Babamı bu lanet adama güvenmemesi için defalarca uyardığımı hatırlıyorum.Hayatımıza 8 yıl önce giren ve annemin ölümünden sonra ortalıktan kaybolan o lanet adam.Benim öz amcam.Babamın öz ve tek kardeşi.Ona ''amca'' demiyorum çünkü ne zaman hayatımıza girdi;hayatımız o zaman boka sardı.Semih -amcamın adı- ,babamın hayatına 8 yıl önce girdi.Babamın o zaman kadar bir kardeşi olduğundan haberi bile yoktu.Ben küçükken bana hep bir kardeşinin olmadığından şikayetçi olurdu.Dolayısıyla Semih'i çok sevmişti ama benim o adama kanım hiç ısınmamıştı.Bana bakışları her zaman çok farklı olurdu.Karşısında yeğeni değilde karısı vardı sanki.Vücudumun her bir metre karesini alıcı gözüyle süzer,en son gözlerime bakar ve başparmağıyla alt dudağını silerdi.Bu hareketini neredeyse beni her görüğünde yapardı bu yüzden onunla aramdaki mesafeyi hep korurdum.Babamın bu karanlık işlere Semih hayatına girdikten sonra bulaştığını düşünüyorum.Belki daha öncesinde de vardı ama bir yanım ısrarla bütün bunların sorumlusunun hep Semih olduğunu söylerdi.Babamı kendi karanlığına çektiği yetmezmiş gibi babamın düşmanlarıyla iş birliği yapıyordu.
''Cesur benimle dalgamı geçiyorsun sen? Yaren...Sen...Onun ne iş var burada?'' Az önce bağlı olduğu sandalyeye tekrar oturdu ve ellerini dağınık saçlarına daldırdı.Endişe dolu gözlerle bana baktı hamlemi bekliyordu sanki.
Bağırmak üzere açtığım ağzımı kapattım ve sinirimi bastırmaya çalıştım.Mantıklı davranmanın zamanı gelmişti.Yine Cesur'a,''Neler oluyor burada?''demeyecektim.Şuan ki kızgınlığım ne Cesur'a ne Semih'e idi.Kendime öfkeliydim.Mantıksız davranmama,Cesur'un peşinden gitmeme,ona teşekkür etmeme.Şu durumda yapabileceğim hiç bir şey yok.Tanrının bile unuttuğu bir arazinin ortasındaki terk edilmiş bir inşaatta iki tane adamla birlikteyim.Silahlı adamlarla...Bu yüzden bağırıp çağırmamın etkili olacağını düşünmüyorum.
Sandalyede tedirgince oturan Semih'e doğru ilerlemeye başladım.Bakışları Cesur ve benim aramda gidip geliyordu.Üzerimdeki siniri hala atamamıştım ve gevşemeye çalıştım.Yumruğumu hala sıktığımı o zaman anladım.Yumruğumu gevşettim ve tam Semih'in önünde durdum.Kafasını kaldırıp bana baktı.Suratında kurumuş kan,morarmış bir çift göz,patlamış bir alt dudak vardı.Bakışlarımı Cesur'a çevirdim.Ne yapacağımı en az Semih kadar merak ediyordu.Odaya derin bir sessizlik hakimdi.Yavaş hareketle Semih'in kulağına eğildim.
''Sen adi bir orospu çocuğusun.'' Nefes aldım ve yavaşca nefesimi geri verdim.
''Ve...Bunun hesabını en ağır şekilde ödeyeceğine emin olabilirsin.'' Sesim fısıldar gibi çıksa da odadaki aşırı sessizlikten dolayı Cesur da dediklerimi rahatça duyabiliyordu.
Doğruldum ''Emin olabilirsiniz.'' Cesur'a bir kez bile bakmadan arkamı döndüm ve çıkış kapısına doğru yürümeye başladım.
''Yaren dur.'' Cesur'un sesiydi.Kararlı ve itiraz istemezcesine net çıkmıştı sesi.Ama ben kapıya doğru bir adım daha attım.
''Yaren dur dedim.'' Bir adım daha...
''Bak hiç bir şey bilmiyorsun,olaylar çok karışık.'' Bir adım daha...
''Konuşmamız lazım hiç bir halttan haberin yok.'' Bir adım daha...
''Sana dur dedim,açıklamam gereken şeyler var.'' Hışımla olduğum yerde Cesur'a döndüm,sinir kat sayım artmıştı.
''UMURUMDA DEĞİL.'' Sesim üç gün kısık sesle gezmeme sebep olacak kadar yüksek çıktı.Nefesimi kontrol edemiyordum.Göğüs kafesim deli gibi yukarı inip çıkıyordu.Sesimin,odadaki yankısı geçene kadar bekledim ve kapıya dönüp hızlı adımlara odadan çıktım.Aklıma bu ikisi içerideyken inşaatı yakmak gibi fikirler geliyordu.Semih'in annemin ölümünde bir parmağı olduğundan emin olmuştum.Sinirden bütün vücudum kaskatıydı.
Sanki annem beni duyacakmış gibi hissediyordum.''Sana söz veriyorum,ölümün yanlarına kalmayacak.''
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesur
Teen FictionYaren Alkan ve Cesur Esen.. Birbirine düşman iki ailenin tek çocukları. Bu düşmanlık onların birlikte olmasını engellemese bile hayatlarını alt üst edecek.