Bölüm 3

25 10 0
                                    

Sabah ilk uyanan Agustin oldu. Saat 8:25 i gösteriyordu. Saat 10'a neredeyse 1 buçuk saat vardı ama bir an önce evden çıkmaları gerekiyordu. Aldo'yu uyandırdı. Aldo her sabah uyanırken huysuzluk yapardı. Son paralarını kullanarak aldıkları pantolon gömlek takımını giydiler. Yola koyulduklarında havanın biraz soğuk olduğunu fark ettiler.

Kapıdan içeriye girdiklerinde dün ki adam karşıladı. Deneyin risklerinden tekrar bahsetti. Agustin ve Aldo itiraz etmeyince deneyin 1'er saat arayla 12 kez uygulanacağını söyledi adam. Bu yüzden diğer kişiye yarın ihtiyacı olduklarını söyledi. Aldo ilk kendisi gitmek istediğini söyleyince Agustin itiraz etmedi. Deney bazı bilgisayar yöntemleriyle beyni kontrol altına almaktı. Aldo biraz tedirgin bir şekilde içeriye girdi. Önce 2 tane kapsul hap ve 1 bardak beyaz bir içecek verdiler. Ardından kafasına bir kaç tane kablo yapıştırarak kafasının üstünden kırmızı bir ışık yaktılar. Işık yandıktan sonra Aldo kafasında yanma hissetti. Yarım saat bu şekilde bekledikten sonra yarım saat dinlenmesi için izin verdiler. Bu işlemi 5 kez tekrarladıktan sonra Aldo kendisini kötü hissettiğini söyledi. Devam eedemeyeceğini de ekleyince "O zaman yarın devam edelim" dedi doktor.

Dışarıya çıktığında Agustin onu bekliyordu. Aldo'yu daha önce hiç bu kadar bitkin görmeyen Agustin:

-Her şey yolunda mı, çok bitkin görünüyorsun?

-Kafamda yanma hissediyorum ve biraz da midem bulanıyor. Sanırım eve gidip biraz dinlenmek iyi gelecek.

Aldo eve kadar bile zor yürümüştü. Eve geldiklerinde Agustin alacaklarının yarısını aldığını ve 2 tane sandviç aldığını söyleyince Aldo biraz da olsa kendini iyi hissetti. Sandviçlerini yediklerinde saat hemen hemen öğleden sonra 3 olmuştu. Aldo dinlenmesi gerektiğini söyleyerek uyumaya karar verdi. Yalnız kalan Agustin biraz dolaşmak için dışarıya çıktı. Sonbahar iyice etkisini göstermeye başlamıştı. Yapraklar sararmış ve dökülmüş, tatlı bir rüzgar Agustin'in yüzünü okşuyordu. Bir bardak kahve içecek kadar parası vardı. Kahvesini aldı ve göl kenarına gitti. Agustin arada yaşadığı hayattan şikayet etse de Aldo gibi bir dostu olduğu için şanslı olduğunu biliyordu. Ama Aldo bugün çok kötüydü onu ilk defa böyle görmüştü. Sonra birden onu daha fazla yalnız bırakmamak için kalktı ve bir kahve de ona aldı. Eve geldiğinde Aldo hala uyuyordu. Onu kahve içip içmeyeceğini sormak için uyandırdı. Aldo da aynı Agustin gibi kahveyi çok severdi. Uyandı ve kahvesini içti.

-Kendini nasıl hissediyorsun, daha iyi misin?

-Eh işte, ama kahvenin iyi geldiğini söyleyebilirim.

-Yarın tekrar gidecek miyiz?

-Dalga mı geçiyorsun? Görmüyor musun şu halini? Oraya bir daha gitmek yok. Bir şekilde doyururuz karnımızı, gerekirse aç da kalırız ama oraya bir daha gitmek yok.

Agustin konuşurken Aldo yeniden uykuya dalmıştı. Agustin' de yalnız kalmaya çok alışkın olmadığı için o da uyuya kaldı.

Agustin sabah uyandığında Aldo yatağında yoktu. Çıktı etrafa bakındı biraz ama göremedi. "Aldo" diye bağırdı ama cevap veren olmadı. Tam deneye devam etmek için oraya gitmiş olabileceğini düşünürken "Ne var dostum?" dedi Aldo.

-Seni göremeyince biraz endişelendim, nerelerdeydin?

-Biraz temiz hava ve sabah sporu dostum, başka ne olabilirdi ki?

-Beni de uyandırsaydın giderken keşke.

-Neyse ne. Bugün kahvaltı da ne var koca adam?

-Her sabah kahvaltı yapmaya fazla alıştırma kendini. Biraz paramız var ama bana sorarsan bugün yemeyelim derim.

-Peki dostum bugün yemezsek de yarın yiyeceğiz, peki ya sonra?

-Sonrasını sonra düşünürüz.

Aldo ilerden gelen büyük bir tane tır gördü.

-Ne dersin dostum, şu tırın arkasına atlayıp ufak bir maceraya çıkalım mı?

Agustin ve Aldo tırın arkasına tutundular ve yolculuk başladı..

SIRADANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin