Bölüm 4

35 7 4
                                    

Eva salondan ayrılır ayrılmaz kendi kendime söylenmeye başladım

Sen bir aptalsın

Geri zekalısın

Onu daha tanımıyorsun bile!

Kapa çeneni Edd!

Yanında beklediğim masanın sandalyelerinden birini çektim ve oturdum. Öne doğru eğildim ve çenemi bileklerime dayadım. Düşünüyordum... Sonunda bir karar verdim. Eva'nın geri gelmesini bekledim... Bekledim... Tekrar tekrar bekledim. Epey bir zaman geçti. Geri gelmedi. Yerinde olsaydım bende gelmezdim. Kim beyaz kapşonunda kurumuş kan lekeleri olan ve daha ilk kez gördüğü bir katil kılıklı adamla salonda tek başına kalmak ister ki? Sanırım bu izlenimi vermemdeki tek sorumlu bendim.

Eva olmadan burada beklememin bir anlamı yoktu. Oturduğum yerden kalktım ve salonun girişine yöneldim. Kapıdan tam çıkacakken siyah elbiseli ve pelerinli bir rahip yolumu kesti. Kapıdan çıkarken önüme geçti ve beni durdurdu. Önümden çekil dercesine ona baktım ve sağındaki boşluğa yöneldim. Tekrar önümü kesti. Bana baktı ve sırıttı;

- " Bir yere mi gidiyorsun Haşhaşi?!... "

Bunu duyar duymaz tüylerim diken diken oldu. Var gücümle bağırdım ve rahibi koridora ittim " ÇEKİL ÖNÜMDEN! "

Rahip salonun girişinden geriye sendeledi ve zemine düştü. Hemen koridora çıktım. Sağıma baktım. Rahibin düştüğünü gören askerler bize doğru döndü. Aralarından biri parmağıyla beni işaret etti. Rahip muhafızlara bakar bakmaz çığlık atmaya başladı " Yardım edin!!! Haşhaşi!!! Beni öldürecek!!! "

Muhafızlar üzerime doğru koşmaya başladı. Tam tersi yönde bende koşmaya başladım. Muhafızların zırhları çok ağırdı ve bu bana hızlı olmam konusunda avantaj sağlıyordu. Kuzey doğudaki deney odalarına giden merdivene varmıştım. Merdivenlere doğru koşturdum. Odaların birinden bir grup rahip ve sivil insan önüme çıktı. Tuhaf tuhaf bana baktılar.

Hiç durmadım. Koşmaya devam ettim. Aralarına daldım. Askerler köşeyi döner dönmez beni işaret edip kalabalığa seslendiler

Durdurun onu!!!

Kalabalıktan tam çıkacakken rahibin biri beni kolumdan yakaladı. Panikle arkaya döndüm. Sağ kolumu ondan kurtarmak için biraz çabaladım. Başaramadım. Askerler kalabalığa yeni dalmış üzerime geliyordu. O anda sağ kolumdaki gizli bıçak aklıma geldi. Parmaklarımı arkaya gerdim ve bıçak metal kızaktan kayarak dışarı çıktı bzzzzt!!! Rahip tam mekanizmanın üzerinden kolumu kavramıştı. Dışa çıkan bıçak ellerini kesti ve rahip acı çığlıklar atarak beni bıraktı. Muhafızlarla aramda 4 adım vardı. Ucuz atlatmıştım. Hızla merdivenlerden yukarıya çıktım.

Merdivenlerin sonuydu. Önümde duran kapı açıktı ve 2 muhafız orada bekliyordu. 15-20 basamak kala biraz durdum ve soluklanmaya başladım. Arkamdakilerin sesi kesilmişti. Muhtemelen beni diğer katlarda arıyorlardı. O sırada bir çığlık duydum. Yukarıdan, çatıdan geliyordu. Bu Eva dedim kendi kendime. Merdivenlerden yukarıya fırladım. Muhafızlar beni gördü. Büyük taş kapı yavaş yavaş kapanıyordu. Muhafızlardan biri mızrağını kaldırmış vaziyette kapının önüne geçi. Diğeri kılıcını çekti ve üzerime doğru koşmaya başladı. Kolumdaki bıçağı harekete geçirdim. Üzerime doğru atılan muhafızın sağına fırladım. Sendeledi ve merdivenlerden aşağıya yuvarlandı. Bir kaza sonucu kılıcı ona saplandı. Diğer muhafızla aramda 7 basamak kalana dek hızla yukarıya çıktım. Mızrağını yukardan aşağıya doğru bana savurdu. Sola kaçtım ve darbesinden sıyrıldım. Fırsattan istifade hızla yanına sokuldum ve kolumdaki bıçağı karnına sapladım. Bıçak zırhını delip geçti ve teniyle birleşti. Kolumu geri çekmeye çalıştım. Bıçak zırh tabakasına sıkıştığı için kolumu da geriye alamıyordum. Asker mızrağını bıraktı. Ne yaptığını farketmeden birden sol bacağımda bir yanma ve acıyla irkildim. Gözlerimi oraya çevirdim. Bıçağını bacağıma saplamıştı. Tekrar yüzüne baktım. Şeytani bir biçimde sırıtıyordu. Acı ve öfke içinde bir çığlık attım. Var gücümle kolumu, saplanmış olan bıçağımı askerin üzerinden çektim. Bıçak çıkar çıkmaz asker yere yığıldı ve merdivenlerden yuvarlandı. Kapıyla aramda 3 basamak kalmıştı. Kapanmak üzreydi. Bacağıma saplanmış olan bıçağın hala orada durmasına rağmen var gücümle yukarıya koştum ve kapanmakta olan kapının eşiğinden kendimi zemine attım. Ortalık birden aydınlandı. Temiz havanın ciğerlerime dolduğunu hissedebiliyordum. Yüzü koyun bir şekilde yere kapaklanmıştım. Kendime gelmem biraz zaman almıştı. O sırada çatının diğer ucundan ağır bir alkışlama sesi geliyordu

- " *şak şak şak* Edward Kenway... Mücadelen takdire şâyan. Bizim safımızda olmaman ne kötü "

Kafamı yattığım zeminden biraz kaldırdım. Konuşan Papaz Yuri idi. İçimden zaten bir hain olduğu geçiyordu ama bu kadarını beklemiyordum. Çatının tam uç noktasında siyah zırhlı bir şövalye Eva'yı tutuyordu. Eva'nın elleri ve ayakları bağlıydi, zeminde oturur vaziyette olan biteni izliyordu. Bir çığlık daha attı. Şövalye elinde duran bez parçasını ağzına bağladı.

Avuç içlerimi zemine yerleştirdim ve var gücümle kendimi ittim. Sendeleyerek ayağa kalktım. Sol bacağıma saplanmış olan bıçağa baktım. Lanet olsun, bacağım neredeyse kopup çatıdan aşağıya atlayacaktı. Papaz Yuri arkasındaki şövalyeye seslendi " Eather, bitir şu Haşhaşinin işini " şövalye ağır adımlarla öne çıktı. Aramızda 20 metre vardı. Sağ elini kınında duran kılıcına attı. Ağır ağır onu oradan çekti. Dimdik bana bakıyordu. Gözüme biraz korkutucu gelmişti. Sim siyah bir zırhı ve boynuzlu bir miğferi vardı. Harika. 3 metre boyunda ne olduğu belirsiz insan kılıklı bir canavar ile silahsız dövüşecektim. Aklıma geçen geceki ninja saldırısı geldi. Onlarla bir bağlantısı var mıdır diye düşünürken şövalye üzerime koşmaya başladı. Adımları yeri titretiyordu. Sol elimi bacağıma saplanmış olan bıçağa attım. Var gücümle onu oradan çektim. Yaranın üzerinden akıl almaz bir biçimde kan akıyordu. Beyaz pelerinim ve elbisem kıp kırmızı olmuştu. Bir kasabı andırıyordum. Artık iki bıçağım vardı. Sağ kolumdaki mekanizmayı harekete geçirdim bzzzzzt!! Şövalye durmadan koşuyordu 10 metre uzaktaydı. Bende koşmaya başladım. Neredeyse burun buruna gelecektik. Zeminden destekli bir şekilde sıçradım. Omuzlarına ayaklarımı basınca aceleyle tekrar sıçradım ve arkasına geçtim. Öne arkaya baktı ve beni aradı. Onu geçmiştim. Durmadan Papaz Yuri'nin üzerine koşturdum. Yuri bunu görür görmez Eva'ya döndü. Onu kaldırdı ve çatının kenarına getirdi. Aramızda 10 adım kalmıştı. Sol elimdeki kanlı bıçağı Papaz Yuri'nin üzerine fırlattım. Bıçak kalbinin üzerine saplanır saplanmaz Eva'yı çatıdan aşağıya bıraktı. Papaz Yuri'nin yanından geçip kendimi düşmekte olan Eva'nın peşinden attım. Düşerken görüş açım bulanıklaşmaya başladı... Etraf sarardı, daha sonrasında karanlık...

Can KurtaranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin