"Sanırım otobüs geldi."
"Yalnız nereye gittiğine de bakmayı unutma olur mu Selin?O kadar çok otobüs geçti ki nereye gideceğimizi unuttum sonunda."
"Adresteki semt yazıyor işte." dedikten sonra otobüsü durdurmak için elimi kaldırdım. Otobüs durduktan sonra ben binerken Şebnem'in arkamdan "Allah'ım ne olursun çok kalabalık olmasın." diye mırıldanarak dua etmeye çalışmasını duyabiliyordum, iki kişilik akbil bastım ve arkalara doğru ilerledim.
"Şebo, bence biraz da Tanrı'ya işin düşmediği zamanlarda dua et.O zaman hepsi eninde sonunda kabul olur sanıyorum."
Şebnem bana bakmaya bile tenezzül etmedi.Arkasındaki adama dokunmadan nasıl yaslanabileceğini deniyordu galiba,yoksa şu anki garip hareketlerin başka bir açıklaması olamazdı.Gerçekten.
"Şebnem,koltuğu hamile bırakmaya mı çalışıyorsun ne yapıyorsun anlamadım ama,hatırlatayım ki sen bir dişisin ve o da bir cansız."
dedim kulağına eğilerek. Oda bana dönüp benim yaptığım gibi fısıldadı.
"Arkamdaki adam da xy kromozomu taşıyor Selin.Ve sanırım birini kıyafetliyken bile hamile bırakabilecek kadar abaza."
Arkamı dönüp adama bir göz gezdirdim.
Allah'ım,biliyorum bütün kulların özel ama,bu adama iltifat etmeye kalksan aklına at hırsızından başka şey gelmezdi. Otobüs sarsıldığında adam arkadan Şebnem'e abandı. Gözlerimi kocaman açıp, adamı elimin ucuyla itledim.
"Abiciğim az uzaklaşsana kızdan! Sapık mısın nesin?Gerçi cevabını bildiğim bir soruyu neden soruyorum ki."
Adam cıklayıp bir iki adım arkaya gitti. Telefonum çalınca tek elimle çantamdan çıkarıp arayana baktım. "Efe Arıyor.." Açtım.
"Alo, Selin neredesiniz?"
"Otobüsteyiz."
Şebnem kim o dercesine ellerini oynattığında, otobüs fren yaptı.Az daha düşüyordu. Onun bu haline gülmemek için kendimi zor tutarken "Efe." diye fısıldadım. O da başını sallayarak telefonu elimden çekip aldı.
"Burası tam bir fizik problemi gibi. Hava boşluğu bırakmadan o kadar insan nasıl sığabilir bir otobüse onu tartışıyoruz arkadaşlarla."
Evet,Şebnem Gürsoy'dan bilmişlik dersleri.Bir de konuşmanın ortasında telefonumu almasaydı iyiydi.
Derin bir nefes aldım.
"Lego gibi birbirimize girdik ya resmen. Efe, bir daha mümkünse muhattap olmayalım tamam mı?" deyip telefonu kapadı ve bana verdi.
"Manyak ya bu çocuk! Hayatında ilk kez mi biniyorsun otobüse diyor."
Şebnem, her ne kadar gariban bir hırsız olsa da, otobüse ilk kez biniyordu. Ne büyük ironi değil mi?
"Durakta inebilir miyiz?" dedim ön tarafa geçmeye çalışırken.
"Hangi durakta?"
Derin bir nefes daha aldım.Bu gidişle aşırı oksijen alımından öleceğim.
"Kırık kalpler durağında.. Otobüs durağında tabii ki hangi durakta olabilir?"
Şoförün söylenmelerini duymazdan gelerek kendimi dışarı attım. Şebnem de arkamdan indiğinde ikimizde derin bir nefes aldık.Bu kadar kısa sürede bu kadar fazla nefes alınca bir süreliğine başım dönmüştü.Fakat çabuk toparlandım.
+++++++++++++++++++++++++++++++
Maskeli iki kişi kapının önüne ulaştığında telsizi dudaklarıma götürdüm.
"Şüpheliler kapının önüne geldiler. İşaretimden sonra operasyonu başlatın."
Gözlerimi film kaplı camdan ayırmadan konuşup onay verecek sesi beklerken birinin Kırmızı Dudak olduğunu düşündüğüm iki kızdan biri, diğerine bir şey söyledi ve diğeri güvenlik kamerasına doğru yürüdü. Kendisi de seri bir hareketle çantasından çıkardığı makasla alarma bağlı kabloyu keserken, soğuk kanlılığı hareketlerinden okunuyordu. Selim'e döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kovalamaca
FanfictionKelepçeyi geçirmek için sıkıca kavradığı bileklerimin acısını kemiklerimde hissediyordum. Yine de ellerinden kurtulmak için büyük bir çaba sarf ediyordum. "Bıraksana be! Bırak!" Beni umursamayıp, soğuk kelepçeyi bileklerime taktı. Bunu yaparken, "Ba...
