Başlarda avazım çıktığı bağırsam da artık sesim çatallaşmaya başladığından beri daha kısık sesle bağırıyorum.Burak basket atınca seyircilerin olduğu yere koşarak daldı. Ben koşarak mı dedim bi saniye resmen uçtu uçtu. Hatta şuan üstümde. Sanırım bu senede okulun reis çetesi bizim çete. Reis diyorum çünkü onlarda öyle diyo. Geçen sene geldiğim bu okula ne kadar zor olsada alıştım sanırım. Değişik kuralları var. Okulun reis çetesini seçmek gibi. Aslında Burak'ın anlattığına göre zaten iki çete varmış. Yani bizimkisi ne kadar çete sayılırsa. Geçen sene ben geldiğim de zaten bizim grup kazanmış maçı o sene boyunca kimse bize bir yamuk dahi yapamadı. İyiydi de bi zaman sonra insan macera arıyo. Dışarıdan her ne kadar kazanmamızı istesemde bi yandan istemiyorum. Reis çeteye karşı gelsem falan fena mı azcık ekşin yaşardım.
Bu maç son maç hangi takım kazanırsa bu senenin reis çetesi o takım oluyo. İlk yarıyı da biz aldığımıza göre büyük bi ihtimalle yine biziz o büyük şanslı çete(!).
İkinci yarının başlamasına 10 dakika kala Burakla konuşurken gözü birşeye takıldı ve kısık sesle bi küfür mırıldandı. Baktığı tarafı takip ederek bulduğum daha önce hiç görmediğim bi yüzle karşılaştım.
"Kim bu?" dedim hala o çocuğu izlerken,
"Berat, maça girerse hiç bi şekilde alamayız maçı." Demek şu meçhuur Berat buydu. Yani geçen sene boyunca bütün öğrencilerin ağzından düşmeyen Berat.Hani eğitim için yurtdışına çıkan havalı Berat.
"Dedikleri kadar varmış.Ayrıca ne diye yurtdışından geri dönmüş?"
"Çağlaa!.. Bi sus benim derdim ne senin dediğin şeye bak!"
"Tamam tamam susuyorum."
Burak'ın da tahmin etiği gibi Berat maça girdi. Sonuç ise yine Burağında tahmin ettiği gibi karşı takım kazandı. Durum berabere olunca 3. bi yarı yapılmaya karar verildi. Başlarda Çok çekişmeli başladılar az bir sayı farkla öndeydik fakat Berat sonradan ard arda basket atmaya başlayınca sonuç tekrar aynı oldu.
Hakem düdüğü çaldığında Burak elindeki topu sinirle yere sektirdi ve arkasına bakmadan soyunma odasına doğru yol aldı. Tabi peşinden Özgür ve diğerleri de. Eminim Özgür Burak'ı sakinleştirir.
Berat'la ilgili bilgi almak için Almila'ya döndüm.
"Berat neden dönmüş.""Kızım o zaten döncekti. Herkez onun dönüşünü bekliyodu ama bugün geleceğini bilmiyodum. Kötü oldu bizim için ya."
"Ya yaa bencede.."
"Çağlaaa, sana birşey diyim mi?"
"De?"
"Şuan Berat tam karşında sana bakıyo." demesiyle önümü döndüm ve o muazzam yüzle bir kez daha karşılaştım. Gözlerini kırpmadan beni incelmeye devam etti. Rahatsızca kıpırdanıp tekrar Almila'ya döndüm.
"Dediğim kadar varmış dimi?"
"Bilmem ki iyi işte."
"İyi işte mi kızım ya Berat'ın şu bakışı için kızlar neler yapıyo da senin haberin yok. "
"Her neyse hadi gidelim." diyip konuyu kapatmaya çalıştım.
Bahçeye çıktığımızda Burak Özgür ve diğerleri bahçede bizi bekliyolardı. Burak biraz daha sakin görünüyordu. Bana özür diler gibi bakıyodu. Sanki maçı benim için oynamış gibi.
"Hadisenize yarım saattir sizi bekliyoruz." diye çığıran Özgür'e gözlerimi devirdim. Yanlarına gittiğimizde Özgür Almila'yı kolunun altına aldı.Aman ne tatlı bi çift(!).