Bölüm 3

18 0 3
                                    



  Karanlık. Deli gibi ormanda koşarken arkamdan gelen ayak sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Var gücümle bağırıyordum ama sesimi duyan yokdu. İlerde gördüğüm küçücük ışığa doğru koşmaya başladım. Arkamda bi kaç el silah patladığını duyduğumda artık gözyaşlarımı tutamıyordum. Karşımda birden beliren iki siluete çarpmamak için kendimi yere attım. Kafamı kaldırdım da boğazımda oluşan düğüm nefes almamı engelledi. "Anne, baba" Ağzımdan bi hıçkırık kaçtı. Annem güzelliğinden hiç birşey kaybetmemiş bana en içten gülümsemesiyle gülümsüyo babamsa her zaman ki şefkatiyle bana bakıyordu. Onlara sarılmak için ayağa kalkmak istedim tam o sırada gelen silah sesleri, yüzüme sıçrayan kanlar, yerde uzanan babam ve üzerine düşen annem buna izin vermedi.
"Hayır" diye bağırarak ve sıçrayarak uyandım. Ah hayır sadece bi kabus bu bana geçmişi hatırlatan bi kabus. Kapım tıklanmaya başladı. Yanağımdaki yaşlarımı silip kapıyı açtım. Karşımda amcamı görünce hiç düşünmeden ona sarılıp ağladım. Sadece ağladım. O da konuşamayacağımı anlamış gibi hiç birşey sormadı bana bir baba şefkati ile sarıldı. Ne kadar zaman o şekilde kaldık bilmiyorum ama bi zaman sonra gözlerimi açamadım yavaş yavaş uyuyordum amcamın omzunda. Son olarak hatırladığım amcamın beni yatağıma yatırıp "Özür dilerim güzel kızım. Bunları yaşadığın için, yanında olamadığım için affet beni." demesi ve alnıma konan ufak bi buse...

Telefonumun zil sesi beni derinlerden çekip aldı. Anında açılan gözlerim dün geceyi düşündü. Uyandıktan sonraki kısım gerçek miydi emin bile değildim. Hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Yüzümü kaldırıp aynadaki yansımama baktım. Her zaman ki güçsüz kız, yine gözleri ağlamaktan şişmiş, gözlerinin yeşili kenarlarındaki kırmızılara inat yaşamak ister gibi bakan bi kız. O yeşiller yanılıyo. Zerre yaşanmak istemiyorum. Anneme verdiğim söz olmasaydı çoktan canıma kıymıştım. Son anda, can çekişirken bile beni düşünen anneme nasıl ihanet ederim ki. Yaşadığım acılara inat bir o kadar güçlü olacağım ve ölmek istediğim kadar yaşayacağım.

Okul bahçesinden içeri girdiğim gibi başta Almila olmak üzere bütün çete başıma toplandı. Dün Berat'tan ayrıldıktan sonra telefonumu kapatıp bütün gün ev aramıştım ve eve geçtiğimdeyse yorgunluktan hemen uyumuştum. Almila beni kollarının arasına aldı.

"Çağla seni ne kadar merak ettim. Nerdeydin kızım sen neden okula gelmedin, neden telefonun kapalıydı ve lanet olsun ki senin yüzünden Melis'i aramak zorunda kaldım."

"Tamam Almila merak etme artık burdayım."

"Aklım çıktı, aklıma binbir türlü şey geldi."

"Almila tamam dedim. Çocuklar iyiyim gerçekten sadece dün biraz bi işlerim vardı."

Özür Cem ve Semih gayet anlayışlı bi şekilde başları sallayıp yanımdan uzaklaşdılar. Fakat Burak hiçde öyle değildi. Gözlerimin içine uzun uzun baktı. Birşey söylemedim, ne söyleyebilirdim ki? Olayın hala şokundayken. Neyseki uzatmadan o da çocuklarına peşine takıldı. Tekrar Almila' ya döndüğümde bana merakla bakıyodu. Aslında sormak istiyo farkındayım ve buna hakkıda var. Ama eğer ona ev aradığımı söylersem durmaz tutamaz kendisini ve birilerine söyler bu Melis'in kulağına giderse bunu kullanır. Evi bulduktan sonra amcama en sakin şekilde anlatmak istiyorum. Bunun için Almila'da beklemeli.

Sınıfa çıktığımda nedendir bilmem gözüm Berat'ı aradı ama yoktu. Sırama geçip oturdum. Çok zaman geçmeden sınıf sessizleşti bende hoca geldi sanıp ayağı kalktım sanırım bu hatayı tekrar yapmıştım. Karşımda bana bakan Berat'ı görünce afalladım. Afallamam hoşuna gitmiş gibiydi yüzünde bi tebessüm görür gibi oldum yada bana öyle geldi. Yanıma gelip oturdu. Tabiikide benimle konuşmasını beklemiyordum. Ama o beni şaşırtıp konuştu.

"Günaydın"

"Günaydın"

"Daha iyi misin?"

"İyiyim"

"Bedenen iyi olabilirsin ama moralin pekde öyle gözükmüyor, bir şey mi oldu?" Nasıl anlıyo acaba? Çok mu belli ediyorum? Bunu bi ara Almila'ya sormalıyım. Yalan söylemenin bi anlamı yoktu.

"Hayır birşey olmadı, ama olayları biliyorsun işte"  birşey demedi, bende demedim.

Okul çıkışı okula yakın iki daireyi gözüme kestirdim büyük ihtimal ikisinden birini tutacaktım ama öncelikle amcamla konuşmam gerekiyordu sanırım. Amcamın nasıl bir tepki verecek bilmiyorum ama Melis'in kına yakacağı kesin... En sonunda eve vardığımda asla ama asla Berat'ı karşımda görmeyi bekleyordum. Usul usul yanına gittim, öyle bişey demek istiyo ama çekiniyor gibi bi hali vardı.
  "Selam Çağla. Aslında bişey söylemek istiyorum ama fazla çekiniyorum."
Bir saniye ya ben kahin oluyordum ya da cidden bu çocuğun hareketleri kendini çok ele veriyordu.
"Aslına bakarsan çekinmek değilde nasıl tepki vereceğini bilmediğim için nasış söyleyeceğimide bilmiyorum."
   Kafamı hepten allak bullak eden Berat'ı tebrik ediyorum.
"Çağla birşey demiycek misin?"
"Bana bişey demeye izin vermedin ki Berat" diyip hafif gülümsedim. Berat sağ elini ensesine götürüp ovuşturdu ve oda benim gibi hafif ve endişeli bi gülüş bahşetti bana.
"Bir yere gidelim mi? Senin için sorun olur mu?"
Kolumda annemden emanet olan saate baktım. Saat henüz 17'ye gelmemişti.
"Akşam ezanına kadar zamanım var, amcaml böyle bi anlaşmam vardı" evet kullanmasam da böyle bi anlaşmamız vardı. Annem babam beni hiç bir zaman sıkmamıştı amcam da bunu bildiği için benimle böyle bi anlaşmaya girmişti .
"O zaman buyrun küçük hanım" diyip yaslandığı arabadan kalkıp kapıyı binmem için açtı. Bir şey demedim aklım söylediği kelimeye takılmıştı "Küçük Hanım" fazla hoşuma gitmişti.

Fazla geçmeden sahil kenarın küçük ve fazla samimi bir dükkana geldik, dükkan diyorum çünkü kafeden çok dükkana benziyordu. İçeri girdik içeride eskitle eşyalar satılan bi stand vardı. Ayaklarım beni o tarafa doğru çekti, ayaklarımın komutuna uydum ve o tarafa doğru ilerledim. Başımı hafif arkama çevirip Berat'ı kontrol etmek istediğim de ayaklrının hemen dibimde olduğunu farkettim, bu beni biraz heyecanlandırmıştı. İki adım atmamıştım ki yanıma geldi ve " Burayı seveceğini biliyordum" dedi benle değilde daha çok kendiyle konuşuyormuş gibiydi.
Rafda birşey dikkatımı çekti. Bir kar küresiydi içerisinde kırmızı bir gül ve ay vardı. Elime alıp icelemek istemiştim ama ellerimin arasından kayan küreye bakmaktan başka birşey yapamadım. Gözlerimi sıkı sıkıya kapttım ve gelmesi gerek o kırılma sesini bekledim. Ama o ses gelmedi. Gözlerimi yavaş yavaş açtığım da tam karşımda ellerinin arasında küreyi tutan bi Berat gördüm. Tam gülümseyecektim ki Berat'ın ağzından dökülen kelimeler gülümsememi yüzünde dondurdu
"Benimle evlenir misin?"

Şok şok şok 😂 ayol kızlar çok eğleniyorum sizde eğleniyormusunuz? 😂 aklımda müthiş planlar var Allaaaahhh bi sonraki bölümde düğün mü var yoksa 😂😂

Beni Sensiz BırakmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin