1. Bölüm

303 10 0
                                    

" Sevda hadi ama geç kalacağız. "Diyen kuzenimin sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Valizimi hazırlamayı bir an önce bitirmeliydim .
" Hadi kızım ama " diyen Melisa'nın sesi düşüncelerimi bölmüştü. Düşünme artık eğlenmeye gidiyoruz ve ben evleniyorum şunları da at bakayım dedi ve minicik siyah bir elbiseyle kırmızı hiç giymediğim bikinimide çantaya attı. Melisa nerde giycem onları diye itiraza başladıysam da "oraya eğlenmeye gidiyoruz ve eğleneceğiz itiraz istemiyorum" dedi ve çantamı alıp aşağıya indi. Oflayarak ayaklarımı sürüye sürüye merdivenleri inmeye başladım. Merdivenden indiğimi gören annem yanıma gelip yanaklarımdan öptü ve iyice eğlememi tembihledi. Temiz havayı içime çektim arabada son ses müzikle eğlenen kızların yanına gittim. Biraz eğlenmek fena olmazdı değil mi?
Ben Sevda Ataöz. Bir doktorum. İşimi severek yapıyorum. Hayır işime aşığım. Hayat kurtarmak benim bu dünya ile bağım. Bir yaşama sebebi benim için . Ataöz Hastaneler Grubunun tek varisi olmam durumu değiştirmiyor. Bileğimin hakkıyla Hacettepe Tıp Fakültesini bitirmemin ardından TUS sınavını kazanmış Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde beyin cerrahlığı için asistan hekim olarak göreve başlamaya hak kazanmıştım. Doğan Ataöz'ün kızından da bu beklenirdi ama değil mi? Babam İzmir'den ayrılmadan önce Cennetkoy'daki yazlığımızda biraz vakit gecirmem için zorlamıştı. Bana kalsa tüm yazı hastanede staj yaparak gecirebilirdim. Ama babam hiç bir itirazı kabul etmemiş beni bu tatile yollamayı kafayı koymuştu. Sonuç olarak Kuzenlerimide alıp Cennetkoy'a doğru gidiyordum. Naz ehliyetini yeni almış hevesle arabayı kullanmayı teklif ettiğinde yolun çok tehlikeli olmadığını düşünüp izin vermiştim. Açıkçası bende biraz arkada dinlenmek istiyordum. Kızlar keyifli bir şekilde yolculuğa devam ederken ben çok geçmeden kendimi uykunun tatlı kollarına bırakmıştım.
Ani bir fren sesi ve kuzenlerimin korku dolu çığlıkları zaten hafif olan uykumdan beni uyandırmaya yetmişti. Bir an uyku mahmurluğu ile nerede olduğumu idrak etmeye çalıştım. Hava kararmıştı. Kızlar çığlık ve ağlamalarının arasında bana bişeyler anlatmaya çalışıyorlardı. İçlerinden seçtiğim kaza- adam-çarptık-öldü-polis sözcüklerinin ardından anında arabadan atlayıp ön tarafa yola boylu boyunca uzanmış adamın yanına gittim. Kızlarda arkamdan gelmişler hala ağlamaya devam ediyorlardı. Adamın boynuna iki parmağımı koyarak nabzına baktım başmı eğerek kulağımı ağzına yaklaştırarak yaşadığından emin olduktan sonra derin bir nefes aldım. Tam o sırada gördüğüm şeye bu hayatta beni hiç bir şeyin hazırlayabilceğini sanmıyorum. Çünkü.. Çünkü bu adam karnının sol yanından vurulmuştu. " Beyfendi beni duyabiliyor musunuz?" Diyerek hafif sarsarak adamın bilincini kontrol ettim. Çarpmanın etkisiyle bayılmış olması muhtemeldi. Melisa'ya dönerek "bana hemen valizlerin birinden temiz bir penye veya gömlek getir kanamayı durmamız lazım" dedim. Biraz olsun sakinleştiğine şükrettiğim Melisa hemen gidip isteğimi yerine getirdi. Adamın gömleğini yırttım ve tshirt'ü katlayarak yarasına tampon yapmaya başladım. Biraz olsun kendime gelmeye başladığımda yazlığımıza çok fazla yolumuzun kalmadığını farkettim. Kanama biraz olsun durduğunda ise hastanın yarasının çok ağır olmadığını kurşunun sıyırdığını görünce rahat bir nefes aldım. Kendi düşüncelerimle boğuşurken bir inleme sesi duydum. Elimi yaradan hiç çekmeden adama doğru eğildim. Biraz olsun gözlerini açmayı başarmıştı. İlk kez gördüğüm o kapkara gözlerden baska şartlar altında tanışsaydık etkileneceğimi düşündüm. Hemen bu düşüncelerimden sıyrılıp adamla konuşmaya çalıştım. "korkmayın beyefendi ben doktorum şimdi sizi hastaneye götüreceğiz. İsminiz nedir, hatırlıyor musunuz?" diye sordum. Zorlukla yutkunarak "hastane. Olmaz. Lütfen" diyebildi hemen ardından gece gibi karanlık gözlerini tekrar kapattı.

Gönülçelen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin