Melisalar geldiğinde hemen toparlanıp yatağın yanından ayrıldım. Getirdikleri malzemeleri alıp kontrol ettikten sonra işe koyuldum. Adamın gömleğinin ön tarafını yırtmıştım kızların yardımıyla gömleğin geri kalanını çıkarıp ellerime eldivenimi giyip yara bölgesini ilaçla siteril bir hale getirdim. Dikiş ipliğini tutacak malzemem olmadığı için işlemi elimle yapmak zorundaydım. Muhtemelen biraz çirkin bir dikiş olacaktı ama hayatının yanında bu önemsiz bir detaydı. Kanamanın artması riskini göze alamazdım. Bu adamın yaşamasını istiyordum. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp dikişe odaklandım. Saatler gibi gelen sürede dikişi bitirmiştim. Biraz geri çekildim ve eserime baktım çok kötü olmamıştı neyse ki. Yaranın asumanını bitirdim ve kızlara döndüm. Uyumak üzereydi ikiside. "kızlar hadi odanıza ben ne olur olmaz diye bu gece burda kalacağım zaten uyumam bu gece" dedim. Hemen itiraz etmeye başladılar. Onları hiç konuşturmadan odadan çıkardım "alışkınım ben hadi uyuyun."dedim. Hala salonda duran valizimi almaya giderken Melisa'nın kolunu tuttum" Emre geliyor mu sabah? " diye sordum." eczaneye giderken aradım haberi var sabaha karşı burda olur" dedi . Başımla onaylayarak valizimi aldım ve odama götürdüm. Odamı bir yabancıyla paylaşmaya alışkın değildim. Ama yabancı pek uyanık olmadığından dolayı sorun değildi. Ayrıca bu yabancı çok yakışıklıydı. Saçmalama dedi iç sesim kim olduğunu bile bilmiyorsun. Yenilgiyle içimi çekip valizimden pijamalarımı aldım ve giyinmek üzere banyonun yolunu tuttum.
Banyodan çıktığımda saatin baya ilerlediğini gördüm. Hastamı kontrol ettim durumu gayet iyiydi. Yanıma aldığım kitaplardan birini valizimden çıkarttım okumaya başladım. Benim bütün dünyam kitaplardı. Okumak benim için nefes almak gibi yaşamsal bir fonksiyondu adeta. Huzurla kitabımı okurken kısık bir inleme sesi beni kitabımın hayalet dünyasından sıyırıp kendime getirdi. Aceleyle kitabımı bırakıp hastamın yanına gittim. Terlemişti kötü bir kabus gördüğü yüzünün her santimetre karesinden okunuyordu. Tek tük sayıkladığı karman çorman kelimelerin arasından anne sözcüğünü seçebilmiştim bir tek. Elimi yüzüne koydum okşadım. Tam elimi çekiyordum ki kuvvetli bir şekilde elimi tuttu. Sıcacık kocaman elinin arasındaki elim buz tutmuştu. "Bırakma beni" demişti adeta yalvarırcasına. Ne yapcağımı bilemez halde orada otururken tekrar sayıkladığını farkettim. Hala uykudaydı demekki . Kalp ritmim düzene girerken elimi hala sıkıca tuttuğunu farkettim. Kabusu geçmemiş titremeye başlamıştı. Ani bir kararla yanına uzandım. Titremesi gözle görülür şekilde azalmaya başladığında bile sarılmayı bırakmadım. Sonunda kabusunun yavaş yavaş Yok olduğunu düşünmeye başlamıştım. Elimi hala bırakmamıştı. Acaba kalkmalı mıyım diye düşünürken sanki düşüncelerimi okur gibi fısıldadı " lütfen gitme." ve kolunu üzerime attı. Düzenli nefes alışverişinden hala uykuda olduğunu anlayabiliyordum. Olsun dedim içimden kim olduğumu düşünürse düşünsün bu gece daha fazla kabus yok ikimizede ve yatağımdaki yabancıya sarılıp hayatımdaki en tatlı uykuya kendimi teslim ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönülçelen
Romance9 yaşında kimsesiz çocukları tolayıp ayıp eğiten istihbarat. İstihbaratın göz bebeği sukastçi Umut Babasının prensesi kendini hayat kurtamaya adamış doktor Sevda Bir aşk Bir düşman Umut Sevda'yı korumalı ne olursa olsun Gerekirse kendinden bile "...