İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için..
W.SHAKESPEARE
BÖLÜM 5
Cenaze Sabahı ;
Uykusuzluktan şişmiş gözlerimi araladığımda bir huzursuzluk çöktü içime. Öyle büyük bir huzursuzluktu ki bu, beni esiri haline getirmişti. Sonunda o yalnız günlerim geride kalmıştı. Bu demek değil ki bundan sonra birileri olacak yanımda. Tam tersi; bundan sonra herkes yaptıklarının bedelini ödeyecekti. Hastanede gözlerimi açtığım son gündü bugün. Ayrıca ailemin defnedileceği günde...
Ne vardı ki benimde sıradan hayatım olsaydı dediğim bir sürü günüm oldu bu hastane odasında. Sonra ise acılarımla yaşamayı öğrenmem gerektiği aklıma geldi. Çünkü ben dünyaya, pembe gözlüklerimle bakmıyordum. Hayat, tozpembe değildi. Benden daha kötü şeyler yaşayanlar da vardı. Biz değil, kaderimiz hayatımızı yönlendiriyordu. Bencil olmamalıydım ama bu acımasız olmayacağım anlamına gelmezdi. Kaderim beni yönlendiriyor olabilirdi ama hayatımı ben yaşardım.
Ablam, benimki gibi uykusuzluktan şişmiş gözleriyle karşımda durdu. Daha sonra ise kıyafetlerimi yatağıma bırakıp kendisi de giyinmeye gitti. Giysilerime baktım, simsiyahtılar. Aynı beni yansıtıyorlardı. Hayatımı. Eskiden maviyi çok severdim. Mavi, bir renkten daha fazlasıydı benim için. Sonu olmayan bir gökyüzü, umut dolu bir deniz. Ama artık hayatımda umuda dair hiçbir şey kalmadı. Ailem gidince gökyüzü birden öldü. Artık mavi düşünüp, siyah yaşıyorum. Mavi her tonda güzel olsun. Siyah tek tonda güzel. Artık dertlerimi içime atmaktan iç sesimde konuşamaz olmuştu. İçim öldü, ben hala ölemedim. O bile yalnız bırakmıştı beni. Şimdi ise tüm yalnızlığım ile aileme son bir veda etmeye gidecektim...
***
Herkes buradaydı. Babannemler, amcamlar, kuzenlerim, arkadaşlarım, akrabalarımız. Yani kısaca aklınıza gelebilecek herkes. Babam ünlü biri olduğu için tanımadığım insanlar bile vardı. Ailemin mezarının başındaydım ve tüm soğukkanlılığım ile olayları izliyordum. Dualar okunuyor, insanlar sahte veya gerçek gözyaşlarını akıtıyor, birbirlerine sarılıyorlardı. Ben ise tepkisizce bir an önce bitmesini bekliyordum. Çünkü biliyordum ki; gözyaşlarımı artık tutamayacaktım. Arkadaşlarım, ablam, kuzenlerim, herkes bana acıyan gözlerle bakıyordu. Çünkü daha küçüktüm, olaylar büyüktü. Henüz yaşım on dörttü fakat yaşadığım olaylarla olgunlaşmıştım. Biliyordum, artık hayat daha zor olacaktı benim için. Hayata tutunma sebebim kalmamıştı ki, nasıl kolay olsun ? Ama olumlu yönden baktım olaya. En azından hayat bana çalışmadığım yerden sorup zorlamayacaktı.
Annemle babamın üzerine toprak atılırken canımdan can gitti sanki. Nefesim kesildi. Öyle böyle bir acı değildi. İstemsizce kaşlarımı çattım. Acaba toprak soğuk muydu ? Annem soğuğu hiç sevmezdi ki. Üşüyor muydu ki ? Bir an onun yerinde ben olmak istedim. Bol bol toprak kokusunu içime çektim. Annemle babamın kokusu geldi sanki burnuma. Ya da ben öyle hissettim. Toprak resmen bana 'gel' diye sesleniyordu. Annemle babamın 'prensesim' deyişi çınlandı kulağımda. Bir kez daha iç çektim. İntikamınızı alacağım. Yemin ederim ki alacağım.
Herkes pür dikkat dua okurken bir şey dikkatimi çekti. Buraya ait olmayan bir şey.
Gözlerimle etrafı taradığımda ağacın arkasında bana bakan erkek silüeti çarptı gözüme. Evet, yanılmıyordum. Gözleri direk gözlerime bakıyordu. Üstünde kapşonlu vardı ve yüzünü görmemde zorluk çıkartıyordu. Zaman durmuş gibiydi sanki. O ve ben vardık sadece. İleriden sadece amber rengi gözlerini seçebiliyordum. Üzerinde sadece renkli olarak gözleri vardı. Gözleri insanı büyüleyecek şekilde güzeldi. Daha önce bu renk hiç göz görmemiştim. Öylece kalakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Sırlar / Acı
Teen Fiction'' Hisler doğru, kişiler yanlıştı. '' Bir Erkek... Varlığı hem tehlikeli ve korkunç, hem de sonsuza değin güçlü ve korunaklı... Hayatın zorluklarına esir olmuş bir erkek ne kadar korkutucu olabilir ? Tahminimi...