3. Bölüm

101 7 0
                                    

Binadan çıktığımda öğlen olmuştu. Bir şeyler yemek için yer bakındım. Güzel bir balık restoranına oturup siparişimi verdim. Keyfim yerine gelmişti iş kolay olacaktı. En son yaptığım işte yabancı bir mafya adamını öldürmüştüm ve neredeyse yakalanıyordum. Neyse ki ucuz atlattım diye düşündüm . Bu sırada garson yemeğimi getirmişti. Oldukça lezzetli görünen yemeğimi yemeye başladım. Ölümle burun buruna yaşıyorsanız ya da dünyanın bütün pis işlere bulaşan adamları işkence etmek için sizi arıyorsa her yemeğinizi sonmuş gibi yemelisiniz. Yemeğimi bitirip oteldeki odama gittim ve planı gözden geçirdim. Saat 19.00 olduğunda silahımı küçük bir valizi andıran çantama koydum. Bilinenin aksine ben çalışırken simsiyah giyinmez maske takmazdım. Çünkü bu her zaman daha kolay yakalanmanıza neden olur. Üzerime keten bir pantolon ve rahat bir gömlek geçirip otelden çıktım. Taksi kullanmıştım plakamı takip etmemeleri lazımdı. Rahat tavırlarla binaya girip çatı katına çıktım. Saate baktığımda 19.30 olduğunu gördüm. Adrenalin vücudumu yavaşça sarmaya başladığında silahımı çıkardım otelde susturucu takmıştım. Restauranttaki rezarvasyonun hangi masa olduğunu biliyordum. Kendime saklanabileceğim bir nokta seçip hedef noktamı belirlemeye başladım. Şevket 15 dakika erken gelmişti yemeğe. Beklemeye devam ettim. Ruslar da geldiğinde bu iş bitecekti. Adrenalin tüm vücudumu ele geçirmiş nabzımı hızlandırmıştı. Elim tetikteydi. Tek kurşun hakkım vardı. Saat tam 20.00 da kol saatimin alarmı öttü. Şevketin kafasını hedef aldım. Çok hareket etmemesi benim lehimeydi. Ve tetiği çektim. Tam isabet kurşun kafasının içinden geçti ve adam yere yığıldı. Etrafındakiler ne olduğunu anlayana kadar eldivenlerimi çıkartmış arka taraftaki yangın merdiveninden inmeye başlamıştım. Suç aletini asla yanıma almazdım zaten eldiven olduğundan kimse parmak izi bulamazdı. Ayrıca polis uğraşmazdı devlet için çalışıyordum. İstihbarat hemen işi ele alır ve tüm delilleri karartırdı. Merdivenden indiğimde rus mafyanın adamlarından birinin beni farkettiğini gördüm. Adam silahını çıkardı ve camdan ateş etti. Ben yan tarafımdaki binanın duvarına saklanamadan kurşun karnıma isabet etmişti. Akşam karanlığı bizi saklasada sesleri saklayamıyordu elimi çabuk tutmalı çok hızlı hareket etmeliydim. Birazdan bir ordu polis gelecekti istihbarat beni korurdu ama beni vuran adamı öldürmem gerekiyordu. Sonuçta beni görmüş olabilirdi ve bu göze alamayacağım bir risk olurdu. Adam beni bulmak için aşağıya inmişti. Tam o sırada ensesinden yakalayıp ara sokağa çektim. Boğazından tutup duvara fırlattım ve silahını elinden düşürdüm. O daha silahını eline alamadan yanıma almış olduğum ikinci silahla adamın kafasından vurdum. Silahımda susturucu olması beni arayan diğer adamların dikatini çekmememi saplamıştı. Ve ara sokakdan koşarak uzaklaştım. Yanıma esya almamıştım. Zaten silahımı ve çantamı çatıda bırakmıştım otel odasındaysa eşyam kalmamıştı. Arabamı daha sonra adam gönderip aldıracaktım. Koşarak uzaklaşmaya başladım. Amacım geçici olarak saklanabilceğim bir yer bulmaktı. Kanamam artmıştı ve yara artık iyice baskı yapıyordu. Uzun bir süre koştuğumdaysa artık kanamanın etkisiyle başım dönmeye başladı. Herşey bulanıklaşmaya başladı odaklanamıyordum. Ter içinde kalmış herseyin bittiğine inanmaya başlamıştım. Tam yolun karşısına geçmek üzereydim ki beyaz bir ışık gözlerimi almıştı sonrasındaysa sert bir cisim çarpmış kendimi derin bir boşlukta bulmuştum. Tatlı bir karanlık beni esir alırken zihnimden tüm düşünceler silinmişti.

Gönülçelen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin