Bölüm 2

88 15 9
                                    

((Multimedya: Çatıdaki ninjalar))

Haşhaşi ininin yakınlarındaydım. Sokaklar çok ıssızdı. Gece yarısıydı. Birkaç esnaf dükkanını kapattı ve sokaklar tamamen karanlığa büründü. Hafif bir meltem esti. Limandan uzaktaydık, ama hissedile biliyordu. Dar bir sokağa sapmıştım. Sokak doğrudan Haşhaşi ininin önünden geçen kervan yoluna bağlanıyordu.

Durdum. Etrafa bakındım. Bacaklarım beni çekmiyor gibiydi. Sabahın ilk ışıklarından itibaren ayaktaydım. Günüm çok yoğun geçti. Terfi edildim, anlamsız bir göreve atandım, bir haçlının kızını koruyacaktım. Katedraldeki eski Haşhaşi... Yuri miydi? Neydi? Tüm günümü aklımdan geçiriyordum, yürümeye devam ettim. Birden bire duyduğum iki bıçak sesiyle irkildim.

Arkamdaki adam bıçakları iki böbreğimin üzerine gelecek şekilde tutuyordu. Çok hafif değmelerini hissediyordum. Ufak bir sızıyla iç geçirdim ve " Sende kimsin?!... " dedim.

Adam bıçakları geriye çekti " Çok dalgınsın... Bir Haşhaşi bu kadar dikkatsiz ve başı boş dolaşmamalı!..."

Arkama döndüm. Yeşil elbiseli ve pelerinli bir Haşhaşiye benziyordu. " Sende kimsin? " dedim. Adam sağ elini kafasındaki sarıkla bitişik olan paçavraya attı ve onu aşağı indirdi. " Ben Al-İssan, Konstantin'in baş Haşhaşisiyim. "

Şaşkın şaşkın ona bakıyordum. Bana başıyla onu takip etmemi işaret etti. Yüzüne paçavrayı çekmemişti. Kervan yoluna giden dar sokağın hemen ortasındaki kasaların üzerinden çatıya tırmandık. Şehir gece bu açıdan muazzam bir güzelliğe sahip oluyordu sanki. Doğuya doğru uzanan evler limana yaklaştıkça seyrekleşiyordu. Hava açıktı ve ay ışığı denizden yansıyarak gözlerimizi bizden alıyordu. Haşhaşi ininin bulunduğu yöne, arkamıza döndük. Al-İssan hafif bir tempoyla o yöne doğru koştu ve önünde duran tahta bariyerlerin üzerinden atladı. Bende hızla onu takip ettim.

Haşhaşi iniyle aramızda sadece 2 çatı vardı, altı hemen kervan yoluydu. Sağımızda, hemen altta da dar sokak vardı. Al-İssan durdu ve eğildi. Paçavrasını yüzüne çekti. Bende hemen aramızdaki çatıdan atladım ve yanına fırladım. Yanına varır varmaz beni tutup yanına çekti. Hemen dar sokağın diğer tarafındaki binalara baktı. Çatılardan bir grup siyah giysiler giyen adamlar ardı ardına sokağa atladı. Ardında kervan yolunun üzerine koştu. Etrafı kolaçan ettiler. Haşhaşi ininin kapısının önüne etraftan buldukları masaları, boş tahta kızakları ve moloz yığınlarını dizmeye başladılar.

Al-İssan'a baktım ve fısıltıyla "Neler oluyor?!..." dedim. Bana baktı ve bıçaklarını çekti " İsyancılar!... Hasan Sabbah'ın fedaileri! "

Gözümü öfke bürüdü. Sağ elimdeki mekanizmayı harekete geçirdim. Gizli bıçak hızla kolumdaki ufak kızaktan dışarıya çıktı Bzzzzzt!! Kendi kendime Hainler! Atamız Altaïr sizin kökünüzü kazımadı mı?! diye fısıldadım. Al-İssan bunu duyar duymaz " Hadi! " diye seslendi ve sert bir çıkış yaparak bulunduğumuz yerden fırladık. Koşarak çatının sonuna vardık. Al-İssan'la birlikte yolun üzerinde duran siyah üniformalı adamların üzerine atıldık (bkz:Air assassinate)

Var gücümle çatıdan adamın üzerine sıçradım. Adeta bir at biner şekilde ninja kılıklı süikastcinin sırtına atladım. Bıçağımın hedefin boğazına girerken çıkardığı soğuk metal sesi kanla birleşince kanımı dondurdu. Adamla birlikte öne doğru kapaklandım. Hızla bıçağımı sapladığım yerden çektim. Kafamı kaldırıp önüme bir bakış attım. Haşhaşi ininin kapısını kapatmaya uğraşan 5 kadar ninja ellerindekileri bırakıp kılıçlarını çektiler. Ben ise kilitlenmiş bir şekilde hala adamın cesedinin üzerinde oturuyordum. Ninjalardan ikisi üzerime doğru koşmaya başladı. Ne yapacağımı şaşırdım. Her ikisi de bir sağlı bir sollu kafamı uçuracaklardı ki Al-İssan'ın sesiyle irkildim

Can KurtaranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin