Masada oturmuş elimin içinde kahveye bakmaktan başka bişey yapmıyordum. Az önce duyduklarım gerçek mi diye en az yüz kere kendime sordum. Karşımda bana bakan Melih'ı görünce gerçek olduğuna inanmasamda inanmak zorunda kalıyordum. Aradan ne kadar geçti bilmiyorum sonunda Melih'in ağzından kelimeler dökülmeye başladı.."Çağla, öyle birden söyledim ama kusura bakma hemen söyleyip bu yükten kurtulmak istedim" söylediklerinden zerre bir şey anlamıyordum " Hiçbir şey anlamadığının farkındayım" bir türlü ellerini nereye koyacağını bilemiyor gibiydi, sürekli bi hareket halindeydi...
"Melih bak biz kalkalım bence ben bu günü hiç yaşamamış sayacağım sende öyle say olur mu?"diyip sandalyeye asılı olan çantama uzandım, masaların küçük olması onun avantajına olup oturduğu yerden çantamı tuttuğum elime tutarak "Lütfen beni bi dinle sonra seni eve bırakacağım ve kararını verene kadar beni asla görmeyeceksin" başımı hafifçe ona çevirdiğimde yalvarır gibi bi yüz ifadesi vardı " Söz veriyorum Çağla bir kere dinle"
"Peki dinleyeceğim." Dinlemek istediğimden pek de emin değildim ama ilk defa bir erkeği karşımda bu kadar çaresiz görüyordum.
"Şöyle ki babamın şirketi var" bundan banane der gibi suratına dümdüz baktım.
"Evet bundan sanane" ya Allah aşkına alnımda içimden geçenler yazıyo mu ya? Bunu cidden Almila'ya sormam gerekiyor.
"Şirket batmak üzere, yüksek bir miktar paraya ihtiyaç var, babam şirketin bu durumundan haberi yokken bir ihaleye girmiş ve kazanmış. Şayet bu ihaleyi karşılayamazsa batmaktan daha beter şeyler olabilir."
"Ne gibi şeyler?" Babamında şirketi vardı böyle şeylere çok ortak olmasam da bazen babamla konuşurduk bana ihalelerden söz ederdi ama bugüne kadar hiç kaybettiğimiz yada kazandığımız halde paranın yetmediği bi ihaleden konuşmadık.
"Evimize haciz gelmesi gibi, okulumu bırakmak zorunda olmam gibi."
"Peki bu durumda ben ne yapabilirim?"
"Dedem iki yıl önce vefat etti. Tek varis benim. Üç amcam var ama hiçbirinin erkek oğlu yok, doğal olarak dedem bütün mirası bana bırakmış. Ama bi şartla bırakmış ben evlenmeden o para benim hesabıma geçmeyecekmiş, anlayacağın evlenmem gerekiyor ki babama ve şirkete yardımım dokunsun." Şimdi anlamıştım neden böyle bir teklifte bulunduğunu ama neden ben? Sanırım bunu sorabilirdim.
"Anladım. Peki ama neden ben?"
"Çağla, ben kime böyle bir teklifle gideceğimi bilemedim, cidden evlenmekten başka çarem yok, ya istediğim biriyle yada babamın istediği biriyle Babam beni aile dostumuzun kızıyla evlendirmek istiyor ama ben o kıza hep kardeş gözüyle baktım tamam belki kağıt üstünden bir evlilik olacak ama o kızın bu oyuna kendini kaptırma olasılığı çok yüksek onu tanıyorum.. Böyle bir olayın olabileceğini duyunca bile gözleri parladı. Anlayacağın o kızla evlenmemek için sana bu teklifi sundum, sen bana imzanı vereceksin ben de seni o evden kurtaracağım. Bak amcanı tanıyorum tamam mı? Boşuna ev bakıyorsun seni asla bırakmaz."
"Amcamı tanıyorsun? Beni evden bırakmaz ama seninle evlenmeme müsaade eder öyle mi?"
"Öyle.."
"Peki ama Melih beni tanımıyorsun? sadece iki gün önce tanıdığın bir kıza bu teklifi sunuyorsun, ya seni kandırırsam? Hiç mi tereddüt etmedin bu teklifi sunarken?"
"Çağla seni tanımıyor gibi durabilirim ama seni sandığından fazla tanıyorum..."
"Nasıl?.."
"Bak bu konumuz değil tamam mı? Sana senden çok güveniyorum. Eğer teklifimi kabul edersen küçük bi nikah yapacağız mecburi. Çünkü evlendiğimi duyurmam gerekiyor.. Sonra senin için bir ev tutacağız hiç bir şeyine karışmam, istediğin gibi döşersin. Aynı evde kalıcaz bi süre." İşte burda gözlerim faltaşı gibi açılmıştı.
"Çağla lütfen iyi düşün, benden sana asla zarar gelmez bunu da sakın unutma.""Şimdi beni eve bırakır mısın?"
"Tabiiki... Ha birde unutmadan bu evliliğin sahte olduğunu kimse bilmemeli çünkü duyursa bilirsin camia işte itibarimiz için hiç iyi olmaz.."
Eve giderken yolda ne o bir kelime etmişti ne de ben. Nasıl bir şeyin içinde olduğumun bile farkında değilim. Sessizce odama çekilip olan biteni düşündüm. Melih'in bütün dediklerini. Kabul etmem için tek bir sebebim varken neden bir yanım ısrarla kabul etmek istiyordu? Kime danışmam gerektiğini bile bilmiyordum.. Amcama şayet çakma bir evlilik olduğunu söylersem beni bırakmaz yalnızca imza atmama izin verirdi o da belki. Bu evden gitmeyi bu kadar çok mu istiyordum? Tanımadığım bi adamla aynı eve girecek kadar çok mu? Peki Melih'in beni tanıdığını iddia etmesi? Benim bu çocuğunun olayını deli gibi merak etmem? Ay cidden kafayı yiycem... Kafamı yastığa gömüp uyumaya kadar verdim Yarın ola hayrola...
Güneş ışıklarının ilk saatlerinde gözlerimi açtım. Penceremi açıp temiz havayı ciğerlerime çektim, camın kenarına oturup ucundan az da olsa görünen denizi izleyeme başladım.. Annem her sabah odama beni uyandırmak için geldiğin( kış günleri hariç ) camımı açar "İçeri azıcık hava girsin Çağla'm yoksa havasızlıktan boğulacaksın " derdi.. Odam haddinden fazla küçüktü çünkü öyle seviyordum sadece karyolam ve minnak bi makyaj masası.. Ah annem şimdi bu kadar havanın içinde boğuluyorum neden hala geçip penceremi açmıyorsun? Seni çok özledim ahu gözlü annem.. Gözlümden akan tek damla yaşı ağır ağır silip ders çalışma masasına doğru yöneldim. Hızlıca çantamı hazırladım ve birazda derslere göz gezdirdim. Ne olursa olsun hayat devam ediyordu ve anneme verdiğim sözü tutmalıydım...
Aşağıya indiğimde ne Melis'in yüzünü göresim vardı ne de amcamın şüpheci bakışlarını göresim.. Hala nasıl böyle bir olayın içerine düştüğümü anlayamadım.. Çok saçma çok amcam neden yargısız infaz yapıyor ki? Hadi Melis'i bir şekil anlarım beni hiç sevmedi ama amcam.. Benim baba yarım babamın yerine koyduğum adam? Hiç kimseye bir şey demeden evden çıktım dersin başlamasına daha nerdeyse 1 saat vardı. Almila'nın evine doğru yürümeye başladım bir yandan da mesaj attım çabuk olup aşağıya inmesi için.
"Çağlaaaaaa..."
"Almila dibindeyim zaten bağırmasan mı?"
"Kızım inanmıyorum ne dediklerinin farkındamısın? Evlilik mi teklifi! Şok şok şok Melih Soykamer ve Çağla Esenler'in olay nikahı!..."
"Kızım bağırmasana okula yaklaştık bi duyan olcak."
"Çağla nasıl bu kadar sakinsin Allah aşkına her gün evlilik teklifimi alıyosun şu haline bak"
"Çok düşündüm Almila ama cevaplayamadığım çok soru işaretleri var.."
"Çağla kısmet ayağına gelmiş bence tepme"
"Ya Almila bi yaygara yapmada adam akıllı konuş sence böyle birşeyi kabul etmelimiyim?"
"Çağla bence okulun bahçesine bakmalısın!..."
Refleks olarak önümü dönüp okulun bahçesine baktım. Son model arabasına yaslanmış üzerinede takım elbise olan bir Melih Soykamer ve etrafında onu yiyecek gibi bakan bir çok kız.
"Çağla kızım seninkini senin olamadan ellere yâr olacak."
"Ne saçmalıyosun sen Almila banane." Peki dilim böyle söylerken kalbime ne oluyo? Bu ksıkançlık mı yoksa arkadaş doldurmasımı? O an delirmiş gibi hızlı hızlı Melih'ın yanına gittim ve tek nefeste "Kabul ediyorum" dedim. Bende cahil cesareti mi yoksa salaklık mı yoksa gaza gelme mi bilemedim ama Melih'ın bu kadar yakışıklı olduğunu neden daha önce farkedememişim acaba ?