Ölmek için o kadar sabırsızlanma!

100 5 0
                                    

Yeniden yola çıktım. Thunderbird'ümün tekerleklerini kuru ve bazen de buzlu asfaltta yakmayan güneş altında eskitmeye yeltendim.

Arabanın hızı saatte 70 mil idi.

Otoyol hız ihlali söz konusuydu. Birazcıkta olsa... Ama henüz 26. Otoyola çıkmamıştım. İhlalin canı cehennemeydi. Çelik jantlar dönerek önündeki yolu tüketmeye devam etti.

Yanı başımda ağaçlar büyük bir hızla kayıp duruyordu. Yapraklar gün ışığı ve yağan kar sayesinde pırıl pırıldı.

Kara Mühür'ü çabucak geçtim.

Beş dakika sonra otoyola ulaştım. Ve otoyola çıktım. 26. Otoyol! Evet, 26 numaralı otoyol!

Hızımı hiç düşürmeden bir adet Audi solladım.

Audi'deki ihtiyar adam karısı ile sohbet ediyordu. Kalın gözlük camının ardında katarakt ameliyatına yaklaşmış gözler barındırıyordu. Kırlaşmış saçları karısının sarı saçlarıyla tezatlık teşkil ediyordu.

Yolun hemen yanında bir tabela gözüme çarptı.

Ölmek için o kadar sabırsızlanma!

Yazıyı doğru mu okumuştum. Bunu anlamak için yeniden okudum. Neyse ki yanlış okumuştum.

Kül Ormanı'na 50 km!

Yazıda böyle yazmıştı. Ama aptal aklım bana küçük bir oyun oynamıştı.

Artık Kül Ormanı'nda sayılırdım. 26. Otoyol'u kullanıp yolu tüketmem yeterliydi.

Size radyomun açık olduğunu söylemiş miydim? Hayır mı? Pekâlâ, öyleyse artık biliyorsunuz! Radyomun cızırtı dolu frekansında WLA kanalında Bon JOVI söylüyordu. 'Bed Of Roses' çalıyordu. Harika bir şarkıydı! Çok severdim bu grubu!

Hızla ilerliyordum.

Kül Ormanı'na 40 km!

Epey hızlı! Anlaşılan biraz hızımı düşürmem gerekiyordu. Yolda kar birikintileri ve buzlanmış bölgeler epey artmıştı.

Yanı başımda akıp giden yapraksız meyve ağaçları hızla akıp gitmekten vazgeçip yavaşça el sallayarak arkamda kalmayı, beni böyle seyretmeyi seçtiler!

Bu onların suçu değildi.

Ağaçların bağlı olduğu toprağın üzerine bir kuşun gölgesi düştü. Güzel bir görüntü sayılırdı.

Kuşun o garip gözlerine bakınca bu hafta tanıştığım ve Kârlı Orman'a komşu sayılan Kara Kaplan'da yaşayan birisini hatırladım! Dişleri ve yüz ifadesi ne kadar da benziyordu. Hayvanın yüzüne gözlüğü geçirmek yeterliydi. Tıpatıp bir birinin aynısı olurlardı!

Tanrım, adamın kasılarak yürümesi sinir bozucuydu. Ve o iğrenç patrona yağ çekmesi mide bulandırıcı bir hale dönüşmüştü. Ukala! Gerizekalı! Aptal Jim! Tanrı belanı versin!

Kuş uçarak gözden kayboldu.

Zaten hız göstergesindeki iğne ucu 55 mili gösteriyordu. Bu hız onu çoktan geride bırakmış olmama iyi bir örnekti.

Radyoda yine eski bir şarkı! Sürekli hiç değişmeyecekler listesindeki adam! Evet bildiniz! Eric CLAPTON! Bir alkış alalım! 'My Father's Eyes'a eşlik etmeyeni vururum!

İşte harika olan başka bir şey daha!

Kül Ormanı'na 20 km!

Artık Kül Ormanı'nda sayılırdım! Şehrin yüksek binalarını ağaçlar izin verdikçe görebiliyordum.

Kısa süre sonra randevuda olacağımı düşündüm. Üstelik çok kısa bir süre içerisinde...

26. Otoyol bütün ihtişamıyla bitmek üzereydi.

Rahat, huzurlu, pırıltılı, dinç ve asfalt kokulu...

Tabii ki o lanet kamyon karşıma çıkana kadar!



YOL CANAVARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin