgar'ım kalk hadi."

"Bir şartla"dedi uykulu sesiyle. "Sabah öpücüğü istiyorum."

"Hayır, sırası mı şimdi, yirmi dakika var dersin başlamasına." Yakınıyordum bu durumdan. Rüzgar çocuk gibi 'banane' demeye başlayınca mecburdum artık. Hızlıca yanağına öpücük kondurdum. Gözlerini kısmış ve kaşları çatık bir şekilde kolumdan tuttu.

"O ne kız, maymun mu öpüyorsun?"dedi. O nasıl benzetmeydi Allah aşkına?

"Göstereceğim sana maymunu şimdi,"dedim. Gülüyordum söylerken.

"Hem sen tanrıçasın ,uçarsın filan,"

"İyiymiş, korkutmak için gözümü yakarım."

"Çakmak getireyim mi ufaklık?"

"Hayattan soğuttun teşekkür ederim."

Kanka ben Rüzgar'a transfer olacağım öptüm kib bay.

"Yiyeceksin şaplağı bir yerine koca karı. Otur şurada"diye tısladım.

*******
Gelirken o kadar koşmuştuk ki hoca derse daha girmemişti.

İçeriye adımımı attığımda tüm gözler bana döndü. Kimi gözler korkuyla, kimi gözler ise nefretle bakıyordu. Korkmam gerekir miydi? Bilmiyordum. Şimdilik hiçbir şey yapmadan yerime geçtim. Rüzgar dışarıda sigara içiyordu. Onu seyrettim. Tamam,şu zamana kadar olanların hiçbiri komik veya iyi şeyler değildi. Kızın kolunun o hâli, en ufak bir kıskançlıkta gözlerimin değişmesi, çevremdekileri korkutmam... Sarı'ya ne kadar gıcık olduysam da vicdanım vardı benim. Kafamı onun oturduğu yere çevirdim. Kolu sargıdaydı. Kafamı geri önüme döndürdüm. Bilekliğimin ipiyle oynuyordum. Bu kadarı beni korkutuyorsa sonralarda ne halt yiyecektim? Kimden yardım alacaktım? Kendim yapacağımı sanmıyorum. Gizli denen herife sorsak parasını alıp kaçardı. Bu arada, Rüzgar neden gelmedi? Bekledim, gelmedi...

Rüzgar'ın ağzından

Asya'ya az sonra geleceğimi belirttikten sonra bir sigara yaktım. Dün gece gözlerini öyle gördüğümde siniri geçsin diye şakaya vurmuştum. Beni öptüğünde dudaklarımızda harmanlanan ateşi hissetmiştim. Farklıydı, olduğundan daha fazlası vardı. Eğer her öpüşmemizde sakinleşecekse bu, bir yere kadar giderdi. Sadece öpücükle durdurulacağını sanmıyordum. Keşke, elimden bir şey gelseydi...

Aklıma hazırladığım para gelince o pisliğin söylediği yere gittim. İçi para dolu olan çantayı elimde tutarken emin adımlarla yürüyordum. Bodrum gibi, boğuk bir yere geldiğimde boş odada adamın sesi yankılandı.

"Parayı sandalyenin yanına bırak."

Ortada duran sandalyenin yanına çantayı bıraktım. "İstediğin gibi, 100.000 TL. Çantada hepsi."dedim ve arkamı döndüm. Önümde beliren siyah maskeli adam bana doğru yaklaşıyordu. Yumruğumla yere serdim. Sonra sağdan, soldan... Adamlarla dövüşüyordum bildiğiniz.

"İstediğini aldın lan işte, ne istiyorsun daha!"

Adamlar sersemlemiş bir hàlde yerde yatarken aynı zamanda söyleniyordum. Ayağa kalkmaya çalışan adam yumruğunu geçirdi. Bir, iki. Üçüncüde adama kafa attım, fakat benim de onlardan bir farkım yoktu.

Son duyduğum ses, arkamdan gelen ayaklar ve boynumdaki sızlama oldu...

Asya'nın ağzından

Okul çıkışından beri Rüzgar'ın telefonuna ulaşamıyordum. Merak etmeye başlamıştım. Umarım, başına bir şey gelmemiş olsun. Lütfen...

BALKÖPÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin